| Umarım cenneti bulabilir çünkü berbat bir yön duygusu vardı. | Open Subtitles | آمل أن يجد النعيم ، لأنه كان ملاح سيئ للغاية |
| Bir şeyleri hatırlamaya ihtiyacım yok. Orası kötü bir yerdi. | Open Subtitles | أنا لست بحاجة إلى شرارة للتذكير .أنّه كان مكان سيئ |
| Harcandığında bile katlanan sosyal sermaye için fena bir getiri değil. | TED | ليست عائد سيئ لرأس المال الأجتماعي، التي تتركٌب حتى عندما تنفقها. |
| Hey, Blondito! Yanına kalmaması yazık oldu, ha? | Open Subtitles | هذا سيئ للغاية أيها الأشقر لن يمكنك الهرب به |
| Ve eğer savaş böyle giderse, ...geleceğin çok kötü olabileceğini söylüyor. | Open Subtitles | وقالت إذا أستمرت الحرب بهذا الشكل المستقبل قد يكون سيئ جدا |
| berbat bir durum ama endişe etmen gereken bir işin var. | Open Subtitles | هذا سيئ ، لكن لديك أمورك التي يجب أن تقلق عليها |
| berbat bir şey olduğunu biliyorum ama bunun seni kızdırmasına izin verme. | Open Subtitles | مهلا، أعلم أنه سيئ ولكن حاولي أن لا تذهبِ إلى مكانُ تعيس |
| Birinin günü berbat geçmiş. İnsanların sopalarını kırması normaldir. | Open Subtitles | يبدو ان احدهم يعاني من حظ سيئ الناس بدات تسخر منك سيدي |
| Musevi'yim ama ibadet etmem yani kötü bir Musevi'yim denebilir. | Open Subtitles | و انا لست مزاولاً لذا انا نوعاً ما يهودي سيئ. |
| sebebi çok iyi veya çok kötü bir şey oluyor. | Open Subtitles | إذا نَحتاجُ سريةً هو أمّا جيد جداً أَو سيئ جداً. |
| kötü bir şekilde bitecekse, Bir şeyleri başlatmanın manası ne? | Open Subtitles | ما الجدوى من بدء شئ إذا كان سينتهي بشكل سيئ |
| Öyle görünüyor. Noel öncesi hiçte fena bir hediye olmadı. | Open Subtitles | يبدو انني كذلك ـ خبر ليس سيئ كهدية عيد الميلاد |
| Çok güzel. fena değil. korkunç bir tescilli marka ihlali. | TED | اسم جميل. ليس سيئ. انتهاك عظيم للعلامة التجارية. |
| Ne yazık ki Mario Ferreri ölü ve bu hikayeyi doğrulayamaz. | Open Subtitles | ماريو فيراري سيئ للغاية أن ماريو فيراري اغتيل |
| Çok yazık. Hiçbir şeyin beni sudan uzak tutmasına izin vermem. | Open Subtitles | هذا أمر سيئ جداً، فأنا لا أدع شئ ما يبعدني عن الماء |
| Yola devam etmeniz gerektiğini biliyorum... ama o çok kötü görünüyor. | Open Subtitles | انا اعرف انكم يجب ان تتحركوا لكنّه يبدو سيئ جدا لي |
| Bu korkunç. Bir yerlerde benden kötü bir Bender var. | Open Subtitles | هذا سيئ, في مكان ما يوجد بيندر أكثر مني شراً |
| kötüyüm. Gerçekten kötü bir durumdayım. | Open Subtitles | حسناً , هذا حقاً سيئ الآن أنا حقاً في وضع صعب الآن |
| ama Bayan Anjali o kadar iyi değil, çok kötü. | Open Subtitles | ولكن سيده انجلى ليست بهذا القدر من حسن المظهر.سيئ جدا |
| Derek. Çok kötüsün. Bu yüzden benimle evlenmedin mi? | Open Subtitles | ـ كم انت سيئ ـ اليس لهذا السبب قبلت الزواج مني؟ |
| Aman Tanrım. Bir tanesi yeteri kadar kötüydü zaten. | Open Subtitles | يا إلهي , ظننت واحداً منكما سيئ بما فيه الكفاية. |
| Jordan, sadece senin için en iyisini istiyorlar. Bu o kadar kötü mü? | Open Subtitles | جوردان , انهم فقط يريدون الافضل لك , هل هذا شئ سيئ ؟ |
| Caroline'nin yanlış bir seçim yaptığı çok açık ama... sence hapiste bir gece yeterli bir ceza değil mi? | Open Subtitles | روبرت ، كارولين إستعملت حكم سيئ جداً بشكل واضح لكن ألا تعتقدين أن قضاء ليلة في السجن عقاب كافي؟ |
| O evde bazı iğrenç şeyler olduğuna inanacak bazı sebeplerimiz var. | Open Subtitles | لدينا سبب يدفعنا للاعتقاد بأن هناك شئ سيئ كان يجري هناك |
| Kargalar ölümü hisseder, evin etrafında uçmaları kötüye yorulur. | Open Subtitles | غربان يُمْكِنُ أَنْ تَشتمَّ موتَ، هو نوعُ طالع سيئ أَنْ يَكُونَ عِنْدَهُ هم طَيَرَاْن حول بيتِكَ. |
| Sanırım boktan işler yapan bir aileye sahip olmanın ne demek olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أظن أنني أعرف ما يعنيه أن يكون للمرء والدان يتصرفان على نحو سيئ. |