Bütün yapmak istediğim, koşu ayakkabılarımı giymek ve kapıdan dışarı koşmaktı. | TED | كل ما أردت فعله هو أن أرتدي حذائي الرياضي والجري خارجا. |
Tek yapman gereken bu numaraları girmek ve özgür olacaksın. | TED | كل ما عليك فعله هو إدخال هذه الأرقام وستكون حراً. |
Benim yapmam gereken ise yiyecekleri daha çok sayıda insana ulaştırmaktı. | TED | ما أردت فعله هو إخراج الطعام إلي مدي أوسع من الناس. |
Ortaklarımızın yaptığı şey beyin dokusunun küçük parçalarını hayal etmekti. | TED | وما فعله مساعدونا هو رسم أجزاء صغيرة من نسيج دماغي. |
Ne amaçladığımızı ve ne yapmaya çalıştığımızı göremeyen birçok kişi vardı. | TED | لم يفهم كثيرون ما كنا نهدف إليه، وما كنا نحاول فعله. |
Öyleyse yapmamız gereken şey küçük bir mikroçipe tüm potansiyel aydınlatma cihazlarını yerleştirmek. | TED | اذا كل ما علينا فعله هو وضع رقاقة صغيرة لكل جهاز اضاءة محتمل |
Eğer bu taraftan birileri bu kişilerin ne yaptığını anlamazsa sorun olmaz çünkü birbirimizin daha iyi bir hareket için çalıştığımızı biliyoruz. | TED | إذا لم يفهم أحدهم فيما يخص هذا الجانب ما تحاول فعله تلك المجموعة، فلا بأس، لأننا جميعاً نثق أننا نعمل لصالح الحركة. |
Sen ondan hoşlanmazsın bile. Manyak bu defa ne yaptı? | Open Subtitles | ما الذي فعله المسخ هذه المرّة هل سلق سمكتك الذهبيّة؟ |
Mesele, yapmak istediklerimizle ilintili olarak teknolojinin neler yapmamıza izin vermesidir. | TED | بل عما تمكننا التكنولوجيا من فعله بالتلاقي مع ما نود فعله. |
Tek yapmamız gereken şey özel yaşamı daha ulaşılır yapmak için çalışmak. | TED | ما يجب علينا فعله حقا هو العمل على جعل الخصوصية سهلة التحقيق. |
Bulurum bir tane. Senin tek yapman gereken benim için gitar çalmak. | Open Subtitles | سأجد واحد ، كل ما عليك فعله هو أن تعزف القيثار لي |
Davranışlarına dikkat et. yapman gereken tek şey bu. Böylece iyi geçiniriz. | Open Subtitles | فقط أحسن تصرفاتك , هذا كل ما عليك فعله , وستكون بخير |
Tüm yapmam gereken çocukları yedirip içirmek bezlerini değiştirmekti ve her şey tamam. | TED | ظننت أن كل ما علىَ فعله هو إطعامهم، تغيير الحفاض، وسيكونوا بخير هكذا. |
İçgüdülerim bana doğal bir şekilde ne yapmam gerektiğini söyleyecek. | TED | كنت معتقدة أن غرائزي ستخبرني فطريًا بما ينبغي علي فعله. |
Peki babanın çaldığı parayı ne yaptığı ortaya çıktı mı? | Open Subtitles | هل إكتشفوا بما فعله أبيك بكل هذه الأموال التي سُرقت؟ |
Ve bu soru şekil değiştirerek hepimiz yapmaya çalıştığımızda nasıl iyi oluruza döndü. | TED | ثم يصبح سؤالا عن, كيف يمكننا جميعا أن ننجح فيما نحاول فعله ؟ |
Bir şey yapmamıza gerek yok. Tek yapmamız gereken öğrenmek. | TED | وليس علينا القيام بشىء. كل ما علينا فعله أن نتعلم. |
Ama bizim geleneksel terim ve konseptlerle düşüncelerimize ne yaptığını bir düşünün. | TED | ولكن فكر بما فعله هو جعلنا نفكر مجددا في المفاهيم والمعتقدات التقليدية. |
Ama ne yaptıysa, her ne yaptıysa, bizleri korumak için yaptı. | Open Subtitles | ولكن مهما فعل وبرغم كل شيء فعله كان من أجل حمايتنا |
Sana yalan söylediğim için üzgünüm. Başka ne yapacağımı bilemedim. | Open Subtitles | آسفة لأني كذبت عليك لم أكن أعرف ما عليّ فعله |
- Benimle aynı şeyleri hissetti. - Ne yapmamı bekliyorsun? | Open Subtitles | لقد أحست بنفس شعوري ما الذي تتوقعين مني فعله ؟ |
Seni gördüğüme her zaman mutlu olurum Flora.Senin için ne yapabilirim? | Open Subtitles | أنه دائما من المبهج رؤيتك ، فلورا. مالذي يمكنني فعله لكِ؟ |
- Onun ne yapacağını bilemezsin. - Ne, bana ateş mi eder yoksa? | Open Subtitles | ـ أنت لا تعلم ماذا سيحاول فعله ـ ماذا، هل سيطلق النار عليٌ؟ |
Onun durumunda, hayatını kurtarmak için yapabileceğim bir şey olmadığını biliyordum, | TED | كنت أعلم أنه لم يكن هناك ما يمكن فعله لإنقاذ حياتها. |
Tek yapması gereken babamın adını söylemekti, ama yapmadı; ağzını kapalı tuttu. | Open Subtitles | كل ما كان عليه فعله هو ذكر اسم أبي ، ولم يفعل |
yapmanız gereken ilk şey kendiniz ile olan ilişkinizi değiştirmektir. | TED | أول شيء يجب فعله هو أن تغيروا علاقتكم مع أنفسكم. |