Bu yüzden insanların kendileri hakkında ne kadar emin olduklarına bağlı olmadan, söyledikleri şeylere meydan okuyan bir deney yaratmak istedik. | TED | لذا أردنا خلق تجربة، تتيح لنا أن نتحدّى ما يقوله الناس عن أنفسهم، بغض النظر عن مدى الثقة التي يبدون عليها. |
Bu yüzden, kendimizi dünyaya yansıtmaya çalışırken yüzümüzün görünümü bizim için hayatidir. | TED | لذا مظهر وجوهنا امر حيوي بالنسبة لنا ونحن نحاول تقديم انفسنا للعالم. |
Çenemi kaybettiğim için artık bu kapalı ortamı yaratamıyordum. Bu yüzden de dilim ve bütün diğer ses araçlarım güçsüz kalmıştı." | TED | ولانني فقدت فكي لم يكن بمقدوري ان احجز الهواء .. لذا فان لساني .. وباقي الاعضاء المتعلقة بالصوت غدت لاقيمة لها |
Çok fazla verimiz var, bu yüzden de çok fazla güce sahibiz. | TED | إننا نملك الكثير من البيانات ، لذا فلدينا الكثير من القوة والسلطة. |
Fakat bu muhtemelen başarısızlıkla sonuçlanacak, bu yüzden biraz daha odaklanmamız gerek. | TED | لكن هذا على الأرجح سينتهى بالفشل، لذا فعلينا أن نكون أكثر تركيزا. |
Bu yüzden sırt çantası gibi takabileceğim giyilebilir bir duvar yaptım. | TED | لذا قمت بعمل جدار ملبوس بحيث أتمكن من إرتداؤه كحقيبة الظهر. |
Bu yüzden, bugün sosyal medya gölgesinde genç insanlar hakkında konuşmak istiyorum. | TED | لذا اليوم أريد أن أتحدث عن الشباب من خلال وسائل الاعلام الاجتماعية. |
Işığın bir dalgaboyundan daha küçükler, bu yüzden onları direkt olarak gözlemleyemiyoruz. | TED | أنها اصغر من الطول الموجي للضوء لذا لايوجد اي طريقة فعلية لمراقبتها |
O yüzden faşizmin aslında ne olduğunu ve milliyetçilikten farkını birkaç dakika irdeleyelim. | TED | لذا دعونا نأخذ القليل من الوقت لتعريف معنى الفاشية، وكيف تختلف عن القومية. |
Bu yüzden gerilemeye karşı bir sürü inovasyona ihtiyacımız var. | TED | لذا نحن بحاجة إلى الكثير من الابتكار لتعويض هذا الانخفاض. |
Bu yüzden bir araya gelip bir yazılım yarattık: Ushahidi. | TED | و صعبا للغاية. لذا اجتمعنا معا وأنشأنا برنامجا أسميناه أوشاهيدي. |
Temelinde eğitim sistemini barındırıyor, bu yüzden biraz cahillik ve eğitimden bahsedeceğim, çünkü ancak eğitim sayesinde buna bir son verebiliriz. | TED | أظن أن ذلك يقوم على نظامنا التعليمي، لذا سأتحدث قليلا عن الجهل والتعليم، لأني أعتقد بأنها النقطة التي يجب العمل عليها. |
Bu yüzden bu güzel canlıları alıp süper kahraman takımı yaratmaya karar verdim. | TED | لذا قررت أن آخذ هذه المخلوقات الرائعة و أصنع فريقاً من الأبطال الخارقين. |
Yengeçler dikensizdir, o yüzden böyle engebeli araziler üzerinde problemleri var. | TED | السرطانات لا شوك لديها، لذا نجد لديها مشكلة مع التضاريس الوعرة |
O yüzden bence geleceğimiz çok büyük olacak, peki güzel olacak mı? | TED | لذا فإنني أظن أن المستقبل سيكون واسعاً للغاية، ولكن هل سيكون جيّداً؟ |
Başka seçeneğimiz yok, bu yüzden neler olacağını görmek için sabırsızlanıyorum. | TED | ليس لدينا خيار آخر، لذا أنا مهتم جدًا لرؤية ما سيحدث. |
Bu yüzden düşkün devletler tüm bir bölgeyi kaosa ve çatışmaya sürükleyebilir. | TED | ولهذا السبب يمكن للدول الفاشلة ان تسحب مناطقها بأكملها الى الفوضى والعنف |
Birileri zarfları karıştırmış, bu yüzden iki gün kaybettik. Nereden arıyorsun? | Open Subtitles | ضيّعنا يومان بسبب أنّ شخصًا خلط بين المظروفات، من أين تتّصل؟ |
Bu yüzden eğer seksen yaşını görecek kadar yaşarsam hayatımın elli yılını özetleyen beş saatlik bir videom olacak. | TED | اذا لو عشت حتى 80 سنة من العمر، سيكون فيديو من خمس ساعات التي تلخص 50 عاماً من حياتي. |
Bu yüzden bazen bu matematiği yapan herkes gibi hissetmemiz sürpriz olmaz. | TED | إذاً ليس من المفاجئ أن نشعر أحياناً بأن الجميع يتداولون هذه الخرافات. |
Bu yüzden dinlemek bize kalmış ve bu kolay olmayabilir. | TED | إذن الأمر متروك لنا للاستماع، وهذا قد لا يكون سهلاً. |
Ruslar bizi tek parça halinde ele geçirmek istiyorlar, bu yüzden buradalar. | Open Subtitles | الروس بحاجة لاحتلالنا في قطعة واحدة، وهذا هو السبب في وجودهم هنا |
Ama bu umut pek gerçekçi değil. O yüzden ikinci bir umudum var. | TED | إلا أن هذا الأمل غير واقعي بعض الشئ، ولذا لدي أمل ثانٍ احتياطي. |
O senin ağabeyin. Seni seviyor. Bu yüzden böyle yaptı. | Open Subtitles | ،إنه شقيقك , هو يحبك لأجل هذا هو فعل ذلك |
Demek bu yüzden Amerikan Atı buraya - Kız nerede? | Open Subtitles | .. اذن لذلك اراد امريكان هورس ان اين هي ؟ |
Bu yüzden bir gün beni öldürmeyeceğinden asla emin olamam. | Open Subtitles | فلا يمكننى التأكد من انك ستُقدمين على قتلى يوما ما, |
Bu yüzden, Diana, Dodi ve onların hayal edilen melez çocuklarının resmini yarattım. Ve büyük bir halk pretestosuna sebep olan bu resim ortaya çıktı. | TED | و لذلك صنعت صورة لديانا و دودي و ابنهم المزعوم و تم نشر هذه الصورة مما تسبب في غضب عارم من الجمهور في ذلك الوقت. |
Bu karakteri ve kişiliğini tamamladığını düşünebileceğiniz pek çok şey var, bu yüzden süper kahraman sadece bir veya iki boyutlu değil. | TED | هناك الكثير من الأشياء التي يمكنك التفكير بها يدور حول الشخصية، لكي لا يكون لدى البطل الخارق بُعد واحد أو اثنين فقط. |
Eyalet Savclığına tekrar erişim elde ettim, bu yüzden ne bulabileceğime bir bakayım. | Open Subtitles | بامكاني جلب المعلومات من مكتب المدعي العام مرة اخرى اذاً سأرى مايمكنني فعله |
Aslında, bu yüzden daha fazla insan bir silaha sahip olmayı seçiyor. | TED | في الحقيقة، هذا هو السبب الذي يجعل أناساً أكثر يختارون امتلاك أسلحة. |