Şimdi, karmaşık bir sosyal sistem planlaması yapmak zor bir iştir ve size bir hikaye anlatmama izin verin. | TED | نعلم جميعا أن تخطيط أي نظام اجتماعي معقد هو من الصعوبة بمكان واسمحوا لي ان أسرد لكم القصة التالية. |
Bizim yapamayacağımız kadar karmaşık ama doğal kaynağından elde edebiliriz. Ediyoruz da çünkü en güçlü antibiyotikler arasında yer alıyor. | TED | إنه أمر معقد للغاية، ولكن نستطيع الحصول عليه من مصدره الطبيعي، ونحن نفعل ذلك، لأنه أحد أقوى المضادات الحيوية لدينا. |
Ve karımız benim yüzümden düştüğünden beri durum biraz karışık. | Open Subtitles | وبما أن أرباحنا انخفضت بشكل كبير بسببي فالأمر معقد قليلاً |
biraz karışık dostum,öylece dalamazsın. Kimse sana saygı duymaz, o saygıyı kazanman lazım. | Open Subtitles | الأمر معقد , لن تغوص هكذا وحسب لا حد يحترمك دون كسب الإحترام |
Büyük firmalar bilimin çok zor olduğu ve aşıların da büyük ticari başarı getirmediği düşüncesiyle aşı çalışmalarından uzaklaştılar. | TED | لقد إيتعدت الشركات الكبرى عن إنتاجه, لإنهم يعتقدون أن أساسه العلمي معقد جدا, و إعتبروا اللقاح كصفقة غير مربحة. |
Uykunun karmaşık olduğunu ve yaşamınızın 32 yılını kapladığını söyledik. | TED | قلنا بأن النوم معقد وأنه يستغرق 32 سنة من حياتنا. |
Bu örnek Uganda'da yaptığımız bir çalışmadan, haberleşme cihazlarını ortak kullanan insanların bu cihazları nasıl kullandığı hakkında daha karmaşık bir örnek. | TED | هذا المثال معقد إلى حد ما، وهو من دراسة قمنا بها في أوغندا عن كيفية استخدام هذه الأجهزة بين الأشخاص الذين يتشاركونها. |
Ben bu diyagramı seçtim çünkü çok karmaşık bir görüntüsü var, | TED | وأنا أخترت هذا لأنه معقد وأنه يبحث الفوضى ، أليس كذلك. |
Bu küçük radyo son derece karmaşık bir tek yönlü sinyal cihazı. | Open Subtitles | هذا المذياع الصغير هو جهاز معقد يستعمل من جهة واحدة لإيجاد الأمكنة |
Dedektif Bey, biraz karışık gelebilir ama ben şu anda 2015'teyim. | Open Subtitles | أيها المحقق، الأمر معقد قليلاً. لكن أنا في عام 2015 الآن. |
Bu biraz karışık bir durum. Görüyor olduğu ortada ama. | Open Subtitles | الأمر معقد بعض الشيء من الواضح أنه يستطيع الإبصار |
Pekala, biraz karışık, o nedenle ne dersem onu yapın. | Open Subtitles | حسناً .. هذا معقد بعض الشىء لذا , أريد أن تفعل بالضبط ما أقول |
Evet, efendim. Kör bir adamı yatırmak oldukça zor bir iş. | Open Subtitles | انه أمر معقد وصعب ان تساعد رجل اعمى فى الوصول الى السرير |
Tamam, onunla konuşurum ama beni çok zor bir duruma sokuyorsun. | Open Subtitles | حسناً، سأكلّمه، ولكنك تضعني في موقف معقد |
- Bu iksir çalıştık gerekir. - L gibi zaman yolculuğu zor olduğunu söyledi. | Open Subtitles | كان يجب أن تعمل الجرعة كما قلت ، مجال السفر بالوقت معقد |
Bunun cevabı karışıktır. Başka bi konuşmanın konusu olabilir. | TED | الجواب معقد. ربما يكون الموضوع مناسب لنقاش أخر |
Biraz karışıktı çünkü kocanla birlikte uyum sağlaması için bütün şartları sağlamalıydı. | Open Subtitles | كان الامر معقد لأنه كان علي توقّعَ كُلّ ما يمكن ان يحصل بينك وبين زوجك مثل |
karmaşıktı çünkü elimizde ona yardımcı olabilecek bir ilaç vardı. | Open Subtitles | انه معقد لأن لدينا دواء في صندوق يمكن ان يساعدها |
Ve bunu beyinle, insan beyniyle izlediğimi farkederim. -bilinen evrendeki en kompleks yapıyla- | TED | وأدرك أنني ألاحظ هذا بدماغ، الدماغ البشري، أكثر شيء معقد في الكون المعلوم. |
Evet, çok karışık değil ama basit görüntüler anlaman için yeterli olur, evet. | Open Subtitles | ليس هنالك شيء معقد لكن الصور تأتي من خلال هذا الجهاز واضحة جدا |
Açikçasi pek gurur duymadigimiz biraz karmasik ve pis bir geçmisimiz var. | Open Subtitles | الحقيقة هي, ان لدينا تاريخ مشترك معقد وفوضوي, ونحن لسنا فخورين بذلك |
Çok pahalı, uzun sürer ve gerçekten karmaşıktır. | TED | فهو مكلف، ويتطلب وقتا طويلا، كما أنه معقد جدا، |
Aynen öyle, çok da komplike bir şeyler değil, mutfak tezgahları ve yer seramikleri. | Open Subtitles | بالضبط , ولا شيء معقد جدا . نحن نبحثعنكاونتر,من القرميد. |