Her ne yaptıysan özür dileme. Sadece bir daha yapma yeter. | Open Subtitles | مهما فعلت ، فلا تعتذر عنه لا تفعله مرة أخرى فقط |
Her ne yaptıysan özür dileme. Sadece bir daha yapma yeter. | Open Subtitles | مهما فعلت ، فلا تعتذر عنه لا تفعله مرة أخرى فقط |
- Onunla gittiğim için özür dilerim. Aaron'la. - özür dileme. | Open Subtitles | انا اسفة جداً لذهابي معه مع ارون لا داعي لكي تعتذري |
Bir de özür dileme biçimini gözden geçir istersen, çünkü bu berbat. | Open Subtitles | و ربما عليكَ العمَل على طريقتكَ في الاعتذار لأنَ هذا الاعتذار سيء |
Bir kuruluşun öğle yemeğinde toplum içinde özür dileme imkânına sahip olmuştu. | TED | وقد أتيحت له فرصة للإعتذار بشكل علني في مأدبة غداء للمؤسسة. |
özür dileme. Geri döneceğime inanmıyormuş gibi konuşuyorsun. | Open Subtitles | لا تعتذر ، لقد جعلتي أشعر إنك لا تعتقد أنني سأعود |
Hayır-hayır-hayır. Hayır dinle. Benden özür dileme. | Open Subtitles | لا، لا، لا إسمع لا تعتذر لي، إعتذر إليهم |
özür dileme. Hayatımı bu elbiseleri giyerek kazanıyorum. | Open Subtitles | لا تعتذر ،انا ارتدى الملابس من اجل المعيشة |
özür dileme. Yaşamımı sürdürebilmek için giyiniyorum. | Open Subtitles | لا تعتذر ،أنا أرتدى الملابس من أجل المعيشة |
Sence şimdi özür dileme sırası sen de değil mi... | Open Subtitles | هل أنته لا تعتقد أن هذا ربما يكون الوقت لك من أجل أن تعتذر |
Eşim birkaç yıl önce öldü, ama özür dileme. Bilmiyordun. | Open Subtitles | لقد توفيت زوجتي منذ بضعة سنوات لا تعتذري ، لم تكوني تعرفي |
Hayır hayır, onun adına özür dileme. Sevimsiz biriydiyse, söyle | Open Subtitles | لا،لا، لا تعتذري له لو كان ذميماً، قولي ذلك |
özür dileme. Bunları halledemeyen kişi bendim. | Open Subtitles | لا تعتذري , انا التي لم تستطع اكمال الأمر |
Şimdi kutlama zamanı, özür dileme zamanı değil. | Open Subtitles | أوه، ششش، هذا وقت الاحتفال وليس الاعتذار |
Bunu söylemek için dolambaçlı yolları seçiyorum ama kendimi köşeye sıkışmış ve son zamanlarda alçalmış hissediyorum ve bu tabancayı, benim özür dileme biçimim olarak kabul edersen çok memnun olurum. | Open Subtitles | إني سأتمادى كثيراً وأقول هذا أشعر بالضيق ، و بالشكّ الصريح وسأُسرّ لو قبلت هذا المسدّس كطريقتي للإعتذار |
Hâlâ aptalca hatalar yapıyorum, ama artık özür dileme ve birinin haklı olduğunu kabul etme konusunda konusunda çok iyiyim. | TED | ما زلتُ أرتكب أخطاء غبية، ولكنني جيد بطريقة رائعة في الإعتذار الآن، والإعتراف فيما إذا كان الشخص محقًا حول شيء معين. |
"Sunrise"da olanlar için özür dileme fırsatım hiç olmadı. Oh, bu sorun değil. | Open Subtitles | انا لم تاتني الفرصة للاعتذار لك عما حدث في شروق الشمس |
Dileme. Arkadaşını düşündüğün için özür dileme. | Open Subtitles | لا تكوني آسفة، لا تتأسفي لمحاولتكِ حماية صديقتكِ |
Henüz tam bir asker sayılmazsın, Asla özür dileme, bu bir zayıflık belirtisidir. | Open Subtitles | انت لم تعد جنديه بعد . لا تعتذرى ابدآ انه علامه ضعف |
Ve hata yaptığında her zaman özür dile. Ama asla gözlerindeki parıltı sönmek istemediği için özür dileme. | TED | وان أخطأت سارعي على الفور بالاعتذار ولكن لاتعتذري على الاطلاق لانك شغوفة في بشيء ما .. واعينك تلمع من ذلك |
Şayet bir tezgah çeviriyorsan sakın özür dileme. | Open Subtitles | لا تتأسف أبداً الا في حالة انك تواصل الخداع |
özür dileme. | Open Subtitles | لا تأسف |
Asla özür dileme, Moe. Bu zayıflık göstergesidir. | Open Subtitles | لاتعتذر أبدا , مو إنه علامة ضعف |
- Cole Porter için asla özür dileme. | Open Subtitles | أبدا لا يعتذر لكول بورتر. |
özür dileme. özür dileme. Manyak ol. | Open Subtitles | لا تتأسفى , لا تتأسفى كونى مجنونة , كونى مجنونة |
Ama sadece özür dileme. Yaptığın şeyi telafi et . | Open Subtitles | ولكن لا تقدم مجرد اعتذار عليك أن تقدم لها تعويضاً |