Bir şeyleri değişime zorluyordum çünkü kendimi kanıtlama ve başarı ihtiyacı beni tüketmişti. | TED | كنت أجبر الأشياء على التغيير لأنني استهلكت للحاجة إلى النجاح أو لإثبات نفسي. |
RB:Bence başarı ile başarısızlık arasında çok ince bir ayrım var. | TED | ر ب:حسنا, أعتقد أن هناك خطا فاصلا رفيعا بين النجاح والفشل. |
Ve bu çalışma, başarı ve fırsatlar hakkında neyi bilmediğimizle başlar. | TED | ويبدأ هذا العمل مع عدم معرفة ما نعلمه حول النجاح والفرصة. |
Aslında hepimiz, her biriniz kesintisiz devam eden bir milyar yıllık başarı hikâyelerisiniz. | TED | في الحقيقة، كلنا، كل واحد منكم، يمثل قصة نجاح بدأت منذ مليار عام. |
Musa'yla liseye gidecek kadar yaşlı hamile bir kadın için ciddi bir başarı. | Open Subtitles | ذلك حقا إنجاز لإمرة حامل لها مؤخرة عجوز جداً فتذهب إلى المدرسة بالعكاز. |
Doğal olarak başarı için gerekli olan şeylerden biri performans. | TED | ومن الواضح أن أحد الأشياء التي نحتاجها للنجاح هو الأداء |
Bu değişim, bir sonraki projeme başarı beklentisiyle yaklaşmama yardımcı oldu. | TED | هذا التبادل ساعدني على الإقتراب من مشروعي التالي مع توقع النجاح |
başarı elde ettiğimizde ve şiddetin azaldığını gördüğümüzde ilhamımızı paylaşmalıyız. | TED | ومشاركة الإلهام عندما نحقق النجاح ونرى بأن العنف قد اضمحل |
başarı ve başarısızlığın arasındaki farkın ardındaki gerçeği bu "Şey" oluşturuyor. | Open Subtitles | و يجمع كل الاختلافات في العالم ما بين النجاح و الفشل |
Askerler, başarı için yerli halkla mücadele etmekten geçtiğini tekrarladılar. | Open Subtitles | , النجاح يطلب تعاون المحليين هذا ما يقوله الجنود دوماً |
Peyton Sawyer Los Angeles'a gitti, fakat başarı hemen gelmedi. | Open Subtitles | بايتون سوير ذهبت الى لوس انجلوس النجاح لم يأتي بسهولة |
Bu yıl olmasa bile, başarı gelecek yıl mümkün olacaktır. Olmaz! | Open Subtitles | النجاح ممكن ان يحدث العام المقبل إذا لم تنجحي هذه السنه. |
Asıl nokta, tabiki ışık bitkiler için başarı anlamına geliyor. | Open Subtitles | الشيء هو، وبطبيعة الحال، بالنسبة للنباتات ، الضوء يعني النجاح. |
Reich Bakanını tanıdığım kadarıyla kendisi bu görkemli gecenin başarı ya da başarısızlığının bir zencinin maharetlerine bağlı olmasını istemezdi. | Open Subtitles | بمعرفتي للوزير الألماني كما أعلم فأنا على ثقة تامّة أنّه لم يكن ليرغب بأن يعتمد نجاح أو فشل ليلته اللامعة |
Bir arkadaşı onu Doramba kliniğine 10 km boyunca taşımayı teklif etti. Dr Ruits'in başarı şansı yüksek olmasına rağmen, | Open Subtitles | عرض عليها صديق أن يحملها عشرة . كيلومترات لــعيادة دورامبا ، بينما مُعدَّل نجاح الدكتور روت عالية هناك إحتمال قوي |
İki hafta daha korumada kalacak ama cangılda günü kurtarmak bile başarı sayılır. | Open Subtitles | سيكون عليه البقاء للحراسه لأسبوعين آخربن ولكن فى الغابه فالنجاه ليوم يعتبر نجاح |
Böyle bir başarı için inanılmaz derecede gencim ama alt tarafı bina işte. | Open Subtitles | ، أعني ، أنا صغير للغاية ، على إنجاز كهذا لكنه مجرد مبنى |
Ve bu ekonomik süreçte hiç bir başarı görmezlikten gelinemez. | Open Subtitles | وفي هذا المناخ الاقتصادي أي وسيلة للنجاح لا يمكن تجاهلها |
Kimisi inanılmaz başarı edindi, kimisi de yürüyen ölü balık oldu. | TED | حقق بعضهم نجاحاً لا يصدق، بينما أصبح آخرون أسماك ميتة تسير. |
Eğer beş yıl boyunca aynı konumda kalabilirsem, bu büyük bir başarı olur. | Open Subtitles | لو أنني بقيت في نفس المكان لمدة 5 سنين سيكون هذا انجاز هائل |
Evet fakat yaşam boyu başarı ödülü kazanma ihtimalim var. | Open Subtitles | نعم، ولكن أنا سوف ربما الحصول على الإنجاز مدى الحياة. |
Açık evin çok başarı elde etti ve ilk kira sözleşmeni yaptın? | Open Subtitles | افتتاحك للبيت كان نجاحا باهرا و استاجرتيه لاول من في القائمة ؟ |
Bu, güzelliğin doğru kuramı seçmek için neden bir başarı kriteri olduğuna açıklama getirecek. | TED | سينحسب ذلك على لماذا الجمال هو طريقة ناجحة للنظرية الصحيحة. |
insanlara sahipsinizdir. Üçüncü soru: Geçmişte size başarı getiren bir uygulamadan vazgeçecek kadar cesaretli misiniz? | TED | السؤال الثالث: هل أنت شجاع بما فيه الكفاية لكي تتخلى عن الممارسة التي كان لها الفضل في نجاحك في الماضي؟ |
Farkındayım ki başarı oranımız oldukça düşük ama bunu yapmamız gerek. | Open Subtitles | أعلم أن فرصة نجاحنا بسيطة لكن يتحتّم علينا أن نفعل ذلك. |
Uzmanlar aşırı emzik kullanımı ve düşük başarı arasında bağlantı keşfetti. | Open Subtitles | الخبراء اكتشفوا علاقات جديدة ..بين الاستخدام المفرط للماصة و ضعف الإنجازات |
Dört tane uzay aracımız vardı, ikisi Mars'ın etrafında, ikisi yüzeyde, muhteşem bir başarı. | TED | بواسطة أربع مركبات فضائية .. إثنان منها دارت حول الكوكب وإثنان هبطت عليه كان إنجازاً رائعاً |
Gerçek başarı böyledir ve atletlerin dünyasında buna çift taraflı kazanç deriz. | TED | هذا ما يبدو عليه النجاح الحقيقي، وفي عالم الرياضيين هذا ما ندعوه فوز للجميع. |
Sevdiğin ve iyi olduğun bir konuda başarı elde etmek çok kötü bir şey mi? | Open Subtitles | لأنه من المريع جداً أن تحظى بنجاح في عمل تحبين القيام به وتجيدينه |