Beni saymayın. Yapmak istemiyorum. O kötü ve sıkıcı ve... ve... | Open Subtitles | أخرجنى من هذا الأمر,لاأريد أن أفعل هذا,انه بخيل و ممل و.. |
Asla şan şöhret sahibi olamayacak çünkü çok sıkıcı bir işi var. | Open Subtitles | انه لا يستطيع فعل اى شئ للعالم لانه لديه عمل حقيقى ممل |
Sen babanın sıkıcı ofisinde kendinden habersiz bir şekilde çalışıyorsun ve bununla iyisin! | Open Subtitles | أنت إداري ممل في مكتب والدك لايعرف نفسه حتى وأنت موافق على ذلك |
Sırrınız her ne ise sıkıcı olduğuna eminim o yüzden ilgilenmiyorum. | Open Subtitles | مهما كان سرّكم أنا متأكدة أنه ممل لذا أنا لست مهتمة |
İlk denediğin, sıkıcı ve şişman gösteren ama gerçekte öyle olmayan mı? | Open Subtitles | الأول الذي جربته كان ممل ومتكتل لكن هذا لم يكن كذلك ؟ |
Onun ofısinde beklemem gerekiyordu ama kontrol odası çok sıkıcı. | Open Subtitles | من المفترض أن أنتظر في مكتبه لكن التحكم بالعمليات ممل |
Ama benim hayatım sıkıcıdır ve sen hiç sıkıcı biri değilsin. | Open Subtitles | فقط , تعلمين حياتي مملة وانتِ حقاً شخصاً غير ممل تعلمين |
sıkıcı bir Fransız Başkanı burada ağırlamak isteyeceğim en son şey. | Open Subtitles | ولكن أتعلمين إستضافة رجل عمدة فرنسي ممل أخر ما أحتاجه الآن |
Hepimizin yapması gereken sıkıcı bir iş ve kimse bundan zevk almıyor. | TED | هو شئ علينا جميعاً القيام به مع أنه ممل ولا أحد في الحقيقة يستمتع بفعله |
Bunun sonucu ortada, Dünyanın her şehrinde aynı sıkıcı apartmanlar yapılıyor. | TED | ما ينتج عن ذلك هو هذا الشئ الذي يشبه الصوت الهادر، صوت هادر ممل متمثل بنفس المجمع السكني في كل مدينة عبر العالم، |
Fakat hastalar sonuçları görmeden tedaviyi sıkıcı, gereksiz, karmaşık ve uzun buluyor. | TED | لكن المرضى يشعرون بأن العلاج الطبيعي ممل ،ومخيب للأمل ،ومقلق وطويل قبل أن يروا النتائج. |
Yani, zaten güzel birini böyle feci bir hale getirmek. Hiç de can sıkıcı değil. Buna kesinlikle bıkkınlık verici diyemeyiz. | TED | أعني، جعل شخص ظريف أصلا يبدو مريعا هكذا. إنه أمر غير ممل. إنه لا شيء إن لم يكن مملا |
sıkıcı ya da kontrol edici kurallar mı dersiniz? | TED | هذا ممل نوعًا ما، أو فيه شيء من التّحكم، أليس كذلك؟ |
Büyük nefes tutma girişimimden iki gün önce, rekorumu yayınlayacak olan özel televizyon yapımcıları birisinin öylece nefesini tutup neredeyse boğulmasını izlemenin çok sıkıcı olacağına karar verdiler. | TED | وقبل يومين من محاولة حبس انفاسي للمسابقة منتج برنامجي التلفزيوني الخاص اعتقد أن مشاهدة شخص يحبس أنفاسه فحسب وهو على وشك الغرق قد يكون ممل جدا للتلفزيون |
o çok sıkıcı derse şükürler olsun. Öğretmenlerimi karikatürize etmeye başladım. | TED | والفضل يعود لدرس ممل للغاية، بدأت برسم أساتذتي في المدرسة بشكل كاريكاتوري. |
Direğe asılı olarak bütün gün burada öylece durmak çok sıkıcı. | Open Subtitles | إنه شئ ممل جداً أن أظل معلقاً هنا طوالالنهاربعمودعلى ظهري. |
Biraz sıkıcı, ama insan onu sevmeden de edemiyor. | Open Subtitles | إنه ممل قليلا، لكنك لا تملكين إلا ان تعجبي به |
- sıkıcı biri olmayı sevmem Binbaşı. - Beni hiç sıkmadın, Engel. | Open Subtitles | اٍننى لا أحب أن أكون ممل يا ماجور اٍنك لم تشعرنى بالملل قط ، اٍنجل |
Bebek gidince konuşacak hiçbir şeyimiz kalmadı, sıkıcısın ve petrol bazlı saç ürünleri kullanıyorsun. | Open Subtitles | أنت ممل وأنت تستعمل مُنتجات للشعرِ أساسها نفطَ لقد إنتهينا |
Of ya, görmüştüm. George Harrison'un evinde güvenlik görevlisi olmaktan bile sıkıcıydı. | Open Subtitles | لقد ذهبت الى احدهامره انه ممل اكثر من عندما كنت رجل امن عند جورج هاريسون |
-Boş ver Cristy sıkıldım artık ben buradan. | Open Subtitles | -احتفظى بالامر سأغادر هذا المكان ممل على اى حال |
Bu berbat. Geçen yıl tatiller daha eğlenceliydi. | Open Subtitles | هذا ممل العام الماضي الاعياد كانت ممتعة جداً |
Ne demek istediğini anlıyorum. sıkıyor. Bir aydan fazladır oynamıyorum bununla. | Open Subtitles | أعرف ما تقصده, إنه شيء ممل, لم ألعبها منذ شهر |
Ben de kocanız kadar beceriksiz ve sıkıcıyım. Siz de doğru seçimi yapmışsınız ve mutlusunuz. | Open Subtitles | شخص ممل وبلا أهداف ، وأنك قد اخترت الاختيار الصحيح |