Diğer konularda yalan söylediniz, ama biz size inanmamıştık zaten. | Open Subtitles | لقد كذبت علينا بشأن أختك وما عنها, لكننا لم نُصدّقك. |
Ve bana evlenme teklif edene kadar, onun beni önemsediğini paramı önemsemediğini inanıyor diye uzun süredir kendime yalan söylüyordum. | Open Subtitles | وبالوقت الذي سألني فيه ان اتزوجه كذبت على نفسي في الداخل لفتره طويله باعتقادي انه كان يهتم لي وليس المال. |
Gördüğünüz gibi, yalan söylemek aslında gelişme sürecinde tipik bir adım | TED | وهكذا كما ترون، الكذب هو في الحقيقة جزء تقليدي للنمو والتطور. |
Bu anlarda, bir ikilemle yüzleştim: Onlar ölümle yüz yüzeyken, onlara öleceklerini mi söylemeliyim? Yoksa yalan söyleyip onları rahatlatmalı mıyım? | TED | مع هذا الامر, كنت اواجه معضلة هل اخبر المقبل علي الموت انه اقترب من مواجهة الموت ام اكذب عليهم لاريحهم ؟ |
Doğru anladıysam, beyefendi; yalan söylemek, yalan söylenmesine izin vermekten daha iyidir. | Open Subtitles | فهمتك يا سيدي من الأفضل أن تكذب على أن نسمح بإنتشار الأكاذيب |
Size bir sürü yalan söylemişler. Onlara inanmanıza çok şaşırdım. | Open Subtitles | مجموعة أكاذيب ، أنا مصدوم بأنك صدّقتهم ، مصدوم جدًا |
Barones Majesteleri Fransa Kraliçesine yalan söylediniz mi, söylemediniz mi? | Open Subtitles | بارونة، هل قمتِ بالكذب أم لا على جلالتها ملكة فرنسا؟ |
- Costas'ın söylediklerinin yalan olduğunu ve görüş cihazıyla ilgili gerçekleri nasıl bildiysem. | Open Subtitles | بنفس الطريقة التي عرفت بها أن كوستس كاذب ، وكذلك الرؤيا فوق السمعية |
Ya bana yalan söyledin, ya da biri sana yalan söylemiş. | Open Subtitles | أما أنك كذبت على الآن ، أو كنت تكذب من قبل |
Benim adıma yalan söylediğin için, ilk içkini ben ısmarlayacağım. | Open Subtitles | بما أنّك قد كذبت من أجلي سوف أشتري لك مشروباً |
Eğer çıkıp yalan söylersem, bir de ben yalancı şahitlikten kodesi boylarım. | Open Subtitles | و إذا قُمت هناك و كذبت سيسجننوني بسبب الكذب وأنا حنثت بالقسم |
Bildiklerim hakkında yalan söyledim. Bilmediklerim için de yalan söyledim. | Open Subtitles | كذبت حيال ما عرفته، وبعدها كذبت حيال مالم أكن أعرفه |
Tamam bunları konuştuk ama neden bana yalan söylüyorsun anlamıyorum. | Open Subtitles | حسناً لقد ناقشنا ذلك اﻵن ولكن لمَ كذبت علي سابقاً؟ |
Ve Debra hakkında söylediğime gelirsek, yalan söyledim, tamam mı? | Open Subtitles | وما قلته عن ديبرا كان كذباً ، حسناً؟ أنا كذبت |
Gazetelerde yazdgna göre, karnz kendi istegiyle yalan testinden geçmis. | Open Subtitles | الآن، الصُحُف تَقُولُ بأنّ زوجتَكِ تَطوّعَت لأَخْذ إختبار كشف الكذب. |
Umarım ki, diğer konularda da sana yalan söylediğimi düşünmüyorsundur. | Open Subtitles | أتمني الا تعتقدي بانني كنت اكذب عليك بخصوص الاشياء الاخرى |
Bak, dürüst insanlar normal insanlara göre daha fazla yalan söylerler. | Open Subtitles | إسمعي إن هؤلاء جماعة الصدق يقولون الأكاذيب أكثر من الدب العادي |
Bahsetmekten hoşlanmadığım şeyler var ve sen bunlara yalan diyorsun. | Open Subtitles | ربما أشياء لا أحب التحدث عنها أنت تطلق عليها أكاذيب |
Tabii ki, kaynak demirim yok, perçin yok, kablolar yok ve ne yaptığımı soran herkese, yalan söylemeye devam etmeliyim! | Open Subtitles | بالطبع، ليس لديّ لحام ولا براشيم ولا أسلاك محروقة ويبدو أنه عليّ الاستمرار بالكذب على كل من يسألني عما أفعله |
O bir yalancı. Bize yalan söylüyor, dostum. O bize yalan söylüyor. | Open Subtitles | إنه كاذب ، إنه يكذب علينا ، يا رجل إنه يكذب علينا |
Nasıl biri olduğumu gayet iyi biliyorsun. Kendine yalan söyleme. Ben söylemiyorum. | Open Subtitles | تعرفين من أي الرجال أنا لا تكذبي على نفسكِ, فأنا لا أكذب |
Maymun konusunda yalan konuştuğunu sanıyordum, ama sahiden ölü bebeklerini taşıyorlarmış. | Open Subtitles | إعتقدتُ بأنكِ كذبتِ بخصوص القردة، لكنهم كانوا حقاً يحملون الأطفال الميتين. |
Hiç olmamış. Eğer teyzesine dediği buysa, demek ki yalan söylemiş. | Open Subtitles | لم تحدث قط، إن كان هذا ما أخبرتها به فهي كاذبة |
Umut falan değil, bir yalan ve ikimizin de ölümüne sebep olacak. | Open Subtitles | إنه ليس الأمل , انها كذبه و سوف تنتهي بنا الإثنان مقتولين |
Bu kadar uzun süre yalan söylenmiş olması saçmaydı zaten. | Open Subtitles | كان أمراً سخيفاً أن نكذب عليه طوال الوقت بأي حال |
Peki, deneyimlerime göre, yalan söylemek, hiçbir zaman iyi bir şey olamaz. | Open Subtitles | حسنٌ خبرتي تدلي ليّ، أنّ الكذبة لا يمكن أنّ تأتي بالنفع قط. |
Ve bizim doğru söylediğimizi, köylülerin de yalan söylediklerini kanıtlayalım. | Open Subtitles | ويثبت بأنّنا كنّا محقّون وبأنّ القرويّون كذبوا جئنا إترك الأطفال |