Fakat ilacın ulaşması kötü yollar nedeniyle birkaç gün alabilir. | TED | لكن، الدواء قد يتحاج إلى أيام ليصل، بسبب الطرق السيئة. |
Tekli yollar yerine çoklu yollara izin veren bir sokak ağı ve tek bir çeşit yerine pek çok çeşit sokak sağlıyor. | TED | هي شبكة طرق والتي تتيح العديد من الطرق بدلاً من الطرف المفردة وتوفر العديد من أنواع الشوارع بدلا من نوع واحد فقط. |
yollar veya penisilin değil, ya da jantlar. Tüm yeni şeyler. | TED | إنها ليست الطرق أو البنسلين، أو مصنع الإطارات. إنها الأشياء الجديدة. |
Günümüzde, internet trafiğinin büyük bir kısmı şifrelendiği için, yapmaya çalıştıkları şey bu şifrelerin etrafından dolaşacak yeni yollar bulmak. | TED | هذا ما يحاولون القيام به و نظرا لان معظم ، جزء كبير من الانترنت يحاولون ان يجدوا طرق حول التشفيرات |
Kendine saygısı olan hangi program meyve sepeti yollar ki? | Open Subtitles | كيف ببرنامج محترم أن يرسل سلة فواكه على أي حال؟ |
Kötü haberi duymak ister misiniz? Los Angelesa giden tüm ana yollar kapalı. | Open Subtitles | هل تريد ان تعرف خبار سيئة كل الطرق الرئيسية في لوس انجلوس مقفولة |
Bunlar da kurtarma ekiplerinin kazazedeleri güvenli bölgelere götürmek için kullanmaları gereken yollar. | Open Subtitles | لذا فان هذه هي الطرق التي يجب أن يستخدمها رجالكم للوصول للمناطق الامنه |
İnsanların olmadığı bir dünyada yollar, artık boz ayı için engel olmak yerine onlara eski topraklarına dönmede yardımcı olacaklardır. | Open Subtitles | في حياة ما بعد البَشَر الطرق لم تعد موانع للدبّ وبدلاً من ذلك أصبحت ممرات تقودهم إلى قلب أرضهم السابقة |
Trafik sıkışmış hareket etmek imkansız... ..yollar tamamen su altında. | Open Subtitles | السيارة تتحرك لكن الإزدحام شديد لأن هذه الطرق فائضة تماماً |
Bu yollar-- bugünkü yollar bu yolları temel alarak yapılmış. | Open Subtitles | هذه هي الطرقات الحديثة اليوم كلها مبنية على هذه الطرق |
Sizin zamanınız geçti. Bravo! Buradan bakınca, bütün yollar Amanda Tanner'a çıkıyor. | Open Subtitles | لقد ولّى زمنكم في تصوري أن كل الطرق تؤدي إلى أماندا تانر |
Bütün yollar Fitz'e çıkar. Buraya gelmeyeli yıllar oldu. Seni özlemişim. | Open Subtitles | كل الطرق تؤدي إلى فيتز. لم آتي إلى هنا منذ زمن. |
Pekala, eğer yollar kapalıysa, gidebileceğimiz bir yer yok demektir. | Open Subtitles | حسن، إذا كانت الطرق مسدودة إذاً، لا جدوى من مغادرتنا |
Ama ondan önce devlet için birinci sınıf yollar inşa edeceğim. | Open Subtitles | لكن قبل ذلك ساقوم بانشاء الفصل الأول من الطرق الممهدة للحكومة |
Ve hatırlayın, 1984'de yollar kesişti, ve gitgide daha çok kadın kardiyovasküler hastalıktan ölüyordu. | TED | تذكرو أن الطرق التقت في 1984 المزيد والمزيد من النساء يمتن بسبب أمراض القلب |
Sonuncusu: kıyafeti giyip çıkarmak için geleneksel kafa kısmından çıkarma dışında farklı yollar. | TED | أخيرا: طرق بديله لارتداء وخلع الملابس، بعيداً عن الطريقة التقليدية من فوق الرأس. |
Sinyal cihazı. 15 dakikalık bir sinyal yollar. | Open Subtitles | المتعقب، انه يرسل اشارة لمدة خمسة عشر دقيقه |
Umarım rüzgâr bizimle işbirliği yapar da onları bizim tarafa yollar. | Open Subtitles | آمل , أن تساعدنا الرياح و ترسل صفاء السماؤ إلى طريقنا. |
Ama büyük bir adam karşısındakini etkilemek için yeni yollar düşünür. | Open Subtitles | الرجل الأفضل قَدْ يَبْحثُ عن الطرقِ الأخرى للتَأثير |
Gürültülü bir materyaldir ve eğer Hollanda'daki gibi şehre çok yakın yollar yaparsak, o zaman sessiz bir yolu daha da severiz. | TED | إنه مادة كثيرة الضجة و إذا بنينا طرق كما في هولندا قريبة جدا من المدن، حينها سنرغب بطرق صامتة |
Kendimizi düzeltmek için sürekli yeni yollar bulmak zorunda kalırız. | Open Subtitles | .. يجب علينا على الدوام استحضار طُرق جديدة لإصلاح أنفسنا |
Bazı yollar birbirleriyle rastlaşır karşılaşmış olmalarının verdiği değişimle birlikte. | Open Subtitles | و بعض المسارات تتلامس بأختصار, و تلمح لايقاف الاتجاهات المختلفة |
Cevap, park, transit yollar ve market inşa etmemek olamaz. | TED | الإجابة لا يمكن أن تكون هي عدم إنشاء الحدائق وطرق المواصلات ومتاجر البقالة. |
Eğer beni öldürürseniz Ulu Hakan sizi öldürmeleri için... - ...askerlerini yollar. | Open Subtitles | إذا قتلتموني ، الخان المعظم سيرسل جنودا للقبض عليكم |
..rüşvetçi çocuklar için yeni yollar mı düşüneceğim? | Open Subtitles | في مخبأ، أفكر في سُبل جديدة لرِشوة الأطفال؟ |
Fakat gökyüzü keşfi konusunda tüm bu teknoloji ve tüm bu dijital yollar bende hâlâ hayvanat bahçesinde bir hayvana bakıyormuş hissi uyandırıyor. | TED | ولكن كل هذه التكنولوجيا وكل هذه الوسائل الرقمية التي تساهم في التعرف على السماء مازالت تشبه مشاهدة الحيوانات بالحديقة. |
İnsanlık, birbirine inanacak, güvenecek ve birbirini anlayacak yeni yollar buldukça ilerliyor. | TED | الإنسانية تمضي قدماً عندما نجد طرقاً جديدة لنعتمد ونفهم ونثق ببعضنا البعض. |
Bilgisayar kilidi açmak için elektronik bir sinyal yollar. Ama bilgisayar çalışmadığı için. Sinyali kendim yollayacağım. | Open Subtitles | يُرسل الحاسوب إشارة إلكترونيّة لفتحه، لكن بما أنّ ذلك الحاسوب لا يعمل، سأقوم بإرسال الإشارة بنفسي. |