Bunu yapmak için, bu demokrasilerin bilgi alanlarını sızdırmanız gerekecektir. | TED | لفعل ذلك، ستحتاج إلى التسلل إلى مجالات المعلومات لهذه الديموقراطيات. |
Gerçekte önem arz eden şey: Gayret ederseniz düzenli olarak yapabileceğinizin en iyisini yapmak için, sonuçlar olması gerektiği şekilde olacaktır. | TED | هذا هو ما يهم حقاً: إذا بذلت جهدا لفعل أفضل ما تستطيع بصورة دائمة، فان النتائج ستكون كما ينبغي أن تكون. |
Bunu mümkün kılmanın tek yolu bu piyasa fiyatlarında ev almak salaklık olmasına rağmen bir ev almaktan geçiyorsa bunu yapmaya razıyım. | Open Subtitles | و إذا الطريقة الوحيدة لتحقيق ذلك هي بإيجاد منزلٌ جديد, فأنا مستعدة لفعل ذلك على الرغم أنهُ إستثمارٌ أحمق بحال السوق هذه |
Bu nedenle ana dilimizden farklı diller öğrenmenizi şiddetle tavsiye ediyorum, çünkü bunu yapmanın daha iyi zamanı olmadı. | TED | لذا أوصيكم أن تسعوا لتعليم أنفسكم لغات بخلاف التي أتحدثها أمامكم، لأنه لن يكون هناك وقت أفضل لفعل ذلك. |
Ama mücadele ediyordum. Doğru olanı yapacak cesareti bulmak için. | Open Subtitles | أنا ما زِلتُ أُكافحُ من أجل إيجاد الشجاعة لفعل الصواب |
Eğer "tereddüt" kelimesini dediğimi bile duyduysan bunu yapmana gerek yok. | Open Subtitles | كما لو أنك تسمعني أقول كلمة شك لست مضطرا لفعل هذا |
Hayır, onu arabamın arkasına koyduk. Daha sonra yapmayı planlıyorduk. | Open Subtitles | كلا، وضعناه في خلفيّة سيّارتي، كنا نخطط لفعل ذلك لاحقًا.. |
yapmak istediği şeyleri yapmak için bundan biraz daha etkili yöntemleri vardır. | TED | إن لديه طرق أكثر قوة عن ذلك لفعل ما يريد أن يفعل. |
Ve bunu yapmak için 13 dakikam kaldığından, bu biraz hızlıca olacak. | TED | وعلماً بأن لديّ 13 دقيقة لفعل ذلك، سيكون هذا نوعاً ما سريع. |
Bu konuda bir şeyler yapmak için artık çok geç. | Open Subtitles | حسناً ، لقد تأخر الوقت قليلاً لفعل شيئ حيال هذا |
Haklısın. Bunu yapmak zorunda değiliz. Ama bunu Juno'ya ben söyleyemem ki. | Open Subtitles | أنت محقة لسنا مضطرات لفعل ذلك ولكن لست أنا من سيقول لا |
Hakkında Tüm l bakım Grand Design sürdürmektedir, ama bunu yapmak için, ben yakında papaz ruhunu iddia gerekir. | Open Subtitles | كل ما أهتم به هو أن أحافظ على الترتيب لكن لفعل هذا ، فيجب أن أحصد روح القسيس قريباً |
Shannon, çok önemli bir şey yapmak için hazır olmalısın. | Open Subtitles | شانون, يجب أن تكونى مستعدة لفعل شيئ هام للغاية, حسنا؟ |
Her neyse, bu hükümet işlerini yapmaya zorladığım için üzgünüm. | Open Subtitles | بأى حال , أسف على توريطك لفعل هذا المهام الحكومية |
Kafatası tek başına yapamadıklarını kendine denk komplocularla yapmaya çalışıyor. | Open Subtitles | سكال يبني عصابة متوازنة لفعل ما لا يمكن فعله لوحده |
Bekle bir dakika, bunu yapmanın büyülü bir yolu olmadığını söylemiştin. | Open Subtitles | انتظر لحظة، لقد قلت بأنه لا توجد طريقة سحرية لفعل هذا |
Bak, sana katılıyorum. Bunu yapmanın daha iyi yolları var. | Open Subtitles | اسمع أنا أعلم, أن هناك العديد من الطرق لفعل ذلك |
Gizli yapacak kadar bile ince değilsin. İllâ tüm dünyaya gösteriş yapacaksın! | Open Subtitles | حتى انك ليس عندك الذكاء لفعل هذا بالسر لماذا امام كل العالم |
O yerleşkeyi tanımamıza yardım edebilecek bir tür işaret yapmana ihtiyacım olacak. | Open Subtitles | لا سوف أكون بحاجتك لفعل مايمكنني فعله لمساعدتنا في معرفة ذلك المجمع |
Ne yapmayı planlıyorsun, Süper fare, duvara mı tırmanacaksın? | Open Subtitles | ماذا تخطط لفعل هذا الفأر العبقري يقيس الحائط؟ |
- Hayır, bunu yapma, benim istediğimi düşünür. Benim kıçım belaya bulaşır. | Open Subtitles | لآنهُ حينها سيظن بأني سألتك لفعل هذا, وسيكون كُل هذا على عاتقي |
Gayet yumacagım, sayet tekrar yapmam gerekse, 100 kez yapardım. | Open Subtitles | ذلك صحيح، وإذا اضطررت لفعل ذلك مجدداً سأفعلها 100 مرة |
Şimdi kendinize bunu yapabilecek kadar cesaretli olup olmadığınızı sorma zamanı. | Open Subtitles | انه وقت سؤالك لنفسك هل انت شجاعة بما يكفى لفعل المثل |
Bunu seve seve yaparım. Kızım için, senin için değil. | Open Subtitles | ساكون سعيداً لفعل هذا من اجل ابنتي وليس من اجلك |
Çünkü, patronun onların vakfını soydu sen de Buna yardımcı oldun! | Open Subtitles | لأن رئيسك في العمل نهب مؤسسته الخيرية وأنتِ ساعدتيه لفعل ذلك |
Zor olduğunu biliyorum ama seni doğru şeyi yapman için yetiştirdim. | Open Subtitles | نا أعرف أن ذلك صعباً، لكنني أثق بك لفعل الشيء الصحيح |
Bunu yapması için de bu genç arkadaşımın hazır olmasını bekliyordum. | Open Subtitles | ولقد كنت أنتظر لصديقتى الصغيره هنا كى تكون مستعده لفعل هذا |
Bunu yapabilmek için teknoloji yapay olduğu kadar insan da olmalı. | TED | لذا لفعل ذلك، يجب أن تكون التكنولوجيا بشريّة بقدر كونها صناعيّة. |
En nihayetinde bir çocuğun ailesi, çocuğunun güvende olması için her şey yapar. | Open Subtitles | على كلٍّ , فأيّ من الأبوين مستعدّان لفعل أيّ شيء لبقاء ابنهما آمنًا |