Bir kaç saat için size 100 dolar teklif ediyorum. | Open Subtitles | انا اعرض عليك 100 دولار مقابل بضع ساعات من وقتك |
2.500 dolar çok para. Bu paranın bir kısmı da soru sormaman için. | Open Subtitles | ألفين و خمسمائة دولار مبلغ ضخم يا موريس جزء منه مقابل عدم السؤال |
Şöyle yapacağız: Size Çarşamba günlerinizi, maaşınızın yüzde 10'u karşılığında geri satacağız. | TED | و سنفعلها هكذا، سنقوم ببيعك أيام الأربعاء مقابل 10 بالمئة من راتبك. |
Denetim ile Baidu başkanı Robin Li, bir zamanlar Çin halkının rahatlık karşılığında belirli bireysel haklardan vazgeçmek istediğini söylemişti. | TED | مع الرقابة، قال ذات مرة روبن لي، رئيس بايدو، الصينيون على استعداد تام للتخلي عن بعض الحقوق الفردية مقابل المصلحة. |
Aldığın riske karşılık 8.000 dolar çok az kalıyor. Risk para demektir. | Open Subtitles | الأمر لايستحق المخاطرة التي تتحملها من أجل 8000دولار مثل المخاطرة مقابل الربح |
Bu dört farklı adımdan oluşan işleme karşı yazmak, dokunmak, yazmak ve bunları bir harekette yapmak, ya da bir buçuk nasıl sayarsanız. | TED | تلك اربعة خطوات مقابل ان نطبع ثم نلمس ثم نطبع وفعل هذا كله في خطوة واحدة او خطوة ونصف اعتمادا علي طريقة حسابك |
Joe, bir avuç gümüş için kendini satmazsın değil mi? | Open Subtitles | جو , أنت لن تبيع نفسك مقابل حفنة من الفضة |
Her nikahsız anne için bir de nikahsız baba vardır. | Open Subtitles | مقابل كل ام غير متزوجة ، هناك اب غير متزوج |
Hawaii'de geminin yanına küçük botlarla yanaşıp, para için suya dalıyorlar. | Open Subtitles | في هاواي ، يأتون فى قوارب صغيرة و يغطسوا مقابل المال |
Nagumo'nun şu an ne yaptığını bilmek için, tüm emekli maaşımı verirdim. | Open Subtitles | كنت لاتنازل عن راتبى التقاعدى فى مقابل ان اعرف ماذا سيفعل ناجومو |
Bir adamın hayatının emeği için 5000$ çok değil senatör. | Open Subtitles | خمسة آلاف دولار ليس بالمبلغ الكبير مقابل الأرض ، سناتور |
İddiaya girerim bu mısır için bir milyon dolar alacağız. | Open Subtitles | أراهن بإننا سنحصل على مليون دولار مقابل كُل هذه الذرة. |
Yeni Savaş Tanrısı'nı tedarik etme karşılığında, bana da... ölümsüzlük ihsan edilecek. | Open Subtitles | وفي مقابل أن أجعل أحدكم إله الحرب الجديد، سوف يتم منحي الخلود |
Onları bırakmayı planladığını ve müşteri listesi karşılığında onu ölmüş gibi göstereceğini söyle. | Open Subtitles | قل له أنك راغب فى تزييف موته فى مقابل الحصول على قائمة زبائنه. |
Asıl sorman gereken yardımım karşılığında senden ne istediğim olmalı. | Open Subtitles | ما يجب أن تسأله هو ما يُمكنك فعله مقابل مساعدتي |
ve şimdi karşılık olarak, beni kendi krallıklarına götürmek istediklerini söylüyorlar. | Open Subtitles | والآن تقول القطط أنهم مقابل ذلك يريدون أن يأخذوننى إلى مملكتهم |
Seyit Ali'ye danışmanlık hizmetine karşılık 475 000$'lık bir çek yazmış. | Open Subtitles | كتب شيك لسيد علي بمبلغ 475 الف دولار مقابل خدمات استشارية |
Fakat mesele yalnızca sevdiğimiz hikâyelere karşı göz ardı ettiğimiz hikâyeler değil. | TED | لكنها ليست حول القصص التي نحب فقط مقابل القصص الني نختارُ تجاهلها. |
Efendim, bir şiir karşılığı bir kadeh votka ısmarlayın bana. | Open Subtitles | سيدي، سيدي .. من فضلك اعطني جرعة فودكا مقابل قصيدة |
Eğer muzlar karşısında çikolata problemi üzerinde düşünüyorsanız, gelecek hafta muz yiyeceğimizi düşünüyoruz. | TED | إذا فكرتم في مشكلة الموز مقابل الشكولاتة، نعتقد أننا سنأكل الموز الأسبوع القادم. |
Şu anda payımı birkaç el bombası ile takas etmeye razıyım. | Open Subtitles | أنا على أستعداد لمقايضة جزء من بضاعتى مقابل بضعة قنابل يدوية |
Bulduk, Henry. Belmont'ta 1'e 3 var. - Wrecking Crew. | Open Subtitles | لدينا ارجحية 3 مقابل 1 في بلومنت , ركينغ كرو |
Ama onu çocuğa bedavaya veriyorum. Onun gibi bir köpek bedava. | Open Subtitles | لكنني أعطيه إياها بلا مقابل كلب كهذا بلا مقابل |
Apartmanın karşısındaki mağaza dükkanından bir müşteri 911'i aradı ve yarısı yanmış saçlarımla merdivenlerden aşağıya inip anneme olayı anlattım. | TED | أحد الزبائن من متجر مقابل للمبنى إتصل على 911 فهرعت جرياً إلى الأسفل لكي أخبر أني و بنصف شعر محروق |
Eğer o kadar belgeyi bir hiç uğruna düzenlediysem, birilerini vurmam gerekir. | Open Subtitles | إن قمت بكل الأعمال الكتابية دون مقابل سأطلق النار على شخص ما |
Eğer genç ve yakışıklı olsa idi, cinsel lütuflarıyla onu karşılıksız olarak kutsardı. | Open Subtitles | لأنه لو كان شاباً وسيماً لتباركت به ومنحته أطايب جسدها بدون أي مقابل |