İşin temelleriyle birlikte ortaya çıkan başka bir şey daha var. | TED | وهناك شيء آخر من الاعتراضات يأتي مع قصة الاساسيات تلك .. |
Sonuçta; bilinç gibi bir şey hakkında insanların fikrini değiştirmek çok zordur, ve bunun neden bu kadar zor olduğunu sonunda anladım. | TED | إنه من الصعب جدا أن نغير عقول الناس عن شيء ما مثل ا لإدراك و تبين لي بشكل نهائي السبب في ذلك |
Benliğin gerçekten yaşayan bir şey olduğunu farz etmekte haklı olabilirdik. | TED | كنا لنكون صائبين في الاعتقاد أن الذات هي شيء موجود وحي. |
ve bu anlamda İbrahim'in Yolu' bir oyun-değiştirici. Size sadece bir şey göstereyim. | TED | وكل هذا من طريق إبراهيم انه مغير للمعطيات دعوني أريكم شيئاً ما .. |
Bir kere New York'tayken taksiye bindim, arka koltuğa oturdum ve önde bir oyunla ilgili bir şey gördüm. | TED | مرة كنت في نيويورك و ركبت سيارة أجرة. جلست في المقعد الخلفي، و أمامي رأيت شيئاً ما مرتبط بمسرحية. |
Bir sonraki adımda olacağınız kişi için bir şey yapın, bir yatırım yapın. | TED | افعلي شيئاً يعد استثماراً في من قد تودين أن تصبحي في المرحلة التالية. |
Papaz okulunda rahip olmak için eğitim alırken başıma bir şey geldi. | TED | حدث شيء ما بينما كنتُ أدرس في المعهد الديني وأتدربُ لأصبح كاهنًا. |
Böylece size çekinmeden bir şeyi açıklayacağım, benim için güzel bir şey. | TED | لذا سوف اعرض لكم بكل خجل شيء اعده جميل جداً بالنسبة لي |
Çöplük öncelikli olarak yok olmayan bir şey ve büyüyor. | TED | الآن، مكب النفايات هو شيء لن يزول أساسًا، بل ويكبر. |
Pardon. İşinize yarayabilecek diğer bir şey ise beş saniye kuralı. | TED | آسف. يوجد شيء آخر يمكنكم استعماله، أطلق عليه قاعدة الخمس ثوانٍ. |
Programın yarısı bitmiştir, ama bir şey sizi içine çeker ve merak edersiniz. | TED | هي بالفعل في منتصف الطريق، لكن هناك شيء قد جذب انتباهك وأنت تهتم. |
Doğaya bakın, büyüme harika bir şey, yaşamın sağlıklı kaynağı. | TED | نعم، انظر إلى الطبيعة والنمو شيء رائع، ومصدر صحي للحياة. |
Ancak, o zamana kadar Ebola ile ilgili görmediğimiz bir şey oldu. | TED | و لكن ما حدث لاحقاً كان شيئاً لم نعهده سابقاً مع الإيبولا. |
Ayrıca o zamanki haberlerde yer almayan başka bir şey var. | TED | وإليكم شيئاً آخر لم يكن ضمن روايتنا للقصة في ذلك الوقت. |
Daha hızlı bir şey istiyorsak, Ketamine yönetim tarafından zaten onaylandı. | TED | فإذا ما أردنا شيئاً عاجلاً، كيتامين موافق عليه من قبل الإدارة. |
Tüm bu yatırımcılarla konuşma sürecinde, ilginç bir şey fark ettim. | TED | حسنا، في عملية التحدث لكل هؤلاء المستثمرين لاحظت شيئاً مثيراً يحدث |
Bunu becermeyi gerçekten de deneyeceğiz: gerçeten canlıymış gibi gürnen bir şey üretmeyi. | TED | و سنحاول بأقصى جهدنا أن نحقق هذا أن ننتج شيئاً يبدو حياً بجد |
Kesin bir şey istiyorsanız iltica talebinde bulunmak kesinlikle yasaldır. | TED | وإذا كنتم تريدون شيئاً قطعي، فطلب اللجوء أمرٌ قانوني حتماً. |
Soldakinin daha uzun olduğu dışında bir şey görebilen var mı? | TED | هل يستطيع أي شخص رؤية أي شئ سوى أن اليسرى أطول؟ |
Ve anlamsız bir evrende bence bu harika bir şey. | TED | وفي كون غير ذي نفع، ذلك، بالنسبة لي، أمر مذهل. |
Etik, Güç Düğümünü güvende tutması için Hedge'e verdiğinde inanılmaz bir şey oluyor. | TED | حين أعطت إيثيك العقدة إلى هيدج ليحفظه بشكل آمن، حدث شيءٌ لا يصدق. |
Hiç utanç verici bir şey hatırladığınızda ufak, tuhaf bir ses çıkardınız mı? | TED | هل سبق وأن أصدرت صوتاً منخفضاً ، وغريباً عند تذكرك أمراً محرجاً ؟ |
Yasemin, ben de seni seviyorum ama olmadığım bir şey olmaya çalışmaktan vazgeçmeliyim. | Open Subtitles | ياسمين أنا أحبك فعلا لكن يجب أن أتوقف عن التظاهر بشئ لا أكونه |
Ya da sana güvenmeme, veya senden bir şey beklememe. | Open Subtitles | أو أن أعتمد عليك أو أن أتوقّع أيّ شئ منك |
Sana otelin telefonunu veriyorum. Eğer bir şey duyarsan, beni arayacaksın. | Open Subtitles | سأعطيك رقم تليفونى فى الفندق إتصل بى إن سمعت أى شئ |
Burada onun psikopat olduğunu veya kızı olduğunu gösteren bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك أي شيئ هنا يدل على نفسٍ مريضة أو اختطاف إبنة. |
Onun durumunda, hayatını kurtarmak için yapabileceğim bir şey olmadığını biliyordum, | TED | كنت أعلم أنه لم يكن هناك ما يمكن فعله لإنقاذ حياتها. |
Bir parçamız ya da teknolojide bulduğumuzdan daha büyük bir şey Tanrı'yı arzuluyor. | TED | إنه الجزء الذي يتوق لمعرفة الله، أو لشيء أبعد مما نجد في التكنولوجيا |
Babam konuştuğunuzda benim hakkımda size bir şey söyledi mi? | Open Subtitles | هل اخبرك والدي اي شئ عني حين تحدثت اليه ؟ |
Onu odaya sokmamak dışında yapacağımız başka bir şey yok | Open Subtitles | نحن لن نفعل أى شىء سوى منعه من دخول الغرفة |
İşin kahramanlığında değilim. Bence ölümden daha kötü bir şey yok. | Open Subtitles | لا أدّعى البطولة, لا أعتقد ان هناك شئ اسوأ من الموت |