| Kim Do Jin isimli bir adam sevmiştim hamile kaldım, gençtim ve korkmuştum. | Open Subtitles | أحببت شخص يدعة كيم دو جين، و حملت، و كنت صغيرة و خائفة. |
| İşte fikirler geliyor. beğendim. Daha değişik şeyler de yapabiliriz. | Open Subtitles | الأن نحن نطبخها , أحببت هذا , ربما الموضوع بأكمله |
| - Bu manzarayı hep çok sevmişimdir. - Ben de severim, doktor. | Open Subtitles | ـ لقد أحببت هذا المشهد جدا ـ أنا أيضا أحبه يا دكتور |
| Ve bir insanın hayatını kısmi göruntuleri fikri çok hoşuma gidiyor, | TED | و لقد أحببت حقا فكرة اللمحات الجزئية من حياة شخص ما، |
| Yıllar önce bir kadını sevdin lakin sonu kötü bitti. | Open Subtitles | أحببت امرأة منذ زمن بعيد ولكن الأمور انتهت بشكل سيء |
| aşık olduğum bütün o soylu hayallerin teker teker ölüyor. | Open Subtitles | كلّ أحلامك الشريفة التي أحببت رأيتها تذوي واحدةً تلو الأُخرى. |
| Seni anlamıyorum! Hep o senaryoyu sevdiğini deyip duruyordun. | Open Subtitles | أنا لا أفهمك أنت قلت لي أنك أحببت السيناريو |
| Seni sevmiştim planladığın bir geleceğin olmamasına rağmen çoraplarının hiç eşleşmemesine rağmen zil sesinin "Zenci Ne, Zenci Kim." olmasına rağmen. | Open Subtitles | أحببت لك، على الرغم من أن لم يكن لديك مستقبلك خارج المخطط. على الرغم من أن الجوارب الخاصة بك تتطابق أبدا. |
| Basılmış sayfalar aracılığıyla fikirlerimi paylaşabilme düşüncesini sevmiştim. | TED | و أحببت فكرة استطاعتي مشاركة أفكاري خلال الصفحة المطبوعة. |
| Fakat bu mucitle, Doug Fleming ile konuşmayı çok sevmiştim, çünkü çok tutkuluydu. | TED | لكني أحببت الحوار مع المخترع دوج فليمينج، لأنه كان شغوفًا جدًّا. |
| Şimdi Del bando fikrini beğendim. | Open Subtitles | والآن يا ديل، تعجبني ـ ـ ـ أحببت فكرة الفرقة |
| Büyük, kaya gibi dişlerini gerçekten çok beğendim. | Open Subtitles | لقد أحببت أسنانكِ الأمامية التي تشبه الحجر يا أمي |
| Çizmeyi hep sevmişimdir, bu yüzden çok başarısız olsam da sık sık yapmaya çalışıyorum. | TED | لطالما أحببت الرسم، وبالتالي فأنا أقوم به أكثر على الرغم من أنني لست جيدة فيه. |
| Ben, dizkapağında kurşun olan o dedektifi hep sevmişimdir. | Open Subtitles | دائماً ما أحببت ذلك المُحقق صاحب الساق الفِضيّة |
| Klasik müzik hakkında çok şey bilmem ama, hoşuma gitti. | Open Subtitles | لم أكن أستمع كثيراً إلى الموسيقى الكلاسيكيّة لكنّني أحببت ذلك |
| Annen seni zorla götürdü ama öyle sevdin ki anneni aradan çıkardın. | Open Subtitles | أرغمتك أمك على الذهاب إلى هناك ثم أحببت الأمر وطردت أمك منه. |
| Anlıyorum, aşık olman seni yumuşatmış, banliyölü bir zombiye dönmüşsün. | Open Subtitles | فهمتُ أنكَ قد أحببت حياة الدعة في هذه الضاحية الناعسة |
| Biraz önce beğenme sesi çıkardın, ben de tatlıyı sevdiğini düşündüm. | Open Subtitles | سمعتك تقول همممم لذا إعتقدت بأنّك أحببت الحلوى |
| - Yemekleri daha da kötü. - Oranın yemeğini severim. | Open Subtitles | ــ و طعامه أسوأ كذلك ــ لقد أحببت الطعام هناك |
| Aman tanrım, senin bu belirsiz alan düşünceni sevdiğimi düşünmüyorum. | Open Subtitles | يـا إلهي، لا أظن أني أحببت إيقاع منطقتك الغير واضحة. |
| İşimi eskiden de severdim, ama Tanrım, şimdi bayılıyorum. | Open Subtitles | أحببت عملي من قبل, لكن يا إلهي, أنا فعلاً أحبه الآن |
| Bir gün, istersen, Palermo Adliyesi'nin arşiv odalarını sana göstereyim. | Open Subtitles | في يوم أذا أحببت سأريك أقبية اﻷرشيف في محكمة باليرمو |
| Hayır ama ilk kez erkek arkadaşlarımdan birini beğendin. | Open Subtitles | لا، لكن للمرة الأولى أنت أحببت أحد أصدقائى |
| - Ben de Pedro'yu, tıpkı senin annemi sevdiğin gibi seviyorum. | Open Subtitles | أنا أحب بيدرو بنفس الطريقة التي أحببت بها ماما |
| Hayatım boyunca pek çok kadını sevdim ama nasıl uzun süreli olacağını çözemedim. | Open Subtitles | أحببت نساءً كثيرات في حياتي، ولكن لم أعرف قط كيف أحافظ على علاقاتي. |
| Beni duyduğun anlaşılıyor. Bu takımı severdim. Burada ne arıyorsun? | Open Subtitles | أرى بأنك قد سمعت بيّ ، لقد أحببت هذه البدلة |