| Tanrı aşkına neler oluyor ve bu konuma nasıl geldik? | TED | ما الذي يجري على الأرض، وكيف وصلنا إلى هذه المرحلة؟ |
| Tam 20 gün 18 saat oldu. Orda neler oluyor? | Open Subtitles | مضى الآن 20 يوما و18 ساعة ما الذي يجري هناك؟ |
| Bir boşluğun ortasındaki küçük bir kasabada neler oluyor ve neden başa çıkamıyorsun? | Open Subtitles | أخبرني ماذا يجري في البلدة الصغيرة في المكان المجهول ولماذا لا تستطيع معالجته |
| O hediyelerden nefret eder. İşte, tut şunu. Robert, neler oluyor? | Open Subtitles | إعتقدت بأنه يكره الهدايا هاك إمسك هذا روبرت ماذا يجري هنا؟ |
| Ben herşeyi hallettim Neler oluyor, bana kızgın falan mısın? | Open Subtitles | لدي كلّ التغطية ما الذي يجري هل أنت مجنونة مثلي؟ |
| İçinde bulunduğun bu yeni Martha Stewart evrenini takdir ediyorum ama neler oluyor? | Open Subtitles | أقدر هذا جيد عالم مارثا ستيوارت الذي كانت تسكنه لاكن مالذي يجري .. |
| Emirleri uygula. Frank, neler oluyor bilmiyorum ama buradan gitmelisin. | Open Subtitles | فرانك، لا أَعْرفُ ماذا يجري لكن عليك الخروج من هنا |
| Herkes deli gibi dürttüğümü sandı. Tıpkı, "Neler oluyor hayatım?" gibi. | Open Subtitles | الجميع إعتقدوا أنني كنت أرافق مجنونة مثل ماذا يجري يا عزيزي؟ |
| Frankfort'da neler oluyor bilmiyor olabilirim ama senin burada yaptıklarını biliyorum... | Open Subtitles | ربما لا أعرف ما يجري هنا لكني أعرف ما يفعل هنا |
| Bu baş başa görüşmeler boyunca neler oluyor, söyler misiniz? | Open Subtitles | يمكننا تخيل ذلك أخبريني,ما الذي يجري خلال هذه اللقاءات المنفردة؟ |
| Pekâlâ, nasıl oluyor da üç yetişkin adam burada ne olduğunu anlamıyor? | Open Subtitles | حسناً، كيف يُمكن لثلاثة رجال ناضجين أن لا يفهموا ما يجري هنا؟ |
| Sen o kadar planlama yaparken dışarıda neler oluyor biliyor musun? | Open Subtitles | ،بما أنك تخطط و ترتب أتعرف ما الذي يجري في العالم؟ |
| JM: Açık gözlü arkadaşların elini kaldırır ve ''ne oluyor size?'' | TED | أصدقاؤك المذهولون سوف يرفعون أيديهم ويقولون ، "ما الذي يجري معكما؟" |
| Fakat, aynı zamanda dünyada daha emin hareket etmemize yardım eden başka bir şeyler oluyor. | TED | ويوجد أيضًا شيء آخر يجري في العالم الذي يساعدنا على التحرك عبر العالم بطريقة آمنة. |
| Burada ne oluyor? Bu nasıl mümkün olabilir? | TED | مالذي يجري هنا؟ كيف يمكن أن يكون هذا ممكناً؟ |
| düzenli olarak birinci oluyor. Şimdi, sadece bu alanlarda iyi olduklarını biliyoruz çünkü halihazırda bu konularda değerlendiriliyorlar. | TED | في الرياضيات والعلوم والقراءة. اﻵن، إننا نعرف ما يجيدونه فقط لأن هذا هو كل ما يجري اختباره حاليا. |
| Her şey sorunsuz gidiyor ve henüz tutulma başlamadı bile. | Open Subtitles | كل شيء يجري بهدوء و حتى الكسوف لم يبدأ بعد |
| Bazıları zayıf eyaletlerde oldu fakat işin kötüsü çokça gazeteci onları korumak için bolca seçeneği olan yerlerde öldürüldü. | TED | بعضها يحدث في مناطق هشّة، ولكن عددًا هائلًا من الصحفيين يجري قتلهم في مناطق ذات مقدرة كبيرة على حمايتهم. |
| Bu değil. Bir şeyler dönüyor ve bu hiç hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | ليس هذا هو الأمر ، هناك أمر يجري وأنا لا أحبه |
| Öğrenmenin kolay bir yolu var. Doktorlarınızdan birine tahlil yaptırın. | Open Subtitles | هناك طريقة سهلة لنعرف اجعل أحد أطباءك يجري لك فحصاً |
| ...ama hepsi sanki gösteri gibi, gerçekten neler döndüğünü gizleyen bir gösteri. | Open Subtitles | ولكن هذا كله للعرض ولكنها واجهة فقط لإخفاء حقيقة ما يجري هنا |
| Bu bir şey değil, hiç zarif davranmıyorsun, Sorun bu. | Open Subtitles | عليك أن تبقى مع ما يخصك الكل يعلم بما يجري |
| Kapalı kapının ardından neler olduğu konusunda sadece tahmin yürütebilirdin. | Open Subtitles | الشخص يُمكن أن يُخمن ما .قد يجري خلف الباب المغلق |
| CA: Şu an internette olan şeylerin tonu oldukça rahatsız edici. | TED | كريس: لهجة ما يجري على شبكة الإنترنت هي الآن مقلقة جدًا. |
| Ancak, Tanrı insanlarla deneyler yapıyor ve bunlara doğal afetler deniyor. | TED | لكن الإله يجري التجارب على البشر، وهذا يسمى الكوارث الطبيعية. |
| Sana söylemek istemedim çünkü olan biteni öğrenmeden onu korumak istedim. | Open Subtitles | لم أرد أن أخبرك لأنني أردت حمايته حتى أفهم ما يجري |
| Peki gerçekte ne olup bitiyor? Aslında, dünyadaki köyler boşalıyor. | TED | اذا ما الذي يجري فعلياً؟ حسناً، قرى العالم تخلو الآن |
| Diğerleri her iki tarafta koşuyor ki tavşan yön değiştiremesin. | Open Subtitles | بينما يجري الآخرون على الجانبين حتى لا يغيّر الأرنب مساره |
| Eğer Kaynak kutuyu getirir ve yardım edecek kötü bir varlık bulabilirsek iyi bir haber. | Open Subtitles | أخبار جيدة إذا كان مصدر يجلب مربع ويمكن أن نجد شر يجري على استعداد للمساعدة. |
| ne olduğunu inceleyebilmek için küçük bir kıvrım daha eklediler. | TED | وأضافوا تجعيدة أخرى صغيرة لكي يستطيعوا دراسة ما الذي يجري. |