Amerikalı Korucu'nun yakışıklı zeki ve çekici türler olduğunu duymuştum. | Open Subtitles | سمعتُ أنّ الحارس الأمركيّ نوعٌ جذّابٌ جدّاً، ذكيّ، و مثير |
10 ay önce, belki bir yıl. Yazın avukatlarla görüştüğünü duymuştum. | Open Subtitles | عشرةُ شهور , ربما سنة سمعتُ بأنهُ يقابل المحامون في الصيف |
Duyduğuma göre, eğer küçük, eşcinsel bir köpek sana saldırırsa, kafasına kazağını geçirip, Allah yarattı demeden girişmek gerekirmiş. | Open Subtitles | سمعتُ عن عندما هوجمت من قِبل كلبٍ صغير شاذ وكان يفترض عليك تغطيه رأسه بقميصه ومعاركته على طريقة الهوكي |
Duyduğuma göre, kızı bakımıyla ilgilenmek için onu Pekin'e götürmüş. | Open Subtitles | سمعتُ أن إبنتها أخذتها إلى مشفى في ''بكين'' للعناية بها. |
duyduğum başka bir görüntüde, mavi kaftanı varmış... ve kafasından ışınlar saçıyormuş. | Open Subtitles | سمعتُ عن ظهور آخر لها برداء أزرق ويشع من يديها نور ذهبي |
Bunu her duyduğumda kenara 10 sent atmış olsaydım 3.60 dolarım olurdu. | Open Subtitles | لو نضع قطعة نقديّة لكلّ مرة سمعتُ ذلك لأصبح عندي 3.60 دولاراً. |
Bir tür bacaksız kuş... olduğunu duymuştum. | Open Subtitles | لقد سمعتُ أن هناك نوع من الطيور بلا أرجل |
Şimdi hatırladın mı? Onu hatırlamıyorum ama, bu ismi daha önce bir yerde duymuştum. | Open Subtitles | لا أتذكر هذا الشخص، لكنني سمعتُ بهذا الأسم من قبل. |
Çok uzaklara gittiğini duymuştum, artık golf sopası ile söğüt dalını ayırt edebileceğini sanmam. | Open Subtitles | سمعتُ إنه ذهب بعيداً ولا يُمكنه أنّ .يُميز بين مضرب الغولف من مندف القطن |
Babamdan Güney'de yapılan bütün turnuvaları hep senin kazandığını duymuştum. | Open Subtitles | سمعتُ والدي يقول كيف كنت تفوز .في كُل بطولة تقام في الجنوب |
Adebisi'nin berbat birisi olduğunu duymuştum, bu seni daha da kötü yapar. | Open Subtitles | سمعتُ أنهُ كانَ لئيماً مما يجعلكَ أسوءَ منه |
Buraya geldiğini duymuştum ama bilirsin, hiç görmemiştim. | Open Subtitles | سمعتُ أنهُ موجود هنا يا رجُل، لكني، تعلَم، لَم أرَهُ |
Duyduğuma göre sade vatandaşların erişim hakkı olmadığı bir yerde saklanıyormuş. | Open Subtitles | سمعتُ أنّها مُخبّئة في مكانٍ ما، وليس مسموحاً للبشر العاديين برؤيتها. |
Duyduğuma göre tamamen doluymuş ama sonuçta otel sahibini tanıyorsun. | Open Subtitles | سمعتُ أنّ كافّة الغرف .محجوزة، لكنّكَ رغم ذلك تعرف المالك |
Artı, sanırım halüsinasyon görüyorum çünkü kaslarının benimle alay ettiklerini Duyduğuma eminim. | Open Subtitles | إضافةً، أعتقد أنني أهلوس لأنني موقن أني سمعتُ عضلات ذراعك تسخر مني |
Hakkında çok şey duyduğum, buranın şu gizemli sahibi neredeymiş bakalım? | Open Subtitles | أجل، أنا كذلك. أين ذلك المضيف الغامض، الذي سمعتُ عنه كثيراً؟ |
İki hafta sonra, trajik haberi duyduğumda Pete'in yaşadığı sokağın sonunda bir evi boyuyordum. | TED | بعد أسبوعين، كنت أطلي منزلاً في نهاية شارع بيت حين سمعتُ ذلك الخبر المأساوي. |
Önceki gece televizyonda bir adamı dinledim, güvercinlerden söz ediyordu. | Open Subtitles | ، سمعتُ رجلاً على التلفاز الليلة الماضية يتحدث عن الحمام |
Silah seslerini duyunca dışarıya baktım ve bir adamın koşarak uzaklaştığını gördüm. | Open Subtitles | لقد سمعتُ بعض الطلقات فحسب ثُم نظرتُ للخارج ورأيت بعض الأشخاص يهربون |
İlgilenmediğimi, bunları daha önce de duyduğumu söyledim. Ve o zaman bana bir tane vurdu. | Open Subtitles | قلتُ له أنني لستُ مهتماً سمعتُ ذلك كُلّه من قبل |
O'Reily'nin Benchley Memorial'da ameliyat olduğunu ve şimdi de kemoterapi göreceğini işittim. | Open Subtitles | سمعتُ أنهُ أجرى جِراحَة في مَشفى بينشلي و أنهُ الآن يتلقى العِلاج الكيماوي |
Avluda, züppelerin onun hakkında bir çeşit kahraman olduğuna dair konuşmalarını duyuyorum. | Open Subtitles | فقط سمعتُ الرجال في الساحة يتحدثون عنه كما لو كان بطل، لذا... |
Bir daha duyarsam kaydınızı silerim. | Open Subtitles | سينتهي الأمر, لو سمعتُ تلك المقطوعة مجدداً. |
Biliyor musunuz, dürüst olmak gerekirse beni iyi haber için mi yoksa kötü haber için mi çağırdığınızı anlamak için mesajınızı belki beş kez dinledim. | Open Subtitles | اتعلمين ، لأكون صادقة فقد سمعتُ رسالتكِ خمس مرات تقريبًا محاولةً معرفة ان طلبكِ لي سيحمل اخبارًا سعيدة او حزينة |
Duydum ki bu gece şeker toplayacakmışsınız. Nerden duydun? | Open Subtitles | اهلاً يا اصحاب سمعتُ انكم ستخرجون لجمع الحلوى |
Pekâlâ, şunu bilin ki, sadece, yıllar boyu kulağıma gelenlerden haberdarım. | Open Subtitles | يتعيّن أنّ تعي، أنّني سمعتُ الكثير على مدار السنين. |
Dostum yardımına ihtiyacım var. Test sonuçlarımın çok iyi olduğunu öğrendim. | Open Subtitles | أنا أطلب مساعدتكَ، سمعتُ أنّني أبليتُ حسناً في تلك الاختبارات. |
Beni affet, Cosimo. Babanla ilgili dediğine kapıdan kulak misafiri oldum. | Open Subtitles | سامحني، يا كوزيمو سمعتُ بعض من قولك من وراء الباب |