Den Bosch'da doğdum, ressam Hieronymus Bosch'un adını aldığı yerde. | TED | ولدت في دن بوس، حيث أخذ الرسام هيرونيموس بوس اسمه. |
Üçüncüsü, ileri düzey gönderim araçları kullanacağız, bununla amaç, mevcut ilaçları vücutta tam da gitmesi gereken yere göndermek. | TED | الثالث، نحن نبني وسائل توصيل متقدمة لتوجيه الأدوية القائمة بدقة إلى حيث الأماكن التي تحتاج الوصول إليها في الجسم. |
Bu genelde şehrinizdeki ilgili servis numarasını aradığınızda ulaştığınız yer. | TED | إنه على العموم حيث تصل حين تتصل ب311 في مدينتك. |
Bir ürünün nerede nasıl üretildiği ve bulunduğu yere nasıl geldiği gibi doğruladığımız ve izlediğimiz bilgileri nasıl paylaşacağız? | TED | كيفية مشاركة المعلومات التي قمنا بالتحقق منها وتعقبها حول مصدر المنتج، وكيفية إنتاجه وكيف وصل إلى حيث هو الآن؟ |
Şu anda inanılmaz kamu güvenliği problemleriyle boğuşuyoruz, çünkü öyle bir durumdayız ki cezaevlerindeki insanların üçte ikisi orada duruşma bekliyor. | TED | و نحن نواجه تحديات لا تصدق متعلقة بالأمن العام لأن لدينا وضع حيث ثلثي الناس في السجون موجودين هناك بانتظار محاكمتهم. |
Yüzyıllara dayanan düşmanlık, on yıllarca süren şiddet ve binlerce can kaybına rağmen, 1998'de tarihi bir anlaşamayla neticeye ulaştırıldı. | TED | رغم قرون من العداء وعقود من العنف والآلاف من القتلى والضحايا في عام 1998 ظهر حل حيث عقدت اتفاقية تاريخية |
Zararlı bir böcek gördüğün yerde şimdi gelecekteki gözde biranı tattığını düşün. | TED | حيث كنت ترى استخدام الافات، الآن فكر في تذوق بيرتك المستقبلية المفضلة. |
Yolculuğumuz uzayda başlıyor, maddenin yoğuşma ile küreler halini aldığı yerde | TED | تبدأ رحلتنا فى الفضاء، حيث تتكثف المادة الى فلك بمرور الزمن. |
Etrafta bir sürü erkeğin olduğu bir yerde yaşamak hoş olmaz mıydı? | Open Subtitles | لا يكون لطيفا للعيش حيث أن هناك الكثير من الرجال الآخرين حول؟ |
Yani bütün seviyelerle konuşma ve onların bulundukları yere ulaşabilme yetisine sahip olmalıyız. | TED | إذا ينبغي عليك أن تقدر على مخاطبة كل المستويات، لتصل الى حيث هم. |
Fakat olduğum yerden olmak istediğim yere gitmek için, bir şeye ihtiyacım vardı. | TED | ولكن للذهاب من حيث كنت الى حيث اردت ان اكون كنت احتاج شيئا |
Bu Montparnasse Mezarlığının altında çekildi. Birçok ölü kemiklerin koyulduğu yer. | TED | وقد أخذت هذه تحت مقبرة مونتبارناس حيث توجد معظم التوابيت الصغيرة. |
Bu, Lampoon günlerinde çıkan tüm bir katalogdan alındı --yaklaşık 18 sayfalık bir katalog işin temelini aldığım yer. | TED | وهذا من كتالوج كامل يقع فى 18 صفحة أو نحو ذلك أعيد تشغيله في أيام لامبون حيث شذبت اسناني |
ve Hindistan, hastalığın en son ayakta kaldığı yer oldu. | TED | وفي الهند كان هناك مكان حيث فعل الجدري آخر أفعاله. |
Üzgünüm, sonunda bu inanılmaz işi nerede yaptığına dair bir noktaya varıyor. | Open Subtitles | بعد سنوات من الهدر اخيرا وصلت الى نقطة حيث انجزت عملا رائعا |
Bunu söyleyen sen misin yoksa "Walden nerede" bölümündeki adam mı? | Open Subtitles | بأنّك تَتكلّمُ أَو ذلك الرجلِ مِنْ حيث والدن؟ الجيد الواحد، فريدي. |
Müzenin girişine doğru ilerledik ve orada Teddy Roosevelt'ın muhteşem heykeli duruyordu. | TED | ذهبنا معا إلى المدخل الأمامي للمتحف، حيث يوجد التمثال المدهش لتيدي روزفلت. |
ve hayalini kurduğum şeylerin... birbiri ardına gözümde netlik... ...kazanmasıyla... ...resmen vuruldum. | TED | وتفاجئت.. بزيارة معارض كثيرة حيث كانت لدي فكرة واضحة عما أبحث عنه |
nereye? Bizi burada da takip etti. nereye gidersek gidelim,bizi bulacak. | Open Subtitles | فلسوف تتبعنا حيث نذهب فلا يمكننا أن نقوم بالهرب إلي الأبد |
Ayrıca ağaçların arasında boş arazileri oluyor, burada ürünlerini yetiştirebiliyorlar. | TED | ويكون لديهم أيضا الأرض بين الأشجار، حيث يستطيعوا زراعة محاصيلهم. |
Çoklu evrenin çoğunda hiçbir şey yoktur ve biz fizik kanunlarının bir şeylerin olmasına izin verdiği birkaç yerden birinde yaşıyoruz. | TED | في غالب الكون المتعدد لا يوجد شئ، ونحن نعيش في واحد من الأماكن القليلة حيث تسمح قوانين الفيزياء بوجود شئ ما. |
Kendi üniversitemin öğretmen eğitimi fakültelerinde her bir öğrencinin oraya gelip bir rap konseri izlediği bir proje başlattım. | TED | في أقسام تدريب المدرسين في جامعتي، بدأت مشروعا حيث يقوم كل تلميذ يأتي إلى هناك بالجلوس ومشاهدة مهرجانات للراب. |
Bu zamanın içinde öyle bir dakikaydi ki bütün yeni başlayanlar oturup düşünmek zorunda kaldılar ve ne olabilecekleri konusunda oldukça heyecanlandılar. | TED | اذاً هي لحظة من الوقت حيث كان على هذه الشركات الناشئة الجلوس والتفكير ولقد شعروا بحماس حيال ما يمكنهم ان يكونوا عليه |
Hergün yararlandığımız bütün bu harika plastikler önce plastiği moleküllerine ayırıp daha sonra da özel yöntemlerle geri birleştirilerek yapılıyor. | TED | حيث تقوم بتفكيك الجزيئات وإعادة تركيبها بطريقة محددة للغاية لصنع كل هذا البلاستيك الرائع الذي نتمتع به في كل يوم |
Bu Çin'in 20 milyonun üzerinde nüfusu olan bir çok şehrinin olacağı bir dönemde ortaya çıkan soruna yönelik çözüm. | TED | وهذا هو الحل لهذه المشكلة حيث ستطبق في الصين في العديد والعديد من المدن التي يتجاوز سكانها 20 مليون نسمة |
İnsanlar, günde bir dolar gibi bir ücrete, bizim atıklarımızı ayırmaktadırlar. | TED | حيث يقوم الناس بالنبش في أشياءنا مقابل أقل من دولار يومياً |