onlara bu seçimi bir daha sorduğumuzda daha önce seçmedikleri yüzü seçiyorlardı. | TED | وإذا سمحنا لهم بالاختيار مرة أخرى، سيختارون الوجه الذي رفضوه في السابق. |
Birkaç gün sonra, onlara bu sesi nasıl verebileceğimle ilgili bir fikirle uyandım. | TED | وبعد عدة ايام خطرت على بالي فكرة كيف يمكنني ان اوصل لهم صوتي |
Onu sevenler, çıktıkları oldu ama hiçbiri uzun sürmedi çünkü onlarla ilgilenmiyor, tek düşüncesi okul ve Karen Wright. | Open Subtitles | بعض شبان أعجبوا بها ، لكن ليس لوقتٍ طويل لأنها لم تكن تهتم لهم فقط المدرسة وكارين رايت .. |
Ortalıkta onlardan çok var, gazeteciler, editörler, eleştirmenler, sonsuz bir koşturma içindeler. | Open Subtitles | , والعالم مكتظ بهم , صحفيين , محررين,نقاد .ونساء لا حصر لهم |
Eğer onları test ederseniz, ne sorarsanız sorun dördü de aynı skoru alacaktır. | TED | إذا أختبرتهم، كل الأربعة سيحرزوا على نفس النتيجة في أي شئ تسأله لهم. |
gerçekten çok vahşice idi -- ama çok da komikti. | TED | كان ساحقاً لهم .. ومضحكاً .. نعم كان مضحكاً كثيراً |
Şimdi bu durum onlar için hoş değil ama "işte ölçtüğümüz şeyler bunlar" diyebilecek özgüvene ve cesarete sahipler. | TED | الان تلك لم تكن وضعية سعيدة بالنسبة لهم لكن كان لديهم الثقة والشجاعة للقدوم نحوي والقول هذه هي تقديراتنا |
Hapishaneleri güvenli hale getirmek için kullandığımız kaba kuvveti açıklarken onlara karşı sabırlıydım. | TED | كنت صبورًا معهم، شارحًا لهم سياستنا في استخدام القوة لجعل السجن أكثر أمانًا. |
onlara arabaları verdik ve günlük yaşantılarında kullanmalarına izin verdik. | TED | و قمنا بإعطائهم السيارة وسمحنا لهم بقيادتها في نشاطاتهم اليومية. |
Bu onlara, istenmeyen spermi üreme organlarıyla eleme gücünü sürdürme imkanı sağlıyor. | TED | سمح لهم هذا بامتلاك القوة لاستبعاد النطاف غير المرغوبة باستخدام أعضائها التناسلية. |
Ama onlara bu teşebbüsü Nijerya'da gerçekleştirmeye çalışacağınızı söylediğinizde herkes kaçıyor. | TED | و لكن قل لهم سنحاول التنفيذ في نيجيريا – الكل يتهرب |
onlarla görüşmeler bize GÇAÇS'nın hazırlanıp, çalışır hale getirilinceye kadar yeterli zamanı kazandırır. | Open Subtitles | المفاوضات معهم قد تشتري لنا وقت كافى لجعل السلاح الكوكبى المضاد لهم يعمل. |
onlarla birlikte olan erkekler siteye kızlar hakkında yorum yazar. | Open Subtitles | الرجال عندما يرون الفتيات يكتبون لهم مشاركات ويضعونها على الموقع |
Katkıda bulunan herkesin burada listelendiğini görüyorsunuz ve bu, insanların gerçek isimleri ile sistemdeki isimlerinin garip bir karışımından oluşuyor. | TED | سترون أنه قد تم ذكر جميع من ساهموا بالأسفل، وهو مزيج غريب من أسماء الناس الحقيقية وأسماء تسجيل الدخول لهم. |
- Ne istiyorlarsa o kadar korkunç bir şey ki, kitap onlardan bahsettiği yerleri silip yeni şeyler yazdı. | Open Subtitles | حسناً، مهما كان الأمر أنهم مخيفون بما فيه الكفاية لجعل الكتاب يعيد كتابة نفسه ويقوم بمحى أي ذكر لهم |
Siz onlara uzun politik bir konuşma yapabilirdiniz yine de anlayamayabilirlerdi. | TED | يمكنك أن تقدم لهم خطاباً سياسياً طويلاً وما يزالون لا يفهمون. |
onlar için çevresel kirlenme, yıkımlar sıralamasında en kötüsü olmayabilir. | TED | التلوث البيئي بالنسبة لهم قد لا يكون أسوأ انواع الخراب. |
Çok azımız tamamen ve acımasız olarak dürüst olma yeteneğine sahip. | TED | قليلون منا لهم القدرة على أن يكونوا صرحاء تماما مع أنفسهم. |
Bunun yarısının, 600.000 kişide, kalbinde kalıcı hasar meydana gelir ki bu durum sonradan çok kötü problemler yaşamalarına sebep olur. | TED | نصفهم تقريبا ،أي ٦٠٠ ألف لديهم ضرر دائم بالقلب التي من شأنها أن تسبب لهم مشاكل سيئة للغاية في وقت لاحق |
Yardıma çağrılsınlar diye yangın başlatan itfaiye görevlileri de vardır. | Open Subtitles | وكان هناك رجال إطفاء وضعوا معداتهم حتى يُسمح لهم بالدخول |
Beklendigi uzere, dunyanin her yanindaki insanlar istedikleri seyin kendileri, aileleri, cocuklari bagli olduklari topluluklari icin mutluluk oldugunu soyluyor. | TED | وقد كانت اجابة معظم سكان المعمورة ان الشيء الوحيد الذي يريدونه هو السعادة .. لهم .. لعائلاتهم .. ولاطفالهم ولمجتمعهم |
Eğer gemiyi alırlarsa, bizi öldüresiye yağmalarlar... etimizi yiyip, derimizden kendilerine kıyafet dikerler. | Open Subtitles | إذا اخذو السفينه سيرموا بنا إلى الموت سيأكلون لحمنا ويعملو جلودنا لباس لهم |
Kitty, bizim yaşımızdaki insanlar çocuk sahibi olmaz. Torun sahibi olurlar. | Open Subtitles | كيتي، الناس بمثل عمرنا لا يكون لهم أطفالا يكون لهم أحفاد |