ويكيبيديا

    "suyun" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • المياه
        
    • الماء
        
    • ماء
        
    • الماءِ
        
    • مياه
        
    • للماء
        
    • المياة
        
    • بالماء
        
    • بالمياه
        
    • الماءَ
        
    • للمياه
        
    • والماء
        
    • البحيرة
        
    • المدّ
        
    • ماءك
        
    Bu,daha çok,ulaşıma,kimyasal verimliliğe... ...suyun etkili kullanılmasına ve bir de... ...soğutmaya dayanıyor. TED تعتمد كثيرا على المواصلات، الأسمدة الكيميائية, الاستخدام الكبيرة من المياه وأيضا التبريد.
    Şelaleden akan suyun her bir örneği farklı tabii ki. TED بالطبع، المياه التي تجري في الشلالات مختلفة في كل لحظة.
    Bundan dolayı ailem, içtiğimiz suyun güvenli olduğundan emin olmak zorunda. TED و لذلك على والداي أن يحرصا أن المياه التي نشربها آمنة.
    Normalde hava emiyor ancak su yutarsa suyun direncini hissediyor. TED إنه يسحب الهواء عادة ولكين حين يبلع الماء يشعر بمقاومته
    Öpüştüğümüzde sanki belime kadar yükselen... soğuk bir suyun içindeymişiz gibi hissediyorum. Open Subtitles حين نتبادل قبلة، أشعر كأني غارق حتى خصري في ماء بارد متصاعد.
    Bir dağı aşındırmakta suyun üstüne hiçbir şey yoktur onun sırlarını meydana çıkarır. Open Subtitles لا يوجد فى روعة المياه وهى تحفر فى الجبال و تفضى بأسرارها لكى
    Bir koku aldım, bu tarafa suyun sıcak olduğu yere doğru. Open Subtitles لقد وجدت رائحة له هناك .. حيث المياه تصبح أكثر دفئاً
    suyun okşayışı, her yerde, ışık bize abisin yollarını gösteriyor. Open Subtitles معانقة المياه فى كل مكان .. يكشف الضوء الطريق للاعماق
    O suyun kenarına kadar yürüdü mayosunu çıkarttı ve denize atladı. Open Subtitles عندها ذهب الى حافة المياه وأنزل سرواله القصير وتبول في المحيط
    Adanın arka tarafı sarp kayalıktır doğruca suyun dibine iner. Open Subtitles الجزء الآخر من الجزيرة به صخور منجرفة حتى حافة المياه
    Herhangi yüksek bir ses yankılanarak suyun ötesine taşınır özellikle de geceleri. Open Subtitles أي نوع من الضوضاء العالية صداها ينتقل عبر المياه خصوصاً في الليل
    Fok yavruları yüzebilecek kadar büyürler ve suyun içinde ortadan kaybolurlar. Open Subtitles صغار الفقمات كبرت لتُجيد السباحة و تتوارى عن الأنظار في المياه
    İşte soğuk olmayan, dağdan gelen ve Amerika'dan olmayan suyun. Open Subtitles تفضلى زجاجة المياه ليست بارده جداً, مقطرة و ليست أميريكية
    Gördüğünüz gibi su kahverengi, çamur ve petrol kahverengi ve hepsi birleştiğinde suyun içinde ne olduğunu görmek gerçekten çok zor. TED كما يمكنك رؤية اللون البني لكل من الماء والطين والنفط، لذا عندما تمتزج معا، يُصبح من الصعب رؤية ما يوجد بالماء.
    Plastikten yapılmış bir vücudu var ve suyun üzerinde oturuyor. TED لديه جسد، جسدها مصنوع من البلاستيك، ويمكث على سطح الماء.
    Evet, battaniyen suyun, diş fırçan ve bir parça diş ipi. Open Subtitles نعم,أه,أحضرتِ بطانيتكِ, يم, ماء, معجون أسنان, أعتقد أن هناك بعض الخيط.
    Sana söz veriyorum bugün çatı katında suyun kapalı olduğu son gün. Open Subtitles أعدكِ أن يكون اليوم المرّة الأخيرة التي سيكون عليهم إيقاف ماء الخزان
    Dinle, oğlum her geçen saniye 70 santimetre suyun kapaklardan aktığını farkında mısın? Open Subtitles هل تدرك أن كل ثانية 70 سنتيمتر مِنْ الماءِ هَلْ ضائع على ذلك؟
    Gelgit sınıfı bir ejderha suyun dışında çok fazla kalamaz. Open Subtitles مياه طبقه التنين لا يمكنها تحمل وقت طويل خارج الماء
    suyun kendisinin bir ikonu, ve insanlarin modern tasarima olan algilarini genisletiyordu. TED هي رمز للماء بحد ذاته وتعمل على رفع إدراك الاشخاص بالتصميم المعاصر
    Bu yaz, New York: suyun düşmesiyle çok ilgili bir şey var, suyun düşmesi için gereken zaman. TED هذا الصيف، في نيويورك: هناك شئ واحد عن تساقط المياة الذي هو غالباً حول الزمن المطلوب لتسقط المياة.
    suyun içinde kesmelisiniz, böylece içeri hava kaçmaz. Open Subtitles هذا ليس بجيد عليكِ ان تقطعي العنق وهم بالمياه
    suyun içime girmesi sanki birinin içimde olması gibi bir his veriyordu.. Ama orgazm yaşamam için yeterli değildi.. Open Subtitles إختراق الماءَ كَانَ كما لو أنَّ شخص ما كَانَ يَجيءُ داخل منّي
    İkinci büyük düşüş, havuzların yanına olukların uygulanmasıyla olmuştu. Bu oluklar, yüzücüleri engelleyen türbülansın oluşmasına engel olmakla beraber suyun taşmasına izin veriyor. TED والمنحدر الثاني، بداية ظهور المزاريب على جانب حوض السباحة التي تسمح للمياه بالتدفق، بدلاً من أن تكون مصدر تشويش يعيق السباحين أثناء تسابقهم.
    Gıdanın, suyun, toprağın, iklimin hikayeleri aşağı yukarı aynı. TED قصة الغذاء والماء والتربة والمناخ هي نفسها تماما.
    Gölün Hanımı... kolu boydan boya parıltılı Samit ile kaplı halde... suyun koynundan yukarı Excalibur'u kaldırdı... ve ilahi Takdir... Open Subtitles سيدة البحيرة التى يكسو ذراعها الحرير أخرجت سيف الإكسكالبور من الماء
    Bir Alman firkateyni, Topsail Cay kıyılarında karaya oturur ve suyun yükselmesini beklerken yaşlı bir adamın onlara doğru yaklaştığını sanırlar. Open Subtitles فرقاطة هولندية رست على ضفاف توبسال كي وبينما كانت تنتظر المدّ لأن يرتفع رأوا ما إعتقدوا أنه رجل عجوز على طوف خشبي.
    - Ama suyun az önce geldi. Beklediğin doğum iki saat içerisinde... ya da bir gün içerisinde gerçekleşecek. Open Subtitles لكنك ماءك سال للتو، من المحتمل أن تلدي خلال ساعتين أو خلال أربعة أيام من الآن

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد