Tekrar ediyorum: Dolaşımına genç kanı dâhil edilen yaşlı fare daha genç görünür ve beyninde daha genç işlevler gerçekleşir. | TED | وأكرر: أن فأراً مسناً تعرض من خلال دورة دموية مشتركة لدم فأر صغير السن يبدو أصغر ويظهر وظائف دماغية أفضل. |
Bu durumda hücrelerine kayıp geni getirmesi için bir fare retrovirüsü kullanıyoruz. | Open Subtitles | و نحن نستخدم فيروس عكسى من جسم فأر لتزويد خلاياك بالجين المفقود |
Hem de bir fare ile konuşuyorum. Sanki beni anlıyormuş gibi. | Open Subtitles | لا اعرف كيف اطهو والان, ها انا اتحدث مع فأر .. |
"Tamam laboratuvar faresi kadını vur yoksa ben her ikinizi vuracağım | Open Subtitles | حسن يا فأر التجارب ، إذا لم تصبها سوف أقتل كليكما |
Sanırım ya siyah bir sıçan ya da çatı sıçanı dediğimiz şey. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا كان فأراً أسوداً أو ما نطلق عليه فأر السقف |
Pekala, bir zamanlar küçük cesur bir fare yaşarmış dediğimizi hatırlıyor musunuz? | Open Subtitles | حسناً، تتذكرون عندما أخبرناكم في قديم الزمان، كان هنالك فأر صغير الشجاع؟ |
"fare kapanına kısılmış bir kedi, bu nasıl bir ironi." | Open Subtitles | قطة وقعت في مصيدة فأر ما رأيكم بهذه السخرية ؟ |
Ama küçük bir tane çıkıp geldi yuvasından. Ne dev sayılır, ne de acımasız. Ama sonuçta bir fare. | Open Subtitles | لكن ، ها هو واحداً صغيراً خارجاً من بيته ليس ضخم ، ليس خطير ، لكنه علي الاقل فأر |
fare olsam, pantolonun bacağından yukarı çıkardım ve taşaklara kestirme yol bulurdum. | Open Subtitles | إذا كنت فأر سأجري مباشرة أعلى ساق البنطال ويذهب مباشرة إلى الكرات |
Ortada bir fare olsaydı ona göre biz dev gibi olurduk. | Open Subtitles | ان كان هناك فأر ، بالنسبه له سنكون انا وانتِ عمالقة |
Bu da Massachusetts Universitesi'nden Charles Vacanti'nin ürettiği bir fare. | TED | هذا فأر انشأه تشارلز فاكانتي من جامعة ماساتشوستس. |
Bu, örnek olarak, dilimlenmiş bir fare beynini serotonin taşıyıcılarına karşı lekeleyen bir antikor. | TED | هذا، على سبيل المثال، صباغ بالاجسام المضاده ضد ناقلات السيروتونين في شريحة من دماغ فأر |
ikisi de kesinlikle aynı kuruluş ama fare ve muffin yok. Aslında hiç bir şey hareket etmiyor. | TED | هي بالضبط نفس التركيبة، ولكن لا فطائر، ولا فأر. ولاشئ ينتقل على الإطلاق. |
İşte bir fare yırtıcı bir hayvandan kaçıyor, yolu kapalı, yeni bir çözüm bulmaya çalışacak. | TED | كهروب فأر من مفترس، طريقه مسدود، سيحاول اختراع حل جديد. |
Burada gördüğünüz, ilk fare kafesin solunda yanacak olan ışıkla bilgilendiriliyor. Ödül almak için kafesin soluna baskı yapması gerekiyor. | TED | لكن ما ترونه هنا هو أول فأر تم تبليغه بواسطة ضوء سيظهر على يسار القفص أن عليه أن يحدد القفص الأيسر كي يحصل على مكافأة. |
Chuck E. Cheese'de yaş günü faresi olarak dört yıl geçirdim. | Open Subtitles | لماذا افعل هذا؟ قصيت اربعة سنين لابسا زي فأر لحفلات الميلاد |
Bu bir grup doktorun deney faresi olmaktan 100 kat daha iyi. | Open Subtitles | هذا أفضل بـ100 مرة من أن أكون فأر تجارب لمجموعة من الأطباء |
Sol tarafta, sıçan hücrelerini kullanarak laboratuvarda oluşturduğum atmakta olan kalp dokusunun küçük bir parçasını görüyoruz. | TED | على اليسار، نرى قطعة صغيرة من نسيج قلب نابض هندستها من خلايا فأر في المختبر. |
Eğer bunun yapıldığı yeni ve canlı bir fareyi alır ve ona baktığınızda, göreceğiniz şey bomboş yeni bir beyne mi olacak? | TED | إذا كان بإمكانك الحصول على فأر فإن ذلك عملي، عندها بإمكانك أن ترى، هل الدماغ صخر أردواز فارغ؟ |
Burada garip bir şeyler oluyor. Şişman bir farenin kokusunu alıyorum. | Open Subtitles | شيء غريب يحدث هنا أنا أشم رائحه فأر كبير و سمين |
Bu çorba, daha önce bir fareye ait olan bir beynin tüm hücre çekirdeklerini barındırıyor. | TED | يحتوي هذا الحساء على كل الأنوية التي كانت سابقاً دماغ فأر. |
Hayır, hayır, bekleyin bir dakika. Kim fareler tarafından... yapılmış bir kitabı okumak ister ki? | Open Subtitles | لا لا انتظر لحظة من سوف يقرأ كتاب من تأليف فأر |
Tuzağın içinde, varoşlarda bir evde, gün begün, tekerleği çeviren bir hamster gibi. | Open Subtitles | لقد كنت محجوزة فى منزل ريفى يوماً بعد يوم .. مثل فأر فى مصيدة |
Altı tane çikolata yiyemezsin, zira artık bir faresin. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تأكل ستة ألواح حلوى الآن ... أنك فأر |
Hiçbir şey. Ben labirentteki bir fareyim, peynir arıyorum ama ortada hiç peynir yok, sadece acı var. | Open Subtitles | لا شىء , أنا فأر في مصيدة يبحث عن الجٌبن |
Kuşumuz, balığımız veya faremiz de yok. Evcil hayvan beslemiyoruz biz. | Open Subtitles | ليس لدينا طيور أو سمكة، أو فأر ليس لدينا أية حيوانات |
Sadece şimdiye kadarki en çılgın ve en çirkin fareydi. | Open Subtitles | انه اجن و ابغض فأر تراه في حياتك |
Bir yastık fabrikasında bir tarla faresine çaktırmadan yaklaşabilirdim. | Open Subtitles | كنت أستطيع التسلل إلى فأر حقل في مصنع للوسادات |
Bir nehir faresinin üniversite eğitimi için, her kuruşun hesabını yapmalıyız. | Open Subtitles | نحن مدرسة فقيره نهتم بكلّ بنس يدفع عن حلم فأر نهري للتعلم فى الكليّة. |