ويكيبيديا

    "ben" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • أنا
        
    • لقد
        
    • بن
        
    • بين
        
    • سوف
        
    • لي
        
    • أنني
        
    • أَنا
        
    • معك
        
    • فأنا
        
    • إنني
        
    • أكون
        
    • إنّي
        
    • سأكون
        
    • عندما
        
    Niall Ferguson: Ben burada sadece... Dogu'nun yukselisi hakkinda konusmuyorum. Geri kalanlarin yukselisi hakkinda konusuyorum. Buna Guney Amerika da dahil. TED نيل فيرجوسون : حسناً أنا لا أتحدث هنا عن نهوض الشرق; أنا أتحدث عن نهضة بقية الدول، وهذا يتضمن جنوب أمريكا.
    Bu şu demek oluyor, şekli kontrol eden rakamlar, Ben değilim. TED هذا يعني أن الأرقام هي التي تتحكم في الشكل، وليس أنا.
    Mesela astroloji: bir çok rasyonalist gibi, Ben de balık burcuyum. TED علم التنجيم، مثلا: مثل الكثير من العقلانيين، أنا من برج الحوت.
    Bu benim, açıkça görülüyor ki Ben ilktim, 01 diyor. TED هذا تخصني، نعم لقد كنت أول المسجلين تحمل الرقم 1.
    çok ötesinde. Kitap için araştırma yaparken Ben de hamileydim. TED كنت أنا نفسي حاملا بينما كنت اقوم بالبحوث حول الكتاب.
    Ama eninde sonunda ya onlar ya bendim ve Ben kendimi seçtim. TED ولكن في النهاية، كنت موقنة أنه إما أنا أو هم، واخترت نفسي.
    Bu da bir sabah Ben, 18 kiloluk sırt çantasıyla 12 kilometre doğa yürüyüşü yapmıştık, iki saatten daha az bir sürede. TED هذا أنا في صباح ذات يوم، عندما قطعنا مسافة سبعة أميال ونصف حاملين حقيبة ظهر وزنها 40 رطلا في أقل من ساعتين.
    Ailem ve Ben daha hafif ve taşıması benim için daha kolay olacak bir trampet düzeneği tasarlamak için bir mühendisle birlikte çalıştık. TED لذلك عملت أنا وعائلتي مع أحد المهندسين لتصميم الطبلة و الحمالة و التي من شأنها أن تكون أخف وزناً و يكون حملها أسهل.
    Birçok genç kadın gibi Ben de kendimi sevmekte zorlanıyordum. TED كافحت، مثل العديد من النساء الشابات، لحب ما أنا عليه.
    Ama Ben de oldukça gerilmiştim. Çünkü bunu yapacak olan bendim. TED أما أنا فقد بدأت أتوتر، لأنني الشخص الذي سيعمل على الأمر.
    Ben daha çok %99.5 in neler yaptığıyla ilgileniyorum. Bunu yapmak istemeyen insanların. TED أنا أكثر اهتمام بما يحدث لل99.5 الباقين من الناس الذين لايريدون فعل ذلك.
    Bu onun gibi değil, Ben daha çok Scotty gibiyim. TED هذه ليست من هذا القبيل. أنا أكثر شبها بـ سكوتي.
    Steve ve Ben , matematiksel analizden yararlanarak, aslında bunun kökeninin beynimizdeki çok basit bir fenomen olduğunu düşündük. TED قمنا أنا و ستيف من خلال التحليل الرياضي، باقتراح وجود ظاهرة بسيطة لتفسير ذلك، و التي تكمن في عقولنا.
    Ben, ilk özel öğretmenimden, annemden ilham alırken; bu da Ben Stanford Üniversitesi'nde 200 öğrenciye Yapay Zeka'ya Giriş dersini öğretirken. TED هذا أنا يجري إلهامي بواسطة معلمي الأول أمي وهذا أنا أقوم بتدريس مقدمة الى الذكاء الاصطناعي ل200 طالب في جامعة ستانفورد
    Ben babamın kızıyım. Okurum, yazarım, dünya sağlığıyla ilgili endişelenirim. TED أنا ابنة والدي. أقرأ وأكتب وأفكر كثيرا في الصحة العالمية.
    Ancak gerçek olan şu ki, Ben bir trafik polisi olmak istemiyorum. TED لكن الشيئ هو , أنا لا أريد أن أكون مثل شرطي المرور
    Bu benim için doğal. Ben ve arkadaşlarım, onlara kolayca bağlanabilirim. TED هذا طبيعي بالنسبة لي. أنا وأصدقائي, أستطيع أن أتواصل معهم بسهولة.
    PJ: Evet, sen bir tanesini işaret ederken Ben aslında sana diğerini verdim. TED ب.ج: أجل، لقد كنت تشير إلى واحدة منهم، لكنني في الحقيقة أعطيتك الأخرى.
    İlla bir şey gösterilecekse, size kodları göstermek istiyoruz ve burada Ben Fry'ın Pac-Man'i sütunlar halinde görselleştirdiği Pac-Man kodu. TED إذا كان أي شيء، نريد أن تظهر التعليمة البرمجية، وهنا تشاهد ديستيلاماب بن فراي من باك مان، مدونة باك مان.
    Ben büyürken, video oyununda benden sergilemem beklenen maksimum beceri, bir oyun kolu ve ateşleme düğmesi ve basitçe el-göz koordinasyonuydu. TED عندما تربيت، كانت أقصى مهارة مطلوبة مني في لعبة فيديو هي تنسيق بسيط بين اليد والعين، قبضة التحكم وزر إطلاق النار.
    o sınıfta bulunduğunuz için mutlu olurdunuz, Ben de böyle hissediyordum. Ama orada bulduğum şey, bazıları şu an bunu yaşıyor, TED سوف تكون سعيدا لمجرد وجودك في ذلك الفصل,وهو ما شعرت به. لكن ما وجدته هناك أنه بينما يعض الناس يعيشون ذلك
    Ve anlayabileceğiniz üzere, burada Ben bir yatırım fonu için analisttim. Sosyal değeri olan bir iş yapmak benim için çok garipti. TED لذا يمكنك أن تتخيل كنت هنا محلل مالي في صندوق هيدج كان غاية في الغرابة بالنسبة لي فعل شئ ذا قيمة إجتماعية
    Ve annemin anlamadığı şey Ben birleşik süper bir meslek icat etmeye çalışmıyordum. TED ولكن ما لم تدركه أمي أنني لم أكن أحاول اختراع مهنة خارقة مركبة.
    Çok özür dilerim Profesör. Ben de başlamak için hazırlanıyordum. Open Subtitles أَنا آسفُ جداً، أستاذ , أنا كُنْتُ فقط أَستعدُّ للبَدْء.
    Bundan sonra Ben telefon, mektup ve evraklar aracılığıyla var olacağım. Open Subtitles من الآن فصاعدًا، سأتواصل معك فقط من خلال الهاتف والمستندات والرسائل
    Ben halkla konuşan, toplumla çalışan, kapsayıcı ve demokratik araştırmaya inanıyorum. TED فأنا أؤمن بالبحوث الديمقراطية الشاملة التي تُنجر داخل المجتمع وتوَجّه للعامة.
    Ama sizinle tamamen dürüst olmam gerekirse, Ben televizyonu seviyorum. TED ولكن لأكون صادق معكم ، إنني أحب التلفاز نوعاً ما.
    Şu an çocuklara Ben baktığıma göre çocuk bakıcısı olduğum söylenebilir. Open Subtitles إنّي أرعى الطفلين الآن، لذا أعتقد أنّ هذا يجعلني جليس الأطفال
    Ben pamuk toplamayı tercih ederim. Ben o işten anlarım. Open Subtitles سأكون سعيداً لجنىّ بعض القطن هذا هو النوع الذى أفهمه
    Peki Ben "sosyal yanımıza dokunuyor" derken ne söylemek istiyorum? TED لكن ماذا اعني عندما اقول تضغط على ازرارنا الاجتماعية ؟

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد