çünkü işi halletmek için ne gerekiyorsa yapıyoruz, pek çok kişi bunu bilir. | TED | لأننا نفعل كل ما يتطلبه الأمرلإنجاز العمل، و الكثير من الناس يعرف ذلك. |
Eğer bu taraftan birileri bu kişilerin ne yaptığını anlamazsa sorun olmaz çünkü birbirimizin daha iyi bir hareket için çalıştığımızı biliyoruz. | TED | إذا لم يفهم أحدهم فيما يخص هذا الجانب ما تحاول فعله تلك المجموعة، فلا بأس، لأننا جميعاً نثق أننا نعمل لصالح الحركة. |
çünkü erkeklerin kadınların işe alınmasını desteklemeleriyle, gerçekte kaç kadının profesyonel iş sahalarında işe alınmasının bir bağlantısı olduğunu keşfettik. | TED | لأننا اكتشفنا رابطا بين دعم الرجال لعمل المرأة وكم تُشغّل في الحقيقة من إمرأة في المجالات المهنية في تلك الدولة. |
Yargıcın mutfağındayız diye sana bir tane çakmayacağımı mı sanıyorsun? | Open Subtitles | أتعتقد بأنني لن أضربك لأننا نقف فقط في مطبخ القاضي؟ |
- Belli ki söylüyor... - ...çünkü sarhoşken araba kullanmayız. | Open Subtitles | حسناً ، على الأرجح يكذب لأننا لا نقود ونحن نشرب |
Ama bütün konu yetiştirmek üzerine değil çünkü hepimiz bu yapbozun parçalarıyız. | TED | لكن الأمر لا يتعلق فقط بالزراعة، لأننا جميعنا جزء من هذه الأحجية. |
Ekranda bir ton kırmızı görmeye devam edebilirsiniz, çünkü daha geniş renkli bulutlarla artışları gösteriyoruz, kırmızılı daha büyük alanlar. | TED | لا تزالون ترون بقعة حمراء في الشاشة، لأننا نظهر زيادة في شكل سحب أكبر، أي مناطق أكبر ذات لون أحمر. |
Son olarak, büyük sorunlarda bazen çözüm akla gelmez çünkü problemi gerçekten anlayamayız. | TED | بالنهاية , المشاكل الكبيرة احيانا مستعصية الحل لأننا لا نفهم حقا ما مشكلة. |
Ama elbette, bununla baş edebiliriz çünkü biz yapay dikenler üretebiliriz. | TED | لكن بالطبع، نستطيع التعامل مع هذا، لأننا نستطيع صنع شوك إصطناعي. |
Biz orduya yazıldık çünkü çünkü bu fikre ve etrafımızdaki insanlara inandık. | TED | وقعنا لأننا نؤمن بالفكرة ونؤمن بالأشخاص الذين هم على يميننا أو يسارنا. |
Hepimizde para utancının olduğunu düşünüyorum. Yılda 10.000 veya 10 milyon dolar gelirimizin olmasının önemi yok çünkü bütün gücümüzü paraya teslim ediyoruz. | TED | أعتقد أن جميعنا لدينا خجل من المال، سواء أكسبت 10 آلاف دولار في السنة أو 10 ملايين، وهذا لأننا نعطي المال كل قوتنا. |
çünkü biliyoruz ki, dışarıdaki insanlar gelip bize yardım edebilirler, fakat kendimize yardım etmezsek, yapılacak hiç bir şey yok. | TED | لأننا نعرف، نحن ندرك بأن الناس في الخارج يمكنهم المجيء ومساعدتنا لكن إن لم نساعد أنفسنا، لا يمكننا فعل شئ |
Hepimiz bir küp görüyoruz. çünkü, hepimiz, her birimiz oluşturduğumuz küpü görüyoruz. | TED | نحن جميعا نرى مكعبا لأننا وكل واحد فينا ينشئ المكعب الذي يراه |
11 Eylül'de bir kriz vardı çünkü yanlış yöne bakıyorduk. | TED | في 11 سبتمبر، واجهنا كارثة لأننا كنا نتبع طريقا خاطئا. |
Fakat bu insanların kim olduklarını mülteciler ve göçmenlerden bahsederken genellikle es geçeriz, çünkü bunu istatistikler üzerinden yaparız. | TED | ولكن عادة ما تضيع هوية هؤلاء الأشخاص في طريقة تحدثنا عن اللاجئين والمهاجرين، لأننا عادة ما نستعمل الإحصاءات لذلك. |
Bu benim son senem ve kaptan, ben olduğum sürece aynı oğlanlar için kapışıyoruz diye bu takımı kaybedemem. | Open Subtitles | هذا هو عام تخرجى و طالما أنا قائدة هذا الفريق فأنا لن أضحى به لأننا جميعاً نتعارك على الشباب |
Bizim burda olmamızın tek sebebi bu o olimpiyatlara katılsın diye burdayız. | Open Subtitles | إن السبب الوحيد لوجودنا هنا هو لأننا اتفقنا أنها ستذهب إلى الأولمبياد |
- çünkü sekiz kişiyiz, onunla dokuz olacak. | Open Subtitles | لماذا أحضرته يا بينى؟ لأننا ثمانية وهو سيجعلنا تسعة |
Ve en önemlisi de, savunmasızlar için kazanç. 15 Ekim'de, | TED | رابحة للقطاع الخاص، لأننا نبني أجيالًا جديدة لمستقبل غسيل الأيدي. |
Gerçek şu ki, ondan bir daha haber alamadık. | TED | لأننا في الحقيقة لم نسمع أي خبر عنها منذ تلك اللحظة. |
Biz onlara o kadar çok bilgi veriyoruz ki bizim hareketlerimizi izleyerek | TED | لأننا نعطيهم معلومات كثيرة، ويجب عليهم في أن يروا فعلا كيفية تنقلنا. |
İzliyoruz. Kanıt olmadan kimseyi tutuklayamayız, o yüzden onları izliyoruz. | Open Subtitles | نحن نراقبهم لأننا لا نستطيع إلقاء القبض عليهم دون دليل |
Size bir örnek daha vermek istiyorum, çünkü az da olsa sıtma'dan bahsettik. | TED | و أود أن أضرب لكم فقط مثال آخر, لأننا تحدثنا قليلاً عن الملاريا. |
Kıskanıyoruz, kötü insanlar olduğumuzdan değil, ama içimizde kilitlenmiş bir sanatçı olduğundan. | TED | نغار، ليس لأننا أشرار، لكن لأننا نملك فنانون صغار محبسوين داخلنا. |