ortaya çıkan bu kadın yüzünden-- bakın videonun sonunda---o görünen kadın | TED | لان ال20 تلك جاءت من إمرأة تظهر في آخر المشهد .. |
RP: Gerçekten de hassas. Hele ki, insanlarda ortaya çıkan yeni hastalıkları ve insana geçen parazitleri de düşünürsek... | TED | ريتشارد بريستون: إنها هشة .. وهل تعرف ..أفكر في الأمراض الإنسانية التي تظهر والطفيليات التي تدخل إلى النوع البشري |
Prester John'un mektubu ortaya çıktığında, Avrupa, Haçlı Seferleri'yle kaynıyordu. | TED | عندما ظهرت رسالة برستر جون، كانت أوروبا متورطة بالحملات الصليبيّة. |
Hardalı sola, ketçabı sağa, relish sosu da ortaya sık. | Open Subtitles | الخردل على اليسار وصلصة الطماطم على الحق، ونكهة طريق الوسط. |
Biyotıp dünyasında numuneleri büyütmenin yardımcı olabileceği başka problemlerin de olduğu ortaya çıktı. | TED | اتضح أنه وعبر الطب الحيوي، هنالك مشاكل أخرى يمكن للتضخم أن يساعد فيها. |
İş yerinde paranın kaybolduğu ve onun suçlandığı ortaya çıktı. | Open Subtitles | تبين لي أن مالاَ مفقوداَ في العمل وهو الملام عليه |
Diğer ikisi malum odayla uğraşırken ortaya düzeni sağlamak için bir adam koyarlar. | Open Subtitles | سوف تحتاج إلي رجُل في المنتصف في حين يتجه رجُلين إلي الغرفة المُحكمة |
Suriye'deki görevi, kadın köle trafiğini ortaya çıkarıp yok etmek. | Open Subtitles | مهمته في سوريا كانت الكشف و القضاء على تجارة الايماء |
Bu yüzden de her yıl milyonlarca yusufçuk, milyonlarca milyonlarca yusufçuk ortaya çıkıyor. | TED | إذاً، لماذا كل سنة الملايين من اليعسوب، الملايين، الملايين من اليعسوب تظهر فجأة. |
İnşallah kahrolası kerdeşim ortaya çıkar. Gelinsiz bir düğün, düğüne benzemez. | Open Subtitles | آمل أن تظهر أختي اللعينة، لا أحب الأعراس التي بلا عروس |
Eğer duygularını dışa vurmasına yardım etmezsek değişik şekillerde ortaya çıkabilir. | Open Subtitles | لكن إذا لم نشجعها على مواجهة أحاسيسها فقد تظهر بطرُق مختلفة |
Hayaletlerin kendilerine keder vermiş olan yerlerde ortaya çıktıklarını söylerler. | Open Subtitles | يقال أن الأشباح تظهر في الأماكن التي تمتلك فيها أحزانًا |
Biliyor musun, o ortaya çıkana kadar her şey harikaydı. | Open Subtitles | اتدري، كل شيء كان يسير بشكل جيد حتي ظهرت هي |
1800lerin başında İngiltere'de, gariptir ki... ..Stonehenge yakınlarında yeni bir tapınım ortaya çıkmış. | Open Subtitles | طائفه جديده ظهرت فى انجلترا فى بدايات القرن الثامن عشر قرب موقع ستونهنج |
Böyle çok fazla yer kaplayan, daha süslü bir yemek için, ortaya koyacağız. | TED | لوجبة فاخرة مثل هذه تحتل الكثير من المساحة، سنقوم بوضعه في الوسط. |
Meğerse bu, daha sonra ortaya çıkacağı gibi, o bölgede alabileceğimiz yegane yardımmış. | Open Subtitles | لكن هذه كما اتضح كانت أفضل مساعدة أمكننا الحصول عليها في هذه الجهة |
Hastanenin fazla mesai yaptırdığı hemşireleri ona söyleyen bir kaynağı olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | لقد تبين أنه يملك ذاك المصدر اللذي أخبره أن المستشفى يرهق الممرضات بالعمل. |
Gülüyorlar çünkü orta-sağdan ortaya doğru çizin dedi, ve biraz karıştırdı. | TED | كانوا يضحكون لأن أحدهم قال أرسم من يمين المنتصف الى المنتصف، ثم بعدها خرب الموضوع |
İşte sorun bu; göğüs gücü, ortaya çıktıktan sonra zamanla azalır. | Open Subtitles | هذه هي المشكلة في صدور النسـاء تفقد قوتها عند الكشف عنها |
Şimdi hayat ortaya çıkıp bana amacımın ne olduğunu gösterdi. | Open Subtitles | لقد ذهبت حياتنا و كشفت عن غرضها مني دفعة واحدة |
Donanma Bakanı, planlar ortaya çıkmadığı için şanslı olduğumuzu düşünüyor. | Open Subtitles | وزير البحرية يعتقدنا محظوظين حيث لم تظهر هذه الملفات للعلن. |
Yıllar sonra sırrı ortaya çıktı. Meğer peruk takıyormuş. | Open Subtitles | بعد ذلك بسنوات فضح سره لأنه كان يرتدى بروكة |
Atomun sırlarını diğerlerinden daha fazla ortaya döken bir keşif... | Open Subtitles | الاكتشاف الذي سيكشف أسرار الذرة أكثر من أي اكتشاف آخر |
Hiç yoktan ortaya çıkıyor ve kızın olduğunu mu söylüyor? | Open Subtitles | إذن ، هذه الفتاة تظهر من العدم وتخبركَ أنها إبنتكَ؟ |
Şehir kalabalık toplaşmalara sınır getirdiğinden beri, ...şehrin her tarafında ortaya çıkar oldular. | Open Subtitles | فمنذ قامت المدينة بفرض قيود بشأن تجمعات الحشود بدؤا يظهرون بجميع أنحاء المدينة |
Yanından ayrılmadan önce tehlikeli bir şeyleri ortaya çıkarmış olabilir. | Open Subtitles | نحن نعتقد بأنه أكتشف أمرا ما خطرا بعد أن تركك |
zaman hastalığı ortaya çıktı bir beyin tümörünün neden olduğu. | Open Subtitles | إتضح بأن مرض مرور الزمن عنده سببه ورم في الدماغ |