Türkiye sizinle gurur duyuyor diye, sizi hala oturuyor musunuz? | Open Subtitles | بينما الأطفال يهتفون إن تركيا فخورة بكم إنهم يصرخون بالخارج |
Ne kadar da efendi bir çocuk. Onunla gurur duyuyor olmalısın. | Open Subtitles | ويا له من شاب رائع، لا بد أنك فخورة به كثيرا |
Georgia, çabuk karar alan, gururlu ve bağımsız bir kadın. | Open Subtitles | جورجيا كانت حيوية ومندفعة فخورة ومعتدة بنفسها |
Bu beni çok mutlu etti... ..ve küçük ZBZ yavrularımızla çok gurur duydum. | Open Subtitles | ذلك يَشعرني بـ السعادة وأَنا فخورة جداً بـ قطط زي بي زي الصَغيرات |
Eski Roma'da kadınlar eşlerinin savaş alanındaki başarılarından gurur duyardı. | Open Subtitles | فى روما القديمة المرأة تكون فخورة بأنجازات زوجها فى المعركة |
Küçük bir centilmen gibi davrandın, annen seninle gurur duyuyor. | Open Subtitles | تصرفت ك رجل لطيف صغير ، امك فخورة بك جداً |
Unutma, ne olursa olsun, bir annen var ve o seninle gurur duyuyor. | Open Subtitles | تذكر أنه مهما حدث فإن لديك أماً وهي فخورة بك حقاً |
İnsanların yarısı biliyor. -Bundan gurur duyuyor galiba. -Niye dert ediyorsun ki? | Open Subtitles | أظن أن هذا في الواقع فخورة بنفسها ماهذه القضية الكبيرة |
Bay Monk, Julie bunu kendi parası ile aldı.Bununla gurur duyuyor. | Open Subtitles | السيد مونك ، جولي اشترتها من مالها الخاص انها فخورة بها هناك بالكاد تسمعها |
Ailemizde dokuz çocuk vardı. Annem gururlu bir kadındı. | Open Subtitles | ، أمى كانت إمرأة فخورة بنفسها . متعلمة و قوية |
Unutma gururlu, mutlu ve heyecanlısın. | Open Subtitles | تذكري انت فخورة و سعيدة و تشعرين بالإثارة السيدة لوفيل |
Onunla gurur duydum, çoğu insan ilk gününde yüzlerini suyun altına sokmazlar. | Open Subtitles | كنت فخورة به، لا يضع الكثيرين رأسهم أسفل الماء في أول يوم |
Onu dansa kaldırdığını gördüğümde arkadaşım olduğun için gurur duydum. | Open Subtitles | أقر بأنك لحظة أمسكت بيديها إلى القاعة، كنت فخورة بأنك صديقي. |
Eğer annen bugün hayatta olsaydı, o da seninle gurur duyardı. | Open Subtitles | اذا كانت والدتك على قيد الحياة كانت ستكون فخورة بك, ايضا |
Eminim anneniz sizinle gurur duyuyordu. | Open Subtitles | أراهن أن والدتك كانت فخورة بكم، أليس كذلك؟ |
Bugün burada sizlerle olduğumdan dolayı gururluyum. | TED | أنا فخورة بأنني أقف هنا و بوجودي معكم اليوم. |
Evet, Annesi küçük zeki piskopatıyla iftihar edecek. | Open Subtitles | نعم، والدتك يجب أن تكون فخورة بك |
- Anneniz sizinle gurur duyuyordur. - Teşekkürler. | Open Subtitles | أنا واثق أن والدتك كانت ستَكون فخورة جدا بك يا آنستى شكراً لك |
Bugün gururla söyleyebilirim ki kendi sesleriyle kendi öykülerini yansıtabilen 66 Katar'lı film yapımcısı kadın eğittik. | TED | اليوم أنا فخورة بأن أقول قمنا بتدريب وتعليم أكثر 66 من السينمائيات القطريات لتحرير وسرد قصصهم الشخصية بأصواتهن. |
Bunun zor olduğunu biliyorum, ve seninle çok gurur duyuyorum. | Open Subtitles | أعرف أن هذا كان صعباً عليكِ لكنني فخورة جداً بكِ |
Orono'ya git ve beni gururlandır, tamam mı? | Open Subtitles | عليك أن تذهب إلى أورونو وتجعلني فخورة بك، اتفقنا؟ |
Savaştan sonra eve döndüğünde, karının ve çocuklarının seninle gurur duymasını istiyorsun değil mi? | Open Subtitles | انت تريد ان تكون زوجتك فخورة بك عندما تعود الى الوطن، اليس كذلك؟ |
Hadi, senin ihtiyar seninle gurur duyacak. | Open Subtitles | هيا، فإن الرجل القديم الخاص بك أن تكون فخورة بك. |
Onu affetmeni beklemiyor bununla gurur duymuyor. | Open Subtitles | تقول أنها لا تتوقع مسامحة منك إنها فخورة بهذا |
Bugün, Oğlumun çalışmasının sonuçlarını sunmaktan onur duyuyorum. | Open Subtitles | اليوم,انا فخورة ان اقدم ثمرات مجهود ابني |