Birketler pişirme esnasında ufalanıyor, ve küçük parçalara ayrılarak enerji kaybediyorlardı. | TED | والقوالب تتفتت قليلاً, وبالتالي نخسر طاقة عندما تنفصل خلال عملية الطهي. |
Açılmasını sağlayan o bilek güreşi değil, ona yaşattığım küçük şaşkınlık oldu. | TED | ليس الأمر في تلك المصارعة، و لكن في مفاجأة الضيف المعني قليلاً. |
Ardından oturursunuz ve kısa bir süre beklersiniz, çünkü ordudasınızdır. | TED | ومن ثم تجلس .. وتنتظر قليلاً وهكذا دوما في الجيش |
Bu da sizi değişik bir kariyer yapmaya zorlayabilir, ama aslında büyük de bir avantajı vardır: iş rekabeti yok. | TED | ربما هذا .. صادم قليلاً .. اقصد هذا التخصص ولكن في الحقيقة انه تخصص مميز اذ لا أحد ينافسك به |
İkinci şok biraz alışkanlık nedeniyle daha az ağrı uyandırır. | TED | والثانية اخف إيلاماً .. لان الشخص اعتاد قليلاً على الفكرة |
Ve sonra birkaç saniye başka bir şey düşünmek için uzaklaşıyor ve düşünüyor, 'Belki, farklı bir açıdan yaklaşırsam.' | TED | وها هو يبتعد قليلاً ومن ثم يقترب مرة اخرة ويقول في نفسه ربما علي ان اقترب من زاوية اخرى |
Dinle. Onu aramadan önce bir dakika bekleyeceğine söz ver. | Open Subtitles | اسمع ، عدني بأن تنتظر قليلاً قبل أن تتصل بها |
İkisini The New Yorker'da, diğerini de eğlenceli küçük bir dergide. | Open Subtitles | اثنتان في مجلة نيويورك و واحدة في تلك المجلة المضحكه قليلاً |
Aslında en azdan biraz daha az. küçük bir afbile aldım. | Open Subtitles | في الواقع ، أقل قليلاً من الحد الأدنى لانني تلقيت عفواً |
Babası ben olacağım. Sen sadece küçük bir kaba mastürbasyon yapacaksın. | Open Subtitles | أنا سأكون الأب، أنت فقط يجب أن تستمني قليلاً في كأس |
Şu kısmı karşıya geçirmem gerekti, ama sadece bir milim. | TED | علي ان احرك هذا الجزء قليلاً .. فقط ميليمتر واحد |
Basitleştirmek adına, bir bilimsel kriterler bütünü çıkardım. İşte şöyle: | TED | ولأسهل الأمرعلى نفسي قليلاً قررت أن أضع خريطة معايير علمية. |
yani bu işi görünce biraz çalıştı, Bu geldiğim yerdeydi. | TED | وبرؤية هذا الامر ينجح,عملتُ قليلاً عليه, هذه اللحظة حيث فكرت |
Şimdi, birazcık onu dolaştırırken, hadi, size biraz daha süperiletkenlerden bahsedeyim. | TED | الآن، بينما أدعه يدور لبرهة، دعوني أخبركم قليلاً عن الموصلات الفائقة. |
Size bir örnek daha vermek istiyorum, çünkü az da olsa sıtma'dan bahsettik. | TED | و أود أن أضرب لكم فقط مثال آخر, لأننا تحدثنا قليلاً عن الملاريا. |
Küçüldüler; hızlı yaşadılar, genç öldüler, çok az yediler ve çok hızlı ürediler. | TED | فأصبحوا أصغر ويعيشون حياة مليئة بالمخاطر ويموتون صغارا، ويأكلون قليلاً ويتكاثرون على عجل. |
Tamam birbirimizi anladık,ben onu almak istersem eğer, bir saniye | Open Subtitles | إذن نحن نفهم بعضنا اشتره ، حسناً ؟ انتظر قليلاً |
bir süre L.A'de kaldım. Önemli biri olduğumda bir gün dönmek istiyorum. | Open Subtitles | قليلاً في لوس أنجلوس، أريد أن أعود يوماً ما وأطلق صيحة كبيرة |
O yüzden de son dakika kararın, beni baya şaşırttı, | Open Subtitles | و لهذا كنت مدهش قليلاً من قرارك في أخر لحظة |
Aslında onlarla geçen gece görüşmüştün. O yüzden onlarla ufak bir konuşma yaptım. | Open Subtitles | في الليلة التي سبقتها لذا كان عليّ أن أتحدث معهما قليلاً مثلما حدث |
Söylüyorum, çünkü ruh sağlığımı azıcık da olsa korumam gerek. | Open Subtitles | انا افعل هذا لأني اريد الحفاظ على سلامة عقلي قليلاً |
nispeten teknik olarak bazı fizikçiler buna katılmayacaklar. | TED | هذا تقني قليلاً لن يوافق عليه بعض الفيزيائيين, |