Fakat tedavide geç kalındıkça kalıcı bir hasar oluşması riski de artar. | TED | ومع ذلك فإنه كلما تأخر علاجها ازداد احتمال حدوث أذيّة طويلة الأمد. |
Ama bugün karşılaştığımız önemli soru şu: Çok mu geç? | TED | ولكن السؤال الاكبر الذي نواجهه اليوم هو هل تأخر كثيراً؟ |
Çünkü anne artık öğretmenden bebeğinin geç kaldığına dair uyarı almak istemiyor. | Open Subtitles | لأن ماما لا تريد ملاحظات سيئة أخرى من المدرسة حول تأخر أبنتها |
- Bilirkişi yarım saat gecikti! - Bir hastam vardı. | Open Subtitles | إن شاهدى الخبير تأخر لمدة نصف ساعة كنت مع مريض |
Şimdilik bu kadar yeter. geç oldu. Hadi eve gidelim. | Open Subtitles | هذا يكفي الآن فلقد تأخر الوقت , فلنذهب الي المنزل |
çocuklar, artık geç oldu artık yatağa gitmelisin büyük baba. | Open Subtitles | أطفال، الوقت تأخر عليك أن تخلد للنوم، كان يومك شاقّاً |
- Kalmasam daha iyi. geç oldu. - Yalnızca bir kadeh. | Open Subtitles | ـ لا يجب عليّ، لقد تأخر الوقت ـ فقط شراب واحد |
Bu konuda bir şeyler yapmak için artık çok geç. | Open Subtitles | حسناً ، لقد تأخر الوقت قليلاً لفعل شيئ حيال هذا |
geç oldu biliyorum, ama biraz daha soru sormak istemiştim. | Open Subtitles | أعرف أن الوقت تأخر لكني أريد طرح المزيد من الأسئلة |
Ne kadar da geç olmuş! Siz çocuklara kahve yapalım. | Open Subtitles | انظروا كم تأخر الوقت لنحضر لكم بعض القهور يا أطفال |
Saatin bu kadar geç olduğuna inanamıyorum. Annem merak edecek. | Open Subtitles | لا استطيع التصديق بان الوقت تأخر جدا أمي ستكون قلقة |
Bir müşteriyle buluşmam vardı. Sana, eğer vakit çok geç olursa gelmeyeceğimi söylemiştim. | Open Subtitles | كنت فى إجتماع مع عميل, أخبرتكِ أننى لن أعود للمنزل اذا تأخر الوقت |
Bunu söylediğim için üzgünüm, ama benim birşey yapmam için çok geç. | Open Subtitles | آسف لقولي هذا, لكن الوقت تأخر بالنسبه لي لأفعل أي شيء لأبنك |
Saat geç, evden çıkmam lazımdı, ve bu saatte açık tek yer burası. | Open Subtitles | تأخر الوقت و أردت الخروج من المنزل و كان هذا المكان الوحيد المفتوح |
Özel olmak, kimsenin çok geç olana kadar farkına varmadığı bir yoldur. | Open Subtitles | مميزة بطريقة لم يستطع أن يراها أي أحد إلى أن تأخر الوقت |
Senin erkek arkadaşlarınla ilgili sorular sormak için geç kaldım. | Open Subtitles | أعرف أنه تأخر الوقت على سؤالي هذا أسئلة عن أصدقائك |
15 dakika gecikti ama kontrol ettim ve her şey oradaydı. | Open Subtitles | لقد تأخر 15 دقيقة فحسب لكنّي فتشته وكلّ شيء موجود هناك |
C Bölüğü geri dönmek için bir hafta kadar gecikti. Size söyleyebileceğim bu kadar. | Open Subtitles | . سلاح الفرسان تأخر أسبوعاً عن ميعاد عودته هذا كل ما أستطيع إخبارك به |
Abbas gecikti, ama güvendedir. | Open Subtitles | انه بأمان يا صاحب السعادة لقد تأخر العباس و لكنه آمن |
Aynada büyük bir monitör var, çevrenizde dönebilirsiniz -- ama üç saniyelik bir gecikme var. | TED | توجد شاشة كبيرة في المرآة، بحيث يمكنك الدوران وهناك 3 ثوان تأخر في العرض. |
Mac'ten sonra ben geliyorum. Ama bu defa çok uzun sürdü. En büyük boy kondomlarımı aldım. | Open Subtitles | ذلك صحيح , أأتي بعد ماك , لكنه تأخر كثيراً هذه المره |
Bunun may söylemek zorunda kaç kere sahibini almak için çok gecikmiş | Open Subtitles | كم مرّة عليّ أن أخبرك أن الأمر قد تأخر جداً لأخذ مالك |
Tren rötar yaptı sonra da otobüsü kaçırdım. Merak mı ettiniz? | Open Subtitles | لقد تأخر القطار لهذا فاتتني الحافلة هل قلقتما؟ |
Romanya'dan gelen tren gecikecek mi acaba? | Open Subtitles | هل لي بسؤالكم عن القطار القادم من رومانيا فقد تأخر بالقدوم لقد عبر لتوه. |
Fırlatma alanındaki elverişsiz hava şartları yüzünden fırlatma ertelendi. | Open Subtitles | انطلاق المكوك تأخر لأن الطقس غير ملائم فى موقع الانطلاق |