Kara deliklerin evrendeki her şeyi yuttuğuna dair bir efsane vardır, ama onun içine düşmeniz için çok fazla yaklaşmanız gerekir. | TED | هنالك خرافة تنص على أن الثقب السوداء تلتهم كل شيء في الكون، لكن في حقيقة الأمر يجب الإقتراب كثيرا للسقوط فيها. |
Arabalarımızın, etraflarındaki her şeyi inanılmaz bir şekilde görmelerine ve sürüşle ilgili tüm kararları vermelerine olanak sağlayan sensörleri var. | TED | سيارات تحوي مجسات تمكنها بصورة سحرية ان ترى كل شيء من حولها وتتخذ القرارات في كل منحى من مناحي القيادة |
Ve sonra düşündüm ki, Meksika ve kızlar için her şeyi yapabilirdim. | TED | و هكذا فكرت في المكسيك والفتيات الجميلات بامكاني ان افعل اي شيء |
Böylece biz bu şeyi bir bütün olarak nasıl ortaya çıkaracağımızı düşünüyorduk. | TED | لذا كنا نحاول التفكير ، كيف يمكن أن نجعل كل شيء ينبع. |
Böylece size çekinmeden bir şeyi açıklayacağım, benim için güzel bir şey. | TED | لذا سوف اعرض لكم بكل خجل شيء اعده جميل جداً بالنسبة لي |
Tehlikeye dönüşen her şeyi yok etmeye hazır bir hâlde öylece oturuyor. | TED | هو مجرد الجلوس هناك استعدادا لطمس أي شيء يمكن أن يصبح تهديدا. |
Son yok etme iterasyonu gerçekte var olmayan bir şeyi üretmeye çalışmak üzerineydi. | TED | آخر تكرار للتدمير كان محاولة إنتاج شيء أن لم يكن موجوداً من الأساس. |
Çok heyecan verici olduğunu düşündüğüm bir şeyi paylaşmak istiyorum. | TED | حسنًا، أريد أن أخبركم عن شيء أعتقد أنه مثير حقًا. |
Yani, doğada bu renkte gördüğüm bir şeyi düşünemiyorum, bu tona benzer. | TED | لا يمكنني التفكير في أي شيء تراه في الطبيعة يبدو بهذا اللون. |
Ben şimdiye kadar yaptığım en tehlikeli şeyi biliyorum çünkü NASA hesapladı. | TED | أنا أعرف ما أخطر شيء قُمتُ به لأن ناسا تقوم بعمل الحسابات. |
Bir şeyi başarmak çoğu zaman onu gerçekleştirmekten daha zordur. | TED | النجاح في شيء ما هو غالباً أصعب من الوصول إليه. |
Bütün her şeyi sıfırdan yapmamız için önümüzde 18 ayımız vardı. | TED | كان لدينا 18 شهرًا لعمل كل شيء من البداية، من الصفر. |
O şeyi, hakkında bir şeyler yapmayı göze alacak kadar önemsemek. | TED | بل هو أن تهتم بفكرة ما بالشكل الكاف لعمل شيء تجاهها. |
Uğruna her şeyi riske attığı beynini tutmak için elini alnına götürür. | TED | وضع يده على جبهته ليحافظ على عقله الذي به غامر بكل شيء. |
Bizler her şeyi batırmadan önce doğal cennet olarak düşündüğümüz yerler. | TED | أمكنة نعتقد أنها تمثيلات الجنة للطبيعة قبل أن ندمر كل شيء. |
Ben de elimden gelen her şeyi yapmak için her şeyi denedim. | TED | لكنني بدوري أردت فعل ما بوسعي للمساعدة، لذلك أردت تجربة كل شيء. |
Durum şu ki, Birleşmiş Milletler kimseye bir şeyi empoze etmez. | TED | حسنًا، إن الأمم المتحدة لا تفرض أي شيء على أي شخص. |
Diğer New York'lu aileler de savaş çıkmaması için her şeyi yapar. | Open Subtitles | و ستوافق العائلات الأخرى فى نيويورك على أى شىء سيمنع حرب شاملة |
Sen bana söyle de bakalım aynı şeyi mi düşünüyoruz. | Open Subtitles | أخبرنى أنت حتى نرى إن كنا نفكر فى نفس الشئ |
kontrollü büyüyor. Eğer yaptığımız şeyi yapmasaydık, Nicole bu şekilde gözükecekti. | TED | هذا ما ستبدو عليه نيكول لو لم نقم بما نقوم به |
Bu yüzden içgüdüsel olarak doğru olan şeyi yaptım, yani internetin başına gidip meseleyi kendim çözüp çözemeyeceğimi bulmaya çalıştım. | TED | لذلك قمت وقتها بما أحسست أنه صائب توجهت للإنترنت وحاولت أن أعرف اذا كنت استطيع أن آخذ زمام الأمور بنفسي |
Bakın, biz düşman değiliz. İkimiz de aynı şeyi istiyoruz. | Open Subtitles | إسمعي، نحن لسنا خصوما هنا كلانا يريد الشيئ نفسه هنا |
etkisiz bırakmıştı ve konuşmanın gidişatını hatta inşa ettiğimiz şeyi değiştirmişti. | TED | وغير مجرى الحديث، وقد غير حتى ما كنا نبنيه في السابق. |
Shelly ne zaman birini bulsa her şeyi cinselliğe alet ediyor. | Open Subtitles | الرجل، عندما شيلي يَحْصلُ على بَعْض العملِ، يَجْعلُ كُلّ شيءَ جنسيَ. |
bir şeyi bilmeni istiyorum, doğru olanı yaptığını düşünüyorum ve... | Open Subtitles | أريدك فقط أن تعرفى أننى أظن أنك تفعلين الشىء الصحيح |
Çoğu şeyi umursamıyorum zaten... ama bu biraz tüyler ürpertici. | Open Subtitles | أنا لا أمانع الكثير من الاشياء لكن هذا مرعب قليلا |
Bir şeyi açıklığa kavuşturalım. Masaj falan bahane, değil mi? | Open Subtitles | وضح شيء ليّ، التعديل بتقويم العظام هو مجرد أمر تلطيفي؟ |
Aynı şeyi akciğer kanseri veya herhangi bir hastalık içinde yapabiliriz. | TED | يمكننا ان نفعل نفس الشيء بالنسبة لسرطان الرئة ولكل مرض آخر. |
Yeniden her şeyi inkar etsem bir işe yarayacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | افترض انه لن يكون مفيداً لو أنكرت الامر كله مجدداً؟ |
Bu canavarın, bizden her şeyi alıp götürmesine izin vermeyeceğimden bahsediyorum. | Open Subtitles | أَتحدّثُ عن لا أَتْركُ هذا كُلّ شيءِ واردِ الوحشِ بعيداً عنّا. |