Zımbaların üzerine ufak devre bileşenleri koyabilirsiniz, mesela bir ampul ya da anahtar, | TED | يمكن ان نضع على الشرائط القصيرة عناصر الدارات مثل مفتاح .. او مصباح |
bu bilgi terimleri içerisinde kendi biyolojimizi anlıyoruz ve bu bir anahtar noktadır. | TED | إن مفتاح الثورة هنا هي أن نفهم البيولوجيا الخاصة بنا بنفس شروط المعلوماتية. |
Keşke geçmişe gidip olanları değiştirmemizi sağlayacak bir anahtar olsaydı. | Open Subtitles | اتمنى لو كانت هناك طريقة أو مفتاح ما لتغيير الماضى |
Daire tutunca arabadan kurtul. Hala tek anahtarın olmuş olur. | Open Subtitles | تخلص من السيارة، وعندما تشتري الشقة سيكون لديك مفتاح واحد |
İstediğin zaman gidebilirsin. Anahtarım var. | Open Subtitles | .يمكنك أن تذهبي بالوقت المعتاد لدي مفتاح |
Dediklerimi yaparsan kimsenin canı yanmaz. Sende kokpitin anahtarları var, değil mi? | Open Subtitles | اذا نفذت ما اقول فلن اؤذيكى لديكى مفتاح كابينة الطائرة |
Gidip eşini yaptırmak için evinin anahtarlarını ödünç alabilir miyim? | Open Subtitles | هل أستطيع استعارة مفتاح شقتك كي أصنع منه نسخة ؟ |
Burası, bir hırsızın anahtar bırakması için tuhaf bir yer. | Open Subtitles | ، هذا مكان غريب للص لترك مفتاح ألا تعتقدي ذلك؟ |
Otele geri dönmeliyim. Sadece bir anahtar var. Onu kaybetmeyin. | Open Subtitles | يجب أن أعود للفندق هناك مفتاح واحد فقط لا تفقده |
Galaksideki kaygan yılankafalara tekmeyi basmak için gerekli anahtar olabilir. | Open Subtitles | ربما يكون هو مفتاح طرد كل هذه الأفاعى خارج مجرتنا |
Eğer anahtar yoksa boş yere bu hale geldiğimi düşüneceğim. | Open Subtitles | سأكون مثل شبح الأوبرا إذا لم يكن هناك أي مفتاح. |
Mesela üç hafta önce Riley benden ayarlı anahtar istemişti. | Open Subtitles | منذ ثلاث أسابيع مضت رايلي طلب مني مفتاح الربط السداسي |
...kilide olan anahtar bir zamanlar bendeydi ama kasamdan çalındı. | Open Subtitles | مفتاح ذلك القفل كان في حوزتي لكنه سرق من خزانتي |
Onu Kira'nın odasına birkaç gün önce koydum; anahtar hala bendeydi. | Open Subtitles | تسللتُ إلى غرفة كيرا منذ بضعة أيام لا يزال لديَّ مفتاح |
O zırhlar onların gerçekte kim olduklarını anlamamız için anahtar olabilir. | Open Subtitles | هذا الزى قد يكون مفتاح كشف شخصية هؤلاء الرجال في الحقيقة |
Chris, bu kurumda bu anahtarın emanet edildiği tek kişi sensin. | Open Subtitles | كريس أنت الشخص الوحيد فى هذه المؤسسة الذى ليده مفتاح كهذا |
Yine de söylemeliyim ki, eğer oraya gitmek için bir Anahtarım olsaydı, onu kendime saklardım, çünkü tüm aşağılık tiplerin yanımda bitmesini istemezdim. | Open Subtitles | و مع ذلك علىّ أن أقول إن كان لدىّ مفتاح لمكان كهذا فعلىّ أن أبقيه لنفسى |
Tamam, bunlar dairemin anahtarları... buralarda... kurcalamayı kes! | Open Subtitles | حسناً، مفتاح شقتي هنا في مكان ما، لا تسترق النظر |
Ama burada bir sorun var. E-posta sunucuları şifreleme anahtarlarını da tutuyor. Yani, hemen yanı başında anahtarı olan büyük bir kilidiniz var. | TED | ولكن توجد مشكلة مع هذا. و هي أن خادم البريد الإلكتروني لديه مفتاح التشفير. بالتالي يوجد قفل ضخم بجانبه المفتاح. |
Peki güvenlik kasasının anahtarının bende olması nasıI? | Open Subtitles | ما رايك بــــ لان معى مفتاح صندوق الامانات |
Ya da ben kapıyı açık bıraktığım için anahtara ihtiyacı olmadı. | Open Subtitles | أو أنّه لم يكن بحاجة إلى مفتاح ربّما لأنني لم أقفله |
Su hayatın anahtarıdır, ama donmuş halde iken, gizli bir güçtür. | TED | الماء هو مفتاح الحياة، ولكن فى شكل متجمد، فهى قوة كامنة. |
Doğru şifre çözüm anahtarına sahip olduğun sürece bilgi yeniden edinilebilir. | Open Subtitles | المعلومات يمكن ان تُسترجع طالما انكى لديكى مفتاح فك التشفير الصحيح |
...birinci Lig'de ve her oyun kurucu bilir ki, zaferin sırrı ve anahtarı önceden oyunu sezebilmektir. | Open Subtitles | القسم واحد و كل شخص يعرف أن السر أن مفتاح النصر |
Biri bana saha çalışmasında anında karar vermenin çok önemli olduğunu öğretmişti. | Open Subtitles | لقد علمني أُستاذي أن سرعة التصرف هو مفتاح النجاح في عملنا الميداني |
Crab Key dışında her yere. Oraya girmeye iznimiz yok. | Open Subtitles | كلهم ماعدا مفتاح سرطان البحر ليس لنا حق الذهاب هناك |
Vücudumun savaş ya da kaç sistemini kontrol eden bir kontak anahtarı gibi. | TED | سيكون الأمر بمثابة تحويل مفتاح الإشعال في آلية المقاومة أو الفرار في جسدي. |
Yani evinizin ön kapısının yanında bir düğme olduğunu, siz evden ayrıldığınızda buzdolabı hariç her şeyi kapatabildiğinizi hayal edin. | TED | ولكن تخيلوا لو أن لكل منزل مفتاح كهربائي بجانب الباب الأمامي، وعندما تغادرون المنزل تستطيعون إطفاء كل شيء عدا الثلاجة، |
Buradan 10 km ötede bir pist var. Bu adadan kurtulmanın yolu. | Open Subtitles | ثمّة مهبط جويّ يبعد 10 كم من هنا، إنّه مفتاح هذه الجزيرة. |