Sonuçta; bilinç gibi bir şey hakkında insanların fikrini değiştirmek çok zordur, ve bunun neden bu kadar zor olduğunu sonunda anladım. | TED | إنه من الصعب جدا أن نغير عقول الناس عن شيء ما مثل ا لإدراك و تبين لي بشكل نهائي السبب في ذلك |
ve bunun tartışılmaz bir doğruluk, hep doğru olduğunu sanırdım. | TED | و المفترض أن ذلك كان سطح حقيقي , دائما حقيقي |
dediler. Beynini inceledik ve onda da CTE olduğunu öğrendik. | TED | وقمنا بدراسة الدماغ، وتبين أنه بالفعل لديه إرتجاج في المخ. |
Neyin yanlış gittiği konusunda hipotezleri olabilir ancak gerçekten neyin bu korkunç olaya sebep olduğunu bilmelerinin herhangi bir yolu yoktur. | TED | من الممكن أن يفترضوا ما الخطأ الذي حدث ولكن ليس لديهم فعلاً طريقة لمعرفة ما الذي أدى إلى تلك الأحداث المريعة. |
Maddi sıkıntın olduğunu söylediğinde, aslında bir anlamda ezik olduğunu ilan etmiş oluyorsun. | TED | عندما تقول أن لديك مشاكل مادية، فأنت حينئذ تعلن بشكل جلي أنك خاسر. |
Çıkıp da demokrasi kültürünün siyasi yapılanmada bugüne kadarki geldiğimiz en iyi nokta olduğunu söylemek radikallikle bir tutuluyor. | TED | للإلتفاف حول قول أنني أؤمن بأن ثقافة الديمقراطية هي أفضل ما وصلنا إليه كصورة للتنظيم السياسي فهذا مقترن بالتطرف. |
Ve Ticaret odasında, Kızılhaç'ın genel müdürü olduğunu iddia etti. | TED | وادعت أنها المدير العام لمنظمة الصليب الأحمر في الغرفة التجارية |
Şimdi eğer bunun muhteşem olduğunu düşünüyorsanız, bu benim favorilerimden. | TED | الآن ان كنتم تظنون هذا عجيب .. انظروا الى هذه |
Tabi pek çok çevreci büyümenin iyi olduğunu söylemez, çünkü, lügatımızda, asfalt aslında iki kelimeden oluşur: suç atmak. | TED | بعض خبراء البيئة الآن لا يقرّرون أن النمو جيد. لأن، في معجمنا، الأسفلت هو عبارة عن كلمتين: وضع اللوم. |
Öncelikle, markanın bir ses ürünün bir hatıra eşyası olduğunu iyi anladılar. | TED | أولا، فهموا جيدا أن العلامة التجارية هي صوت، وأن المنتج هو تذكار. |
Ve nasıl olduğunu biliyorsunuz, bunun için engelli olmanıza gerek yok. | TED | و كلكم تعرفون ذلك، ليس بالضرورة أن تكون معاقا لتعلم ذلك. |
Yasak meyveden dolayı... ...herşeyin günah olduğunu söylerler. Bu onların kültürlerinin... | TED | كما يُرجعون أن لهاة الحلق تجعل الكلام منخفضًا إلى الفاكهة المحرمة |
Yaşlı Adam: Bunun hayatınızın sıradan bir günü olduğunu mu düşünüyorsunuz? | TED | رجل مسن : تعتقد أنه مجرد يوم آخر في حياتك ؟ |
Eğer ilaç kullanmadan yaşamayı başarabilirsem bir şekilde aslında zihinsel bir hastalığa sahip olmadığımı, hepsinin bir hata olduğunu kanıtlayabilirmişim gibi hissediyordum. | TED | شعرت بأنني لو استطعت أن أعيش دون العقاقير سأثبت بعد ذلك كله بأنني لم أكن مريضة عقلياً و أنه كان خطأ فادح |
Sonra o gün neler olduğunu mümkün olduğunca doğru şekilde iletmeye çalıştık. | TED | بعدها حاولنا نقل ما حدث ذلك اليوم بأكبر قدر ممكن من الدقة. |
Harika. Şimdi ne olduğunu anladın, hadi daha da ilginç bir şey deneyelim. | TED | ممتاز. والآن بما أنك قد فهمت الفكرة الرئيسية دعنا نجرب خدعة أكثر تشويقاً |
ve bunlar genellikle size en başında bunun çok seksi olduğunu söyleyen insanlar. | TED | و هؤلاء هم غالبا الأشخاص الذين سيخبروك، بأن الأمر مثير جدا في البداية. |
Tüm desenleri görebilmelerini sağlayan bir yetenekleri olduğunu gösteren bir modelimiz var. | TED | لذلك لدينا نموذج، يظهر أنها تخلق القدرة لهم لرؤية كل هذه الأنماط. |
Eğer şehvetle baktığınız kişinin gerçekte oğlunuzun ya da kızınızın, annenizin ya da babanızın kılık değiştirmiş halleri olduğunu keşfederseniz yine iş değişir. | TED | سوف تشعر بصورة مختلفة عندما تكتشف ان الشخص الذي تشعر بالرغبة تجاهه هو صورة معدلة عن ابنك او ابنتك او والدك او والدتك |
Peki, kafamda çok fazla gürültü ve karmaşa vardı, ta ki ben bunun dört ana faktörden dolayı olduğunu anlayana kadar. | TED | حسناً قد كان هناك الكثير من الضجيج والتعقيد في رأسي، حتى أدركت انه في الواقع ماكان يحدث بسبب اربعة اشياء اساسية |
DW: Yani insanlar örneğin şunu bulmuştur neden görme duyumuz olduğunu farketmeden görme duyusu üzerine çalışmak bir hatadır. | TED | د. و. : اكتشف الناس على سبيل المثال أنّ دراسة البصر في غياب ادراك لماذا لدينا بصر هو خطأ. |
Ne yazık ki hâlâ "ozo"nun ne demek olduğunu bilmiyorsunuz. | TED | للأسف الشديد, أنت لا تزال تجهل ما الذي يعنيه ذلك. |
şeklinde düşünüyorlar. Birisinin, bilincin açıklanabilir olduğunu düşünmesi cüretini göstermesi bile kabul edilemez. | TED | الوقاحة الشديدة من اعتقاد البعض بأنك تستطيع تفسيرالإدراك هو فقط أمر غير معقول |
Eğer sıtma eredikasyonu yapmak veya sıtmayı azaltmak istiyorsanız, yapılacak en efektif şeyin ne olduğunu bilemiyor olmamız sorunlardan birisi. | TED | و أحد المشاكل التي تواجهك لو تحاول إبادة الملاريا أو تقليلها هي انك لا تعرف ما هو أكثر الحلول فعالية. |
Onun o adam olduğunu biliyorsun ama onu teşhis etmedin. | Open Subtitles | وأنتِ تعرفين بأنّه نفس الرجل مع ذلك أنكِ لم تميّزيه |
Ve bu bir kez olduğunda sentetik kromozomlarla da aynı şeyi yapabilmek için gerçekten bir şansımız olduğunu düşündük. | TED | وعرفنا بأنها ما تم معرفة ذلك فإنه لدينا فرصة حقيقية أذا تمكنا من صنع كروموسومات صناعية لصناعة مورثات صناعية. |