Ölüm oranına gelirsek - tutuklanan, hapse gönderilen, yaralananların oranlarından hiç bahsetmezsek -- bizim örneğimizde kişi başına yılda yüzde yediydi. | TED | فمعدل الوفيات، بدون ذكر معدل الاعتقالات، الذهاب إلى السجن، أو معدل الجروح، فمعدل الوفاة في عينتنا هو ٧ بالمئة لكل سنة. |
Ölüm nedeni hakkında henüz bilgimiz yok ancak tüm cesetlerin kanı boşaltılmış. | Open Subtitles | ليس لدينا معلومات عن سبب الوفاة ولكن كل الجثث خالية من دمائها |
Bilmiyoruz. Bu yol, tapirlerin yolda Ölüm miktarını azaltacak mı göreceğiz. | TED | لا نعلم ، لنر هل ستقلل من موت التابير على الطرق. |
Bazı hastalar için bu 100 gün Ölüm kalım meselesidir. | TED | بالنسبة لبعض المرضى، هذه المئة يوم مسألة حياة أو موت. |
Ölüm sırasında anüsü genişlemiş anüsün biraz üzerindeki çatlak cinsi münaset yaşadığını gösteriyor. | Open Subtitles | لقد إتسع الشرج أثناء القتل تمزق طفيف أعلى الشرج يدل على ممارسة جنسية |
Eğer Ölüm, bizim sevgimizin varış yeriyse Ben, memnuniyetle ölmek için hazırlanırım. | Open Subtitles | إذا كان الموت هو الذى سيجمع حبنا إذاً أنا مستعدّ للموت بسرور |
Öleli çok olmamıştı. Ölüm zamanında beni orada gören şahitler olabilir. | Open Subtitles | لم تمت منذ وقت طويل، أي شاهد قد يقرّبني لوقت الوفاة |
...bu bacakta bir karaciğer bulursan tahmini Ölüm saatini söylerim. | Open Subtitles | جد لي كبد في هذه القدم وسأقول لك وقت الوفاة |
Pek çok şeyi görebilirsin. Bu Ölüm sebepleri olduğu anlamına gelmez. | Open Subtitles | يمكنك رؤية كثير من الأشياء لكن لا يجعلها هذا سبب الوفاة |
Elizabeth Gregory"nin resmi Ölüm nedeni su yutmaya bağlı boğulma. | Open Subtitles | سبب الوفاة الرسمي لإليزابيث غريغوري كان الإختناق بسبب الغمر بالسوائل |
"Eğer Ölüm nedeni belirsizse, ismi yazılan kişi kalp krizinden ölür." | Open Subtitles | إذا لم يتم تحديد سبب الوفاة فسوف يموت الشخص بنوبة قلبية |
Ayrıca Ölüm zamanını yanlış hesaplamamın gerçek sebebi de o. | Open Subtitles | وهو أيضا السبب في كون تقديري لوقت الوفاة بعيدا جدّا |
Sanki bir gün uyanıp kızımın Ölüm haberinin haber olmaya bile değmediğini görebilirim. | TED | ييدو وكأنني أستيقظ وأدركُ حتى أن موت ابنتي لن تكون ذات قيمة إخبارية. |
İngiliz yaratıcılığı, asla Ölüm deme, tüm bu tarz şeyler. | Open Subtitles | البراعة الأنجليزية, لا تقل موت أبداً, فى جميع هذه الأشياء |
Kral Sancho'nun Ölüm emriyle ilgili hiçbir bilgin olmadığına yemin ediyor musun? | Open Subtitles | هل تقسم ان ليس لك دورا فى تدبير موت الملك سانشو ؟ |
Ancak bu uydurma Ölüm metodları "Nihai Çözüm" planı çerçevesinde milyonları yok etmeyi düşleyen efendilerinin isteklerine cevap olmaktan bir hayli uzaktı. | Open Subtitles | لكن طرقهم المرتجلة فى القتل لا تواكب الأستمرار مع طلبات سادتهم الساعين عن حل نهائى نازي وحلم هائل بالتخلص من عدة ملايين |
İngilizcedeki en korkutucu lanet kelime, ve ikinci sıradaki Ölüm nedeni. | Open Subtitles | أكثَر كلمَة إخافةً في اللُغة الانكليزية و السبب الثاني المُؤدي للموت |
Sanırım Hispanic halkı içlerinden ölümcül, yıkıcı bir Ölüm makinesi görmeyi çok istiyorlar. | Open Subtitles | لأني أعتقد الشعب الأسباني يصرخ ليرى ألة قتل مميتة مدمرة يستطيعون أن يقبلوا |
İnişe geçerken bir şey hissettim, vay canına, Ölüm korkunç degildi. | TED | و أثناء السقوط كان لدي الشعور، يا ألله، الموت ليس مخيفاً. |
Şunu öğrendim ki duygusal stres çoğu zaman hayatla Ölüm arasındaki fark. | TED | وقد تعلمت أن الإجهاد العاطفي هو مسألة تتعلق أكثر بالحياة منه بالموت. |
Fakat bu orta kısımda, 20 ila 45 yaş arası, Botsvana' da Ölüm oranları Mısır'dan çok çok çok çok yüksek. | TED | ولكن في متوسط العمر بين سن الـ 20 و الـ 40 نجد أن معدل الوفيات في بتسوانا أكثر بكثير من مصر |
Kırmızı kovboy çizmesi, bileklik. Belli bir Ölüm sebebi yok. | Open Subtitles | خذاء رعاة بقر احمر ، الاسوارة لا سبب واضح للوفاة |
Onu kilitlesen iyi olur, çünkü elime geçerse, acılı bir Ölüm olacak. | Open Subtitles | من الافضل أن تقفل عليه الباب، لأنني اذا أمسكته سيموت موته بطيئا |
Verilen Ölüm cezası, ömür boyu ağır hapis cezasına çevrilecek. | Open Subtitles | ستخفف عقوبته من الإعدام إلى الأشغال الشاقة المؤبدة مدى الحياة. |
Birini canlı gömmek yanlış Ölüm teşhisi olsa bile olamaz. | Open Subtitles | حتى لو اعلن وفاته بطريق الخطأ هناك اكثر من اختبار |
Ve 2005 ila 2015 yılları arasında eroinden Ölüm sayıları dört kat arttı. | TED | وبين عامي 2002 و 2015، ازداد عدد الموتى من تعاطي الهيرويين بستة أضعاف. |
Biz, güvenliği için endişeliydik çünkü Ölüm tehditleri almaya başlamıştı. | TED | ولكننا كنا قلقين على سلامته لأنه بدأ يتلقى تهديدات بالقتل. |
Ölüm sebepleri bugüne kadar rastlamadığım kadar güçlü zehire sahip bir örümcek. | Open Subtitles | يَبْدو ان سببَ الموتِ عنكبوت قاتل أكثر مِنْ أيّ عنكبوت أَبَداً رَأيتُة. |