O yabaniler arasında yıllardır çektiği ıstırap ve mahrumiyeti bir düşün. | Open Subtitles | فكر في أعوام العناء والحرمان و المشقة بين هولاء الهمجيون المتوحشين |
Hadi, işine geri dön ama bunu bir düşün, tamam mı? | Open Subtitles | إذهب ، عد إلى العمل و لكن فكر بالأمر ، اتفقنا؟ |
düşünsene. New York'ta herkesin nefret ettiği milyonlarca fare var. | Open Subtitles | فكر فقط بأن هناك ملايين الفئران في نيويورك والجميع يكرهونها |
Bir düşünsene, Moyez gibi yeraltında bir fare deliğinde yaşayan bir adam 15 milyon dolarlık hesap cüzdanıyla ortalıkta dolaşıyor. | Open Subtitles | فكر فى ذلك رجل مثل موياز يعيش فى المجارير تحت الأرض طوال الوقت يتجول ومعه 15 مليون دولار فى المصرف |
- Bir kaç defa burada bulundun! - Doktor testi düşündü. | Open Subtitles | لقد كنت هنا فى اغلب الحيان دكتور فكر فى هذا الامتحان |
Sorunun, neden güçlü bağlarımızda olduğunu düşünürsek mesela hayat arkadaşınızı düşünün. | TED | إذن إذا فكرت بـالمشكلة مع روابطك القوية فكر بالزوج ، مثلاً |
Hemşire Focker 220 B numaralı odadan bekleniyorsunuz. | Open Subtitles | مساعد فكر لتقديم ب غرفة الاجتماعات 20، الرجاء. |
Bu mücadeleyi gerçekten bizimle birlikte vermek istiyor musun, bir düşün? | Open Subtitles | فكر فيما إذا كنتَ ترغب حقا في خوض هذه المعركة معنا |
Son birkaç yıldır katlanmak zorunda kaldığın şeyleri bir düşün. | Open Subtitles | فكر في كل الصعوبات التي ممرت بها في السنوات الماضية. |
Yani bir düşün, dünyayı yönetenler onu yerle bir edenlerle aynı o yüzden belki de başına gelecekleri hak ediyordur. | Open Subtitles | اعني فكر بالأمر, الناس الذين يديرون الأرض هم نفسهم الذين يديرونه إلى الأرض, لذا ربما يستحق ما سوف يحدث إليه |
"Müşterilerde, yani kültürlü ve nazik kadınlarda oluşturduğun şoku bir düşün." | Open Subtitles | فكر فى الصدمة التى ستسببها للزبائن ولثقافة النساء وسلوكهن |
Ama bir düşünsene. Bizim peşimizdeydiler. Önemli bir yönümüz var mı? | Open Subtitles | لا أعرف، لكن فكر في الأمر ما أهميتنا لكي يلاحقوننا ؟ |
düşünsene, bir saat önce otoparkta kavga ediyorlardı. Ama bu gece, yıldız olacaklar. | Open Subtitles | فقط فكر, قبل ساعة كانو يتشاجرون في المواقف لكن الليلة, سوف يكونون نجوم |
Artık nükleer füzeleri için endişelenmemiz gerekmeyince nasıl bir dünyada yaşarız, bir düşünsene. | Open Subtitles | فكر أي عالم مختلف سنعيش فيه عندما لا نضطر للقلق بشأن صواريخهم النووية. |
Ama ikinci çocuk yoldayken, Joe taşınmanın zamanının geldiğini düşündü. | Open Subtitles | لكن مع الثاني في الطريق .. جو فكر في الإنتقال |
Hangi salak Bay Kaplumbağa tuvalete konulmasının.. ...sorun olmayacağını düşündü? | Open Subtitles | من فكر أنه من الصائب وضع السيد سلحفاة في المرحاض؟ |
Kaynaklar dahilinde geliştirilen önceki sektörleri ne kadar iyi hale getirdiğimizi düşünün. | TED | فكر في مدى نجاحنا في الصناعات السابقة التي طورناها من خلال المصادر |
Aslında Focker ile bu kadar meşgul olmak zorunda kalmasaydım... | Open Subtitles | والحقيقة أن كنت مشغولاً للغاية تتبع في فكر |
Bu şiddetli düşünce tarzı olan grup hâlâ dışarılarda bir yerlerde. | Open Subtitles | المسؤولون عنها هي فكر جماعة عنيفه لا زالت هناك |
aklına bazı isimler gelmiyor mu? Lock Ness, Koca Ayak. Kar adamı. | Open Subtitles | فكر في هذه الأسماء، وحش البحيرة، ذو القدم الكبيرة، رجل الثلج المريع |
Sızlanmayı kes ve bizi bu durumdan kurtarmanın bir yolunu bulmaya bak. | Open Subtitles | كُن هادئاً و فكر بشيئاً ما يُمكنه أن يخرجنّا من هذا المأزق. |
Ben de öyle. İçecekleri toptan fiyatına satman gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | لذا صباحا انا فكر بأنك لبيعي مرطباتي في البيع بالجملة. |
Sen de geysin. Gey gibi düşünmeye başla. Amerikalıların yüzde onu gey. | Open Subtitles | أنت شاذ, فكر مثل الشاذين عشرة بالمئة من الشعب الأمريكي شاذ جنسياً |
bunu bir personel sistemi olarak düşünürsek, daha da iyileşmeye müsait olduğunu anlarız. | TED | ولو فكر في الموضوع عن طريق هيئة موظفين فسنتمكن من إظهاره بشكل أفضل. |
May Talmadge'in kız kardeşini oynaması için Hatti'nin çok uygun olduğunu düşünmüş. | Open Subtitles | و فكر أنه من الممكن أن تكون هاتي مناسبة لتلعب دور أخت مي تلامدج |
Coffey... Haydi, Coffey. Ne yaptığını bir kez daha düşün, olmaz mı? | Open Subtitles | كوفى , كوفى من فضلك فكر بالذى تفعلة , حسنا ؟ |