Hepimizin devamlı kendinden bile sakladığı karanlık bir geçmişi var. | Open Subtitles | كلنا عندنا ماضي مظلم ونحس بان حياتنا اختفت حتى عنا |
Wraith oluşu dışında geçmişi hakkında hiç bir şey bilmiyoruz. | Open Subtitles | لا نعرف شيئاً عن ماضي ما عدا أنه كان شبح |
Ben hep bir polis değildim, tatlım. geçmişim var, biliyorsun. | Open Subtitles | انا لم اكن دائما شرطيا ياعزيزتي انا لدي ماضي تعرفين |
geçmiş hayatında büyük bir savaşçı ya da kral olmalı. | Open Subtitles | لابد أنهُ كان محارب عظيم أو ملك في عصراً ماضي |
Bütün bu önemli veriler ortalık yerde dururken, geçmişte sevmiş olduklarınıza çok yakından bakmamak belki de iyi bir fikir olabilir. | TED | مع كل هذه البيانات هنا، قد تكون فكرة جيدة أن لا ننظر بعيداً جداً في ماضي من تحب. |
Eğer Woodcock'ın geçmişiyle ilgili birşeyler öğrenebilirsem... bu annemi gelecekte çekeceği ıstıraplarından kurtaracaktır. | Open Subtitles | ان علمت شيء عن ماضي وودكوك الذي سينقذ امي من وجع قلب المستقبل |
Aşırı doz. Evet, ama çocuğun uyuşturucu kullanımıyla ilgili geçmişi yok. | Open Subtitles | حقاً, ولكن هذا الصبي لم يكون لديه ماضي في تعاطي المخدرات |
Kardeşinizin geçmişi belliyken kimse adam kayırıyor gibi görünmek istemiyor. | Open Subtitles | إنها الإدارة واضح أن ماضي أخيك لا أحد يريد الإنخداع باللعب بأي صالح شخصي |
Eğer bu ailemizin geçmişi ile birlikte ortaya dökülürse bana nasıl bir etkisi olur biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعين ما يمكنه فعل هذا بي إن إنتشر هذا مع ماضي العائلة؟ |
Eğer bu ailemizin geçmişi ile birlikte ortaya dökülürse | Open Subtitles | هل تعين ما يمكنه فعل هذا بي إن إنتشر هذا مع ماضي العائلة؟ |
Doğma büyüme Camden'lı Earl Hickey'in oldukça sabıkalı bir geçmişi var. | Open Subtitles | ايرل هيكي من مقاطعه كاندم رجل مع ماضي سيء |
geçmişim beni farklı bir noktaya getirmeliydi. | TED | ينبغي أن يكون ماضي هو من دفعتني إلى اتجاه مختلف. |
Korkunç bir geçmişim var. Üç yıldır, bir saksofoncuyla yaşıyorum. | Open Subtitles | لدي ماضي فظيع، قضيت 3 سنوات مع عازف ساكسفون |
Ve düşünmeye başladık: New York Times'ın ölüm ilanları için geçmiş analizi yapsak ne olurdu? | TED | وبدأنا التفكير: ماذا لو أعدنا رؤية ماضي الوفيات من صحيفة نيويورك تايمز؟ |
geçmişte ne olduysa geçmişte kaldı. | Open Subtitles | أياً كان ما قد حدث في الماضي، فإنه ماضي. |
İtalyanlara oğlunun geçmişiyle ilgili bilgi vermek istemiyor. | Open Subtitles | كما أنه يرغب في عدم الإفصاح عن أي معلومة للإيطاليين بخصوص ماضي ديكي |
Bana bu anlattığın olay başkasının geçmişine saygısızlık etmek kendi geçmişinden kaçmanla hiçbir ilgisi yok. | Open Subtitles | هذا حيث تخبرني بأنّ كونكَ شهم تجاه ماضي شخص آخر لا علاقة له بتحاشي ماضيكَ الشخصيّ |
Arizona'nın Tucson şehrinde, Sonoran Çölü'nün geçmişine hayran olarak büyüdüm. | TED | نشأت في توسُن، أريزونا، ووقعت في الحب مع ماضي صحراء سونوران. |
Seninle bir geçmişimiz olmadığı için iş ortağı olabildik Lemon. | Open Subtitles | أنت و أنا كنا شركاء لأنه لم يكن بيننا ماضي مشترك |
Artık geçmişimi değil, geleceğimi düşünerek buradan ayrılabilirim. | Open Subtitles | و استطيع مغادرة و انا أفكر بمستقبلي لا ماضي |
Ağabeyinizin izini bulmak için, annenizin geçmişinin izini sürmeniz gerek. | Open Subtitles | إذا كنت ترغب في البحث عن أخوكم، عليك أن تعود إلى ماضي أمك |
Benim gerçek adım Marianne Lewis 1972'den beridir geçmişimden kaçıyorum. | Open Subtitles | إسمي الحقيقي ماريان لويس أهرب من ماضي منذ 1972 |
Ama buradaki cezalar eski cezaların yanına bile yaklaşamaz. | Open Subtitles | لكنَ العُقوبات هُنا ليسَت سيئَة كما كانَت في ماضي الأيام |
Siz bunu düşünedurun, ben prostetiğin şartlarından bahsedeceğim. geçmişin, şimdinin ve geleceğin protezleri. | TED | وبينما تفكر في هذا، دعني أتحدث عن هذا في سياق الأطراف الصناعية، ماضي الأطراف الصناعية، وحاضرها، ومستقبلها. |
Ama bu caddelerde yürüyen bazı insanların gizlemek istedikleri geçmişleri vardı. | Open Subtitles | لكن بعضاً من الناس ممن يمشون فى هذه الشوارع كان عنده ماضي أراد إخفائه |
Bu şehrin, mazisi derin aktris sevdiğini söylüyor. | Open Subtitles | لقد قال لي أن المدينة تحب الممثلة التي لها ماضي إنه محق تماماً |