| Önemli değil, Bayan Alma. Onlara burayı göstereceğim için mutluyum. | Open Subtitles | لا يوجد ضرر,سيدة ألما أنا سعيد من أجل أعطائهم محاضرة |
| Alma kır yerinin yalnızlığına alışır ve hastasına büyük özen gösterir. | Open Subtitles | تستمتع ألما بعزلة الريف حيث تولي مرضاها اهتمامًا بالغًا |
| Bunu söylemekten nefret ediyorum, Jimmy ama kadınlardan, kadınlar hakkında tavsiye Alma. | Open Subtitles | أكره قول هذا، جيمي لكن لا تأخذ نصيحة من النساء بشأن النساء |
| Alma! Seni yaramaz kız. Tedavine başlamışsın. | Open Subtitles | آلما يالك من فتاة شقية لقد بدأتي علاجك بالفعل |
| Evet, Macellan Teleskobu yapılıyor, ancak Şili'de Alma teleskobu var, Hawaii dahil başka yerlerde de teleskoplar var. | TED | لذا فان تلسكوب متجلان يصعد ولكن أيضا الما وآخرون في شيلى وأماكن أخرى بما فيها هواي. |
| Yanına çok şey Alma. Döneceğimizden eminim. | Open Subtitles | الآن.لا تأخذي الكثير إنني متأكد من أننا سنعود |
| Rahibe Alma, bir La verir misin? | Open Subtitles | أيتها الأخت ألما, هلاّ أعطيتني ـ اي ـ رجاءً؟ |
| Alma bana hiç izin vermiyor. Kapa çeneni. | Open Subtitles | أَعْني، حَصلَ ألما علي على مثل هذا المقودِ القصيرِ وكُلّ ما يُوقعُه |
| Bu dağdan indiğimde Alma ile evleniyor olacağız. | Open Subtitles | فأنا و ألما سنتزوج عندما أنهي عملي في هذه الجبال |
| Bunu söylemekten nefret ediyorum, Jimmy ama kadınlardan, kadınlar hakkında tavsiye Alma. | Open Subtitles | أكره قول هذا، جيمي لكن لا تأخذ نصيحة من النساء بشأن النساء. |
| - Bir ısırık daha Alma. - Elimde değil, tadı harika. | Open Subtitles | لا تأخذ قطمة أخري لا أستطيع منع نفسي، إنها جيدة حقا |
| Yemek odasından bir şey Alma. Mutfağa git. | Open Subtitles | لا تأخذ شيئا من غرفة الطعام أذهب الى المطبخ |
| Alma, aslında sana söylemek için bayıldığım bir şey var. | Open Subtitles | حقيقة يا آلما هذا هو أحد الأشياء التي كنت أريد إخبارك بها |
| Bu adamın Alma'nın kardeşi olduğunu düşündün? | Open Subtitles | أهذا هو الرجل الذي اعتقدت انه شقيق آلما العزيز؟ |
| Lastik patlak değilmiş, Alma. | Open Subtitles | ولكن الاطار لم يكن فارغ من الهواء رغم كل شىء يا الما |
| Alma'nın bana Otto dediği gibi. | Open Subtitles | لانك ناديتنى با اوتو بهذه الطريقة الودودة كما أعتادت الما أن تنادينى بها ؟ |
| Beowulf'un okutulduğu bir kurs Alma da. - Ne? | Open Subtitles | فقط لا تأخذي أي مقرر حيث يجعلونك تقرئين بيوولف |
| Sadece çok daha eğitimli ve verimli şekilde satın Alma yapmakla kalmayıp aynı zamanda borsadaki tüm karmaşık finansal işlemleri yapabilecektiniz. | TED | و ليس شراء أشياءٍ أكثر بطريقة حضارية و فعالة أكثر فقط، بل الإنخراط في جميع التعاملات المالية المتقدمة في سوق الأسهم. |
| İlişkilendirmek çok basit: yeşilse al, kırmızıyı Alma. Sarı listedekini alırken iki kere düşün. | TED | العلاقة سهلة جداً: أشتري الأخضر، لا تشتري الأحمر، وفكّر مرتين قبل شراء الأصفر. |
| Ben'in felaket haberini almasından çok kısa bir süre sonra motosiklet Alma fırsatının önüne gelmesi ilahi bir müdahale olsa gerek. | Open Subtitles | يمكن للمرء أن يستنتج أن هذه الفرصة لشراء دراجة نارية ,بهذه السرعة بعد سماع أخبار بن الكارثية قد يكون تدخل إلاهي |
| Roman romadır. O kadar ciddiye Alma. | Open Subtitles | الروايات تبقى روايات لا تأخذها بمحمل الجديه |
| Fransa ve bizim için umut verip sonra geri Alma. | Open Subtitles | لا تعطيني أمل لفرنسا أمل لنا، ثم تأخذه مرة أخرى |
| Ya da yüzük Alma. Daha büyük göğüslere sahip olmasını söyle. | Open Subtitles | أو بدون خاتم، وأعرض عليها مالاً للحصول على عملية تكبير أثداء |
| Ziyafeti bölen tek şey arada bir gerek duyulan nefes Alma ihtiyacı. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يقاطع الوليمة هو الحاجة لأخذ نفس بين الحين والآخر. |
| Merak ediyordum da senden imzalı fotoğraf Alma şansım var mı? | Open Subtitles | أتساءل إذا كان هنالك فرصة لأحصل على توقيعك. |
| Alma, çık buradan! Kerhane gibi bir yer burası! - Şahane yer mi? | Open Subtitles | (إلما) ، أتركي هذا المكان إنه مهين تجاه النساء |
| Ve bunun sebebi, hem kamu sektöründe hem özel sektörde, karar Alma yetkisine sahip kişilerin çoğunun, gerçekten tehlikede olmadıklarını hissetmesidir. | TED | وذلك بسبب أن أغلب الأشخاص الذين لديهم سلطات اتخاذ القرار في كلٍ من القطاعين العام والخاص لا يشعرون بأنهم في خطر |