"السجن" - Translation from Arabic to Turkish

• hapisten
• hapishane
• hapis
• hapishaneden
• hapishanenin
• hapise
• cezaevi
• içeri
• kodese
• hapsi
• cezaevinde
• cezaevine
• hapisteyken
• içeride
• hapse

Yetkililer, hapisten kaçtığı için almış olduğu cezanın üzerine ekleme yapılacağını duyurdu.
بسبب محاولة الهروب من السجن ، بيك يَجِبُ أَنْ يَخْدمَ وقتاً إضافياً

Ya da diyelim ki hapisten yeni çıkmışsın adam öldürmekten girmiştin...
أو لنقل إنك خرجت من السجن للتو، بتهمة قتل بدون عمد،

Paramız yoktu, o yüzden küçük ucuz bir ilan verdik, hapishane hayatıyla ilgili bir çalışma için üniversite öğrencileri
لم يكن لدينا المال، لهذا نشرنا إعلانا صغيرا رخيصا، طلبنا فيه طلبة جامعيين للتطوع لإجراء دراسة على حياة السجن.

Sivil hayata uygun değilsin, hapishane hayatını da kabul etmiyorsun.
، أنتم غير صالحين للحياة المدنية ولن تقبلوا بحياة السجن

Peki bu ülkede Bayan Helm, mahkemede yalancı tanıklık yapmanın cezasının çok ağır hapis cezası olduğunu biliyor musunuz?
و هل أنت مدركة مسز هيلم أن عقوبة شهادة الزور فى هذا البلد هى مدة ثقيلة من السجن ؟

Tüm sadık dinleyicilerimden onu hapishaneden çıkartmak için ellerinden geleni yapmalarını istiyorum.
أريد من كل مستمع نبيل أن يفعل ما بوسعه لإخراجه من السجن

Bekar bir kadın bir herifle tanışır... ve adam, hapisten yeni çıktığını söyler.
إمراءة غير متزوجة تقابل فتي وهو يخبرها أنه قد خرج لتوه من السجن

Ne zaman birine manastırdan bahsetsem, hapisten çıkmış muamelesi görüyorum.
كلما أخبرت أحداً أين كنت، يتصرفون وأنني خارجة من السجن.

Sen ve Calum buradan uzakta olacaksınız. Annem de hapisten çıkmış olacak.
أنت و أخي تخرجون من هنا ، و أمّنا تخرج من السجن

- Noel'in iyi geçti mi? - Koç beni hapisten çıkardı.
ـ هل أمضيت عيداً سعيداً ـ لقد أخرجنى المدرب من السجن

hapishane kamyonunu merak edince birileri buraya gelir sonra beni buradan çıkarırlar.
عنما يعرفوا باختفاء عربة السجن, فسيقوم احدهم بالحضور وسوف يخرجوننى من هنا

Ve eğer kız bir de güzelse bahse girerim, onu hapishane kapısında bekleyecektir.
وفي حال كونها جميلة، إذا شاء الله فأراهن أنها ستنتظره عند بوابة السجن

Haydı! Birisi hapishane işini satın aldı! Onun için buradayız!
بحقك , أحدهم رشا مكتب السجن , لهذا نحن هنا

Bu adamlar hiç ders almıyorlar. hapishane yemeklerini çok seviyor olsalar gerek.
نوعيته ممن لا يتعلمون الدرس أبداً لابد أن لديه شهية لطعام السجن

"Şu anda 72 yaşında ve hapis hayatının 53. yılında."
وببلوغه الـ72 عام، يقضي الآن سنته الثالثة والخمسين في السجن

Yargıç Richard Kibler bugün 16 ay hapis cezasına çarptırıldı.
حُكم القاضي ريتشارد كيبلر اليوم ب 16 شهر في السجن

Yaratıcı yazarlık, hayalinizde, hapishaneden uzaklaşmak için harika bir yoldur.
الكتابة الابداعية هي طريقة رائعة للهرب من السجن في مخيلاتكم

hapishaneden çıkmak iyi gelmişti, ama küçük bir sorun vardı.
شعرت بارتياح عارم لخروجي من السجن كانت هناك مشكلة وحيدة

Ben hapishanenin içinde de dışında da bulundum, genelde içinde.
عشت في داخله و خارجه، لكن معظم حياتي في السجن

Yaptığından dolayı hapise girmeliydin. Ama herhalde iyi bir yalancısın.
من المفترض ان تكون في السجن الان، ولكنك كاذب ممتاز

cezaevi kayıtlarına ulaşmak o kadar da zor olmasa gerek.
لا يمكن أن يكون الأمر صعبا معرفة مكان سجل السجن.

İçeri girdikten sonra annesi ona öldüğümü söylemiş... aslında bu, doğru da sayılır.
وبعد دخولي إلى السجن أخبرتها أمها أنني ميت وقد كنت كذلك بطريقة ما

Lawrence kıza hakaret ettiğini söyledi, onu dövdü ve kodese tıktı.
قال ان لورنس اهان الفتاه لذا قام بضربه ووضعه فى السجن

hapsi boylayan insanlardan serbest kalanların yüzünden 60'ı hapishaneye geri dönüyor.
من جملة مائة شخص يتم تسريحهم، يعود 60 منهم الى السجن.

Ama sadece iki yol var: cezaevinde yaşam ya da ölüm.
: وليس هناك ألا بديلين السجن مدى الحياة , أو الأعدام

- Yok. Forster'ın ziyaretçi grubu hala cezaevine gidiyor mu?
هل لا زالت تلك المجموعة تزور فورستر في السجن ؟

O işbirlikçi. Onu kafana takma. Sen hapisteyken sevgiline neler yapacağını düşün.
إنهُ مُتعاون, لا تقلق حيالهُ فكر في نفسكَ بينما ستكون في السجن

5 yıl yattın içeride ve bir kez olsun adımı vermedin.
لقد قضيت 5 سنوات في السجن ولم تذكر اسمي مرة واحدة

Bir saniye için, çocukların hapse değil de üniversiteye gittiği bir mahallede yaşasalardı, Chuck ve Tim'in hayatının nasıl olacağını hayal etmenizi istiyorum.
أريدكم أن تتخيلوا لثانية ما ستكون عليه حياة تشك وتيم لو كانا يعيشان في حي يذهب فيه الأولاد إلى الكلية، ليس إلى السجن.