Dr. Brennan, tam olarak ne olduğunu bilemediğim fazladan bir kemik parçası buldum. | Open Subtitles | أيتها الطبيبة برينان لقد عثرت على قطعة عظم زائدة لا يمكنني التقرير عنها |
FBI adli tıp ekibi bir milyon kadar kemik parçası getirdi. | Open Subtitles | فريق الأدلّة الجنائيّة للمباحث الفيدراليّة سلّم للتو قرابة المليون قطعة عظم |
Dal kemiği ve pazı kemiğini bağlayan ara tendonun zedelenmiş. | Open Subtitles | وَ لويتَ الوَتَر الأمامي الواصِل بين عظم الكعبرة وَ العضد |
Köprücük kemiği ve omuz eklemi... 5 cm sağa gelseydi ölürdün. | Open Subtitles | عظم الطوق و الكفّة المدوّرة ستّ إنشات إلى اليمين لكنت ميتا |
Doktor, maktulün gömleğini sıyırırsanız göğüs kemiğinin iki santim kadar altından yukarı doğru ilerleyip ana atardamarı parçalayan bir kesik olduğunu göreceksiniz. | Open Subtitles | طبيب، إذا رفعت قميص الضحية، أعتقد أنك ستجد جرحاً من طعنة، أسفل عظم القص بانش واحد، نافذاً إلى الأعلى، باتراً الوتين. |
Suçum oburluktu ve burada çıplak deri ve kemik ile kaldım. | Open Subtitles | الشراهة كانت عادتي و أنا هنا أصبحت مجرد جلد و عظم |
Oburluk benim suçumdu ve burada bir deri bir kemik kaldım. | Open Subtitles | الشراهة كانت عادتي و أنا هنا أصبحت مجرد جلد و عظم |
Ve tek etkili tedavi de, kemik iliğinden alınan kök hücre nakli. | Open Subtitles | اجل هذا هو والعلاج المؤثر الوحيد تنقلات جذور الخلية في عظم النخاع |
Ama nöronlar kesik, beyindeki hasar da kırık bir kemik değildi. | Open Subtitles | لكن الخلايا العصبية ليست جروح, و الدماغ المريض ليس عظم مكسور. |
Bu, sonradan vücuda yerleştirilmek üzere kalp veya kemik gibi gerçek dokular üretmek demektir. | TED | حسنا، يعني زراعة قلب حقيقي، لنقل ذلك ، أو زراعة قطعة من عظم التي يمكن أن توضع في الجسم. |
Sağ kolun dirsek kemiği ve pazı kemiği filmlerini çekelim. | Open Subtitles | لنفحص عظم الزند الكُعبري الأيمن و لنعاين عظمة العـضّد بالأشعة |
Röntgenler yeni iyileşmiş kaburga kırıkları ve çatlak kol kemiği gösteriyor. | Open Subtitles | الأشعة أظهر عظام أضلاع مكسورة وكسر في عظم العضد شفيت مؤخرا |
O titanyumdan yapılmış yapay bir üzengi kemiği. Otoskleroz tedavisi için kullanılır. | Open Subtitles | إنّه عظم ركاب إصطناعي مصنوع من التيتانيوم، يُستعمل في علاج تصلب الأذن. |
Sağ köprücük kemiği ve beşinci kaburgada çizikler var. Ne? | Open Subtitles | هناك أيضاً ثلمات على عظم الترقوة والعظم القصي الخامس الأيمنين. |
Bu küçük bir kemik, Kırdığımız ve kendi kendine iyileşmeye bıraktığımız bir fare kemiği. | TED | هذا عظم صغير، عظم فأر كنا قد كسرناه و تركناه ليُشفى بنفسه. |
Sağ uyluk kemiğinin yüzeyi, bakırla uzun yıllar temasta olduğundan, yeşilleşmişti. | Open Subtitles | سطح عظم الفخذ الأيمن كان أخضر إشارة للتعرض للنحاس |
Sürekli uygulanan basınç göğüs kemiğinin kopmasına ve kaburgaların kırılmasına sebep oldu. | Open Subtitles | الضغط المطوَل أدى إلى انفصال عظم الصدر إلى نصفين و أدى إلى كسر الأضلاع |
Kırık kaburga kemikleri, kırık kürek kemiği var. | Open Subtitles | هي، في هذا الوقتِ، كَسرَ الأضلاعَ، عظم الترقوة المَكْسُور، |
Çene kemiğindeki doğrama yaralarına bak. | Open Subtitles | ياللعجب انظر لهذه الجروح المقطعة على عظم الفك |
Seni bel kemiğinden vuracağım, kürek kemiklerinin tam ortasından. | Open Subtitles | سأحاول أن أصيبك في العمود الفقري بين عظم كتفيك تماماً |
Bu kez beni çok derinden yaraladı. - Yara, kemiğe işledi. | Open Subtitles | هذا الوقتِ، الجرح عميقُ، أصدقائي، يُزيلُ عظم عُمقاً. |
Bu nakledilen kemiğin tamamı bu teknoloji ile üretildi. | TED | كل هذا عظم جديد تمت زراعته باستخدام هذه التقنيات. |
Klozete bakmayı unutup kuyruk kemiğimi incittiğim zaman yazmıştım. | Open Subtitles | لقد كتبت هذه المرة الأولى عندما نسيت أن أنظر إلى الأسفل ، وأصبت بكسر في عظم الذنب |
Köprücük kemiğim kırıldı. Neyse, en azından patronum beni dinler artık. | Open Subtitles | على الاقل رئيسي سيستمع الى الان بعد ان كسرت عظم ترقوتي |
Diğer durumlarda ise, ilik doğrudan iğneyle kalçadaki iliak krest denen bir kemikten alınır. | TED | في حالات أخرى، يُستخرج النخاع مباشرة من عظم الوَرِك، يدعى بالعُرف الحَرقَفي |
"Bone for tuna. " Bu da ne demek? | Open Subtitles | - "عظم لأجل تونا" ماذا تعني بحق الجحيم ؟ |
Sanıyorum ki burnu kemikli ve küçük kafalı kolye takan birini bekliyordunuz? | Open Subtitles | دعيني أحزر . لقد كنت تتوقعين شخصاً مع عظم بأنفه و عقد على رأسه ربما ؟ |
Erkek arkadaşıma söyleseydim o herifin iş yerine gider bütün kemiklerini kırardı. | Open Subtitles | وإذاأخبرتُخليليّعنهذهالقصة.. سوف يذهب إلى مكتب ذلك الرجل ويقوم بتحطيم كل عظم بجسده |