| Bu Hiç de iyi gözükmüyor. Senin paranı almadı, değil mi? | Open Subtitles | هذا لا يبدو جيدًا ، لم يأخذ مالكِ أليس كذلك ؟ |
| Ama ben bu olamaz dedim, çünkü senin zaten Hiç taşağın yoktu. | Open Subtitles | لكني قُلت هذا لا يُمكن لأنكَ لم يكُن لديكَ خِصيتان من قَبل |
| bunun bir önemi yok. Önemli olan buraya gelmiş olmanız. | Open Subtitles | هذا لا يهمني ، ما يهمني أنكم اتيتم إلى هنا |
| Devlete parasını verdim. Ama buralarda bunun bir anlamı yok. | Open Subtitles | لقد دفعت حقها للحكومة لكن هذا لا يعني أي شيء |
| Ama bu eve eli boş geldiğim anlamına da gelmiyor. | TED | ولكن هذا لا يعني أنني عدت إلى وطني خالية الوفاض. |
| - Bu hiçbir zaman kanıtlanamadı. - Onun için demiyorum. | Open Subtitles | هذا لا يهم , قد يساعدنا معرفة هوية صاحب الخزانه |
| Adamımız o değil. Bu senin profilinin yanlış olduğunu göstermez. | Open Subtitles | هو ليس الرجل المطلوب هذا لا يعني ان ملفك خاطئ |
| Onlar bunu yapmak için değil, para kazanmak için kuruldular. | TED | بطبيعة الحال، هذا لا ياتي بشكل طبيعي للشركات المتعددة الجنسيات |
| Fakat bu hormonların üzerimizde sınırsız gücü olduğu anlamına gelmez. | TED | لكن هذا لا يعني أن للهرمونات سلطة غير محدودة علينا. |
| Bu seni caydırmazsa, 15 santimlik ustura bu muhabbetin sonunu getirir. | Open Subtitles | اذا كان هذا لا يثنيك لدي مقص 6 انش ينهي المحادثة |
| Miles Jackson sevgilini kaçırdı Ama bu beni alakadar etmez | Open Subtitles | حقيقة أن مايلز جاكسون يختطف صديقتك هذا لا يثير اهتمامي |
| - Evet, bunu Hiç söylemedim. - Ama düşünmüş olabilirsin. | Open Subtitles | لم أقل ذلك هذا لا يعني انك لا تعتقدين ذلك |
| Seni Hiç ilgilendirmez; ama söyleyeyim, bir ara fotoğraf çekiyordum. | Open Subtitles | هذا لا يخصك و لكننى كنت أقوم بإلتقاط بعض الصور. |
| -Ama gömülü yatan insanlar için Hiç bir anlamı yok bunun. | Open Subtitles | هذا لا يعنى أى شئ مطلقا لهؤلاء الرجال المدفونين تحت الأرض |
| Kafamın içinde olmuş ya da olmamış, bir fark yok. | Open Subtitles | سواء كانت في رأسي أو لا، هذا لا يحدث فرقا |
| Ziyanı yok. Bir dahaki sefer dozu artırırım olur biter. | Open Subtitles | هذا لا يهم، في المرة القادمة سوف أعطيهما جرعة أقوى |
| Bu ülkedeki herhangi bir bekâr kadından farkı yok yani. | Open Subtitles | هذا لا يبدو مختلفاً عن معظم الفتيات العازبات في المدينة |
| Bu ona pek benzemiyor Ama bu Mitch Leary olmalı. | Open Subtitles | هذا لا يشبهه كثيراً. لكن يجب أن يكون ميتش ليري. |
| Cehennemden gelen ev sahibi olabilirsin Ama bu sana kanepemize yayılma hakkı vermez. | Open Subtitles | ربما تكون المالك بحق الجحيم، ولكن هذا لا يعطيك الحق بالاستلقاء على أريكتنا. |
| Mağazada yaşadığın sorunlara üzüldüm Ama bu hiçbir şeyi değiştirmeyecek. | Open Subtitles | آسف لأن لديك مشاكل بالمتجر لكن هذا لا يشكل فارقاً. |
| Bu politik olarak aktif olmak değil, bu bürokratik olarak aktif olmak. | TED | هذا لا يعد كون المرء فاعلا سياسيا، بل كونه فاعلا بيروقراطيا. |
| bunu ne o zaman istemiştim, ne de şimdi istiyorum. | Open Subtitles | لم أرد الدخول في كل هذا لا لاحقاً ولا الآن. |
| Yine de bu çürükleri tedavi etmeyi başaramadıkları anlamına gelmez. | TED | لكن هذا لا يعني أنهم لم يتمكنوا من علاج التسوس. |
| Bak, ben Christina ile hala arkadaşım diye, Bu seni önemsemediğim anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | أنظر, ليس لأني صديقة مع كريستينا هذا لا يعني أني لا أهتم بك |
| Fark etmez. Para basmak için pres makinesini tekrar yapmak zorundalar. | Open Subtitles | هذا لا يهم, كان باستطاعتهم إعادة تصنيعها لكي يقومون بطباعة الأموال |
| bunun bir multi milyar dolarlık hükümet projesi olması gerekmiyor. | TED | هذا لا يحتاج إلى أن يكون مشروع حكومي بمليارات الدولارات. |
| Bu yazılımı görmezden gelmemiz anlamına gelmiyor, veya iletişimi veya hesaplamaları. | TED | هذا لا يعني أنه علينا تجاهل البرمجيات، أو المعلومات، أو الحساب. |