| Bunu söylemek zor ama, efendim, öfkeniz çok belli oluyor. | Open Subtitles | لا أجرؤ على إخبارك حتى لا تثور غاضباً يا سيدي |
| Sana söylemek istemiştim. Hepsini elime yazdım. Gördün mü hepsi burada. | Open Subtitles | نويت إخبارك و كتبت كل شيئ علي يدي ، أتري ؟ |
| Çok isterdim ama sana o p.çin saklandığı yeri söyleyemem çavuş. | Open Subtitles | مثلما أحب أن أفعل, لا يمكنني إخبارك بمكان الوغد أيها العريف |
| Ben, ben nasıl bildiğimi söyleyemem ama bu çok ciddi. | Open Subtitles | لا أستطيع لا أستطيع إخبارك كيف أعلم لكن الأمر جاد |
| Şimdi herşey bittiğine göre sana söylemem gereken bir şey var. | Open Subtitles | بما أن كل شيء إنتهى الآن، هناك شيء أريد إخبارك به. |
| Kaç kez böyle bir şey yapmak istediğimi sana anlatamam. | Open Subtitles | لا أستطيع إخبارك كم مرة أردت أن أجري هذا الإتصال |
| Aman Tanrım. Sana da söylemeye çalışıyordum, ben biraz muhteşemim. | Open Subtitles | ـ ياللهول ـ لقد حاولت إخبارك أني رائع نوعاً ما |
| İnan bana, söylemek istedim. Ailem çok tehlikeli olduğunu söyledi. | Open Subtitles | صدقتي أردت إخبارك حسب رأي والداي أن هذا سيكون خطيراً |
| Henüz yeni dönmüş olmana rağmen böyle şeyler söylemek sana kabaca gelebilir. | Open Subtitles | . إخبارك بمثل هذه الأشياء بمجرد رجوعك، لربما يبدو فظاً بعض الشيء |
| Bunu sana söylemek istemezdim ama ajanlığa döndüm ve yardımına ihtiyacım var. | Open Subtitles | لم أرد إخبارك بهذا لكنني أتجسس مجدداً وأنا بحاجة إلى مساعدتك حقاً |
| Bir süre daha bu vakayla ilgilenmemin bir nedeni var ama sana söyleyemem. | Open Subtitles | ثمّة سببٌ لتمسّكي بهذه الحالة مزيداً من الوقت ولكنّني لا أستطيعُ إخبارك به |
| Bunu sana söyleyemem, ama Danny Bolan'ın mahkumiyetini kaldırmak için yeterli. | Open Subtitles | لا أستطيع إخبارك بهذا لكن هذا كافي لإلغاء إدانة داني بولان |
| Sana o gece gördüğümün ne olduğunu söyleyemem ama daha önce hiç böyle kanımı donduran bir şey olmamıştı. | Open Subtitles | لم يكن بإمكاني إخبارك وقتها بما إنتابني عند رؤيتي لذلك الضوء ولكنه جمد الدم بعروقي لأول مرة في حياتي |
| Aslında bu davayı almadan önce söylemem gereken bir şey. | Open Subtitles | أمر يتوجب علي إخبارك به قبل أن أدعك تستلمين القضية |
| O geceyle ilgili sana söylemem gereken bir şey var. | Open Subtitles | حسناً ، يوجد شيء أود إخبارك به عن تلك الليلة |
| Amiral, sesinizi duyduğum için ne kadar memnun olduğumu anlatamam. | Open Subtitles | أدميرال لا يُمكننى إخبارك كم أنها سعادة حقيقية لسماع صوتك |
| - Hayır, hayır, o değil. Burada yalnız olmadığını söylemeye çalışıyorum. | Open Subtitles | لا ، ليس كذلك ، أحاولُ إخبارك بأنّك هنا لست وحيداً. |
| Sana kedin hakkında doğruyu söylemeliydim. Fakat bu güzel bir güveç. | Open Subtitles | و أنه توجب علي إخبارك بأمر قطك مباشرة لكنه طبق جيد |
| Pep, sana anlatmaya çalışıyorum, Tarla Fareleri öyle kötü ki yerde bile yuvarlanamıyorlar. | Open Subtitles | نشاط ، أحاول إخبارك هذه كلاب الحقل سيئة جدا هم لايستطيعون الإنقلاب حتى |
| "Şimşekler" miyiz? Öncelikle şunu söyleyeyim; aslında Parklar Birimi'nde çalışmıyorum. | Open Subtitles | الآن، حري بي إخبارك بأني لا أعمل في قسم الحدائق |
| Anne, özür dilerim. Sana tüm bu olanları anlatmak istememiştim. | Open Subtitles | أمي ، آسفة، لم أرغب في إخبارك بكل هذه الأشياء |
| Senin gibi adamların yanında durunca bana ne olduğunu söyleyebilir miyim? | Open Subtitles | هل يمكنني إخبارك ماذا يحدث عندما أقف أمام شخص يكسب بجهده؟ |
| Sanırım kısmen istihza olsa da, kısmen hakikat olduğunu söylemeliyim. | Open Subtitles | من ناحية، افكر بتهجم. من ناحية أخرى، عليّ إخبارك بالحق. |
| Sana söylemeyi istemedim çünkü beni ben olduğum için sevmeni istedim. | Open Subtitles | لم أرغب في إخبارك بذلك لأنني أريد منك أن تحبيني لذاتي |
| Bir şey söyleyeceğim. Sanırım bilmen gerekiyor. | Open Subtitles | علي إخبارك بشيء، أعتقد أنه يجب عليك أن تعرفه |
| Hayır, pantolonlarını bit pazarından alıyor ve sana söyleyebileceğim kadarıyla çok az yıpratıyor. | Open Subtitles | كلا, هو يرتدي بنطال رخيص جداً ,على قدر ما أستطيع إخبارك لقد انتزعها |
| Sana bir hikaye anlatabilirim ya da radyo dinleyebiliriz. | Open Subtitles | يمكنني إخبارك بقصة أو يمكننا الإستماع للراديو |