Bu karakteri ve kişiliğini tamamladığını düşünebileceğiniz pek çok şey var, bu yüzden süper kahraman sadece bir veya iki boyutlu değil. | TED | هناك الكثير من الأشياء التي يمكنك التفكير بها يدور حول الشخصية، لكي لا يكون لدى البطل الخارق بُعد واحد أو اثنين فقط. |
Senin pozisyonundaki bir bayanın bir çok şey bilebileceğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | أنا أعتقد أن سيدة في موقعك تعرف الكثير من الأشياء |
Aynı anda çok şey söyleme. Sadece nerede olduğunu söyle. | Open Subtitles | لا تتفوه بالكثير من الكلمات قل لي أين أنت وحسب |
Bilmem gereken ama bilmediğim o kadar çok şey var ki. | Open Subtitles | هنالك أشياء كثيرة أعتقد أن عليّ أن أعلمها لكنني لا أعلمها. |
Klasik müzik hakkında çok şey bilmem ama, hoşuma gitti. | Open Subtitles | لم أكن أستمع كثيراً إلى الموسيقى الكلاسيكيّة لكنّني أحببت ذلك |
Hayır, ben bu öğleden sonra yapacak çok şey var. | Open Subtitles | لا، لدي الكثير مما يجب عمله بعد ظهر هذا اليوم. |
Yapmamız gereken çok şey var ama hepsini size açıklayacağım. | Open Subtitles | ثمة أمور كثيرة يجب تغطيتها ولكني سأشرحها ونحن نقوم بها |
Hadi, Gidelim kahvaltı yapalım , Sana anlatacağım çok şey var. | Open Subtitles | تعال، دعنا نذهب ونتناول الفطور يجب أن أخبرك الكثير من الأشياء |
Fred çok şey yapmış olabilir fakat hırsızlık buna dahil değil. | Open Subtitles | فريد قد يكون الكثير من الأشياء لكن لص ليس واحدا منهم |
Kimse uyumuyor, herşey kırık Ve atılacak çok şey var. | Open Subtitles | لا أحد ينام, كل شىء مكسور وهناك الكثير من القىء |
Sen CIA için çok şey yaptın, biz de seni çok iyi göstereceğiz. | Open Subtitles | لقد قمت بالكثير من اجل وكالة الامن العام ونحن سوف نجعلك تبدوا جيدا |
Birlikte çok şey yaşadık. Artık veda etme vakti geldi. | Open Subtitles | لقد مررنا بالكثير من الأمور معاً وقد حان الوقت لأقول: |
Bu senin kariyerin ve onun uğruna çok şey feda ettik. | Open Subtitles | هذا مستقبلك، وقد ضحينا بالكثير من الأشياء حتى نصل لهذا الحد |
Evet, kitaplar harikadır ama pek çok şey deneyimle öğrenilir. -Sahi mi? | Open Subtitles | لكن هناك أشياء كثيرة نتعلمها من التجربة ولا يمكن تعلمها من الكتب |
Bana çok şey gösterdi ve şuanda tek görebildiğim şey bunlar | Open Subtitles | وأظهروا لي أشياء كثيرة و كل شيء أستطيع أن أرى الآن. |
Ve eminim ki eğer her şeyi yapacak olsaydım, sanırım bunun anlamı çok hızlı hareket etmem gerekeceğiydi, çünkü yapmam gereken bir çok şey vardı. | TED | وكنت متأكدة أنني إذا أردت فعل كل شيء، فسيتوجّب على الانطلاق بسرعة، لوجود أشياء كثيرة أردت أن أفعلها. |
Senin için çok şey yapamam... En fazla 10-20 milyon yen. | Open Subtitles | لا يمكنني مساعدتك كثيراً فيما عدا عشرة أو عشرين مليون ين |
Beni farelikten kurtarmayı başaramadığın süre boyunca çok şey unuttum. | Open Subtitles | لقد نسيت كثيراً بينما كنتِ تفشلين في ألا تجعليني فأرة |
10 yaşındaki küçük aklımdan çok şey geçiyordu. | TED | أعرف أن كان هنالك الكثير مما دور في عقلي الصغير ذو عشر سنوات. |
Dinle, kişisel algılama ama asıl senin düşünmediğin çok şey var. | Open Subtitles | لا تعتبرها مسألة شخصية ولكن هناك أمور كثيرة لم تفكر بها |
Şimdi, hakkında çok şey duyduğum yayıncıyla ne zaman tanışacağım? | Open Subtitles | والآن ,متى يمكننى مقابلة الناشر الذى سمعت كثيرا عنه ؟ |
Bu işte bilmediğim pek çok şey var. Bazılarını hiç bilemeyeceğim. | Open Subtitles | هناك العديد من الأشياء التى لا اعلمها وبعضها لن اعرفه ابدا |
Bağışlayın ama, eminim Lex'in size söylemeyi ihmal ettiği bir çok şey vardır. | Open Subtitles | أغفر لي ، لكنني اعتقد ان هناك الكثير الذي ليكس لم يخبرك به |
Bak, çok şey istediğimi biliyorum. Elimden geleni yapmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أنظر، أعرف أن هذا كثير ولكن أنا أبذل قصارى جهدي |
Hepimiz çok şey kaybettik sevdiğimiz pek çok kişi öldü. | Open Subtitles | نحن جميعاً .. فقدنا الكثير الكثير جداً من أحبابنا ماتوا |
Söylemeye niyetlendiğim bir çok şey, dün gece hepsini söylemem gerekirdi. | Open Subtitles | اشياء كثيرة قصدت ان اقولها كان يجب ان اقولها الليلة الماضية |
Kyle'ın zihninde şu an çok şey var, tamam mı? | Open Subtitles | كايل لديه الكثر مما يشغل باله الآن ,حسنا ؟ |
Bu sene, sizin sınıfınızda çok şey öğrendiğimi söylemek istedim. | Open Subtitles | أريد أن أقول أني تعلمت الكثير في صفك هذه السنة |
Devlet hastanelerinde eksikliğini duyduğumuz çok şey vardır. En çok da zaman. | Open Subtitles | هناك الكثير الذى ينقصنا فى المستشفيات الحكومية و لكن الوقت أكثر من أى شئ |