Öyle bir miras kalacak olsaydı, sizden çok ben şaşrırıdım. | Open Subtitles | لو حصلت على الميراث ، سيكون ذلك مفاجأة لي أكثر مما هي لكم |
Babam bana mektuplar ve notlar vasıtasıyla kendi el yazısıyla bir miras bıraktı. | TED | وترك لي والدي ميراث من خط يده عبر الخطابات والمذكرات |
Bu, kendimden çok daha büyük bir çeşit miras ya da enerjiyle bağ kurmak gibi. | TED | كما لو أني متصل مع إرث كبير .. او نوع ما من الطاقة اكبر بكثير مني |
Bu, bize ilginç ve bilimsel işler ortaya çıkaran insanlardan kalan bir miras. | Open Subtitles | هذا الإرث وصلنا عبر تاريخ من اشتغال أناس بأشياء مثيرة للاهتمام، تاريخ العلماء |
Artık kendisine 20 milyon kron kadar daha az miras kalacak. | Open Subtitles | التي ورثت ما لا يقل عن 20 مليون ترجمة: أبو شيخة |
Kültürel miras üzerinde çalıştıkça, sit alanlarını korumak için yaptıklarımızın, bu alanların ve onlara dair hikayelerin yok olmasını engellemek için yeterli olmadığını daha iyi anlıyorum. | TED | وكلما توغلت في ميدان التراث كلما اتضح لي أننا نخسر المواقع والقصص أسرع مما يمكن أن نحافظ عليها ماديا. |
Bu mülk başkalarına değil de oğluma miras kalacak dul eşim ve diğer çocuklarım da geçimlerini sağlamış olacaklardı. | Open Subtitles | كان للابن بان يرث العقار. ولن نخسر اي جزء منه. وكان له ان يوفر كل شي لارملتي وبقية اطفالي. |
İki yıl önce, ortaklarımızdan biri, çok önemli bir miras alanı olan, Uganda'daki UNESCO miras alanı içerisindeki Kasubi Kraliyet Mezarlıklarını dijital olarak muhafaza etmemiz talebiyle bize geldi. | TED | فاتحنا منذ سنتان شريك لدينا حول الحفظ الرقمي لموقع تراثي مهم، موقع تراث اليونسكو في أوغندا، مقابر كاسوبي الملكية. |
Zayıflara bir akrabaları öldüğünde miras kalabilir ama dünyanın onlara kalacağını sanmam. | Open Subtitles | يمكنك أن تجعلها ترث عندما تموت و لكنك لن تحصل على الأرض |
Tek telini dilenirdi saçlarının anmak için Sezar'ı ve ölürken de değerli bir miras diye bırakmak için çocuklarına. | Open Subtitles | أجل، ولتسابقوا من أجل شعرة من رأسه للذكرى، ثم ذكروها في وصيتهم عند موتهم.. لمن خلفهم باعتبارها إرثاً عظيماً |
miras, bu kurnaz gençlerin planladığı gibi bölünmüyor. | Open Subtitles | الميراث لم يتم تقسيمه كل شاب لديه طريقة للاحتيال لتنفيذ مخططه |
miras, bu kurnaz gençlerin planladığı... gibi bölünmüyor. | Open Subtitles | الميراث لم يتم تقسيمه كل شاب لديه طريقة للاحتيال لتنفيذ مخططه |
Belki de hepimiz çocuklarımıza değerli bir miras bırakacağız, parasal anlamda değil. | TED | لذا ربما سنحتاج ترك لأولادنا ميراث قيّم، وليس ثروة مالية |
Gitmiş! Komşulara göre, ona ve karısına aniden miras çıkmış. | Open Subtitles | هو وزوجته قد جاءتهم ميراث فجأة, هكذا قال جيرانهم. |
Bilirsiniz, ben eğitimin anlamlı bir miras bırakmak adına en önemli araç olduğuna inanırdım. | TED | اعتدت الإيمان بأن التعليم هو الوسيلة الأهم لترك إرث له معنى |
Bu benim için inşa edilmiş bir miras ve bu benim paraya çevirdiğim bir miras. | TED | وهذا هو الإرث الذي تم بناؤه لي، وهو إرث أصرف على حسابه. |
Sev ya da sevme, bana bıraktığı tek miras o. | Open Subtitles | يعجبني أم لا هذا هو الإرث الوحيد الذي تركه لي |
Judy'ye ailesinden miras kalmış ve bu kızlar için bir güvence. | Open Subtitles | جودي ورثت مالا من عائلتها و هو بصندوق ائتماني لأجل الفتيات |
Kültürel miras yıkımının yeni bir fenomen olmadığını unutmamalıyız. | TED | نحن بحاجة لأن نتذكر أن تدمير التراث الثقافي ليس ظاهرة حديثة. |
Bu servet avcısı kadın tam da Cord Roberts'a miras kalmadan önce onunla evlenmek için her şeyi yaptı. | TED | هذه المتيمة بالذهب حرصت أن تتزوج الجميل كورد روبرتس قبل أن يرث الملايين |
Son olarak, Londra'ya, Londra Belediye Başkanlığı Londra miras Geliştirme Kurumu tarafından ısmarlanan bir projeye geliyoruz. | TED | أخيرًا، نصل إلى لندن، في مشروع أوصت به مؤسسة تنمية تراث لندن عن طريق عُمدتِها. |
Zamanı gelince ona 1 milyon dolar miras kalacağı için sen de buraya taşındın. | Open Subtitles | لكنها سوف ترث مليوناً من الدولارات لهذا السبب جئت بها للإقامة هنا |
Chaz Reinhold, düğün çapkınlığının kutsal kurallarını 12 sene evvel bize aktardığında, bize bir miras bıraktı. | Open Subtitles | عن التطفل في الأعراس قبل 12عاماً فقد منحنا إرثاً |
Amcası öldüğünde ,onu madende köle olarak çalışmasına neden olan borcunu miras olarak aldı. | TED | عندما توفي عمه، ورث مانورو دَين عمه، الذي اضطره ليكون عبداً في المناجم. |
Kagetsu ailesinin en büyük oğlu, Kagetsu Fuuta, herşeyi miras alacak. | Open Subtitles | عائلة الولد الأكبر لعائلة كاجتسو وهو كاجتسو فوتا سيرث كل شيء |
Aslında herkese, piyanonun teyzemden miras kaldığını söyleyip duruyor. | Open Subtitles | .. في الحقيقة ، إنه لا ينفك يخبر الجميع أنني ورثته من عمّتي |
Halbuki saat sana miras kalmalıydı. | Open Subtitles | ولقد اعتبرها اباك على انها ميراثك الشرعي |
Koleksiyondan miras payıma düşen bir şey olmadığını on gündür biliyordum. | Open Subtitles | لأنك كما ترى ما لا يقل عن يومين بعدها ممكن أن أرث أي جزء من هذه المجموعة |