"büyük" - Translation from Turkish to Arabic

    • كبير
        
    • أكبر
        
    • العظيم
        
    • الكبرى
        
    • العظيمة
        
    • كبيراً
        
    • كبيرة
        
    • الكثير
        
    • اكبر
        
    • كبيره
        
    • كبيرا
        
    • الكبيرة
        
    • الكبار
        
    • الضخمة
        
    • الضخم
        
    ve bunun gibi şeyler... basit ama sonucunda büyük değişikler yapabileceğimiz şeyler. TED وأشياء من هذا القبيل. والأشياء البسيطة مثل هذه تستطيع إحداث فرق كبير.
    Merdivenlerin büyük bir girişe işaret verdiğini düşünün ve o anın yıldızı olduklarını. TED فكّر في كيفية إشارة السلالم إلى مدخل كبير وكان هناك نجم تلك اللحظة.
    İşte burada. Bu dünyanın en büyük yeşil çatısı, 4.2 hektar. TED هذا هو. إنه أكبر سقف أخضر في العالم، عشرة أفدنة ونصف.
    Böyle bir çarpışmanın yankısı evrendeki erken büyük Patlama döneminden kalma bir radyasyon çorbası olan kozmik mikrodalga arka planında görülebilir. TED قد يظهر صدى تصادم مماثل في إشعاع الخلفية الميكروي: فيض من الأشعة تقطع الكون والتي تعتبر بقايا من حقبة الانفجار العظيم.
    Ve Nuna kurulduğunda verileri büyük şirketlerdeki çalışanların sağlık ihtiyaçları için kullandılar. TED وعندما تم تأسيس الشركة، استخدموا بيانات لتوفير الاحتياجات الصحية لعمال الشركات الكبرى.
    ve zenginliklerin toplamı gerçekten çok büyük. Klasik bir ağ etkisi. TED ومقدار الثراء الناتج عن ذلك كبير جداً. فهو تأثير شبكي ممتاز
    Bu, benim neden bir gazeteci olmak istediğimin en büyük sebebi. TED وهذا جزء كبير من السبب الذي جعلني قررت أن أصبح صحفية
    Burada olup şehirlerin geleceği hakkında konuşmak, Şehirler hakkında konuşmak büyük bir onurdur. TED انه لشرف كبير أن أتواجد هنا لأتحدث عن المدن لأتحدث عن مستقبل المدن
    Benim düşüncem şu ki, bu çocuklar üstünde çok büyük etkiler yaratabilirsiniz. TED لذا هذه هي فكرتي, أنه يمكنك التأثير بشكل كبير على هؤلاء الأطفال.
    Halen, sanal olan ile fiziksel olan arasında büyük bir kopukluk var. TED ولا يزال هناك قطع اتصال كبير في الوقت الراهن بين الإفتراضية والمادية.
    Bir kazaya karşılık maraton başlatmak size ilginç gelebilir. Fakat o zamanlar, en hassas olduğum durumda bile büyük düşünmeye ihtiyacım vardı. TED تنظيم ماراثون كردة فعل على حادث قد يبدو غريباً، لكن في ذلك الوقت، حتى في أوهن حالاتي، احتجت أن أحلم بشيء كبير.
    Dünyanın en büyük sorunlarını çözmek istiyorsanız küçük kızlara ve kadınlara yatırım yapın. TED أولًا: إذا كنت تريد حل أكبر المشاكل في العالم، استثمر في النساء والفتيات.
    Vadiler, binlerce vadi buluyoruz; hepsi de büyük Kanyon'dan büyük, geniş ve derin. TED ونجد الأودية، آلاف الأودية أكبر وأكثر اتساعاً وأكثر عمقاً من غراند كان كانيون
    Geçen gün biri Amerika'daki ikinci en büyük doğal gaz üreticisi olduğumu söyledi. TED قال أحدهم قبل أيام أنني ثاني أكبر منتج للغاز الطبيعي في الولايات المتحدة.
    (Video) Sayın Başkan, Bay Mitchell, sizin nezdinizde, ekonomimizde neyin yanlış gittiğini incelemek, büyük bir zevk ve onur. TED السيد: رئيس الجلسة، السيد: ميتشل، لمن دواعي السرور والشرف العظيم أن أجلس امامكم لفحص المشاكل التي يمر بها اقتصادنا.
    Bu sadece Dubai'de değil, dünyadaki bütün büyük şehirlerin karanlık sokaklarında böyle. TED ليس في دبي وحسب إنه الجانب المظلم لجميع المدن الكبرى في العالم
    Ancak Mallory'nin evden çıkıp bu büyük maceralara katılmanın neşeli ve eğlenceli olduğu tezi benim kendi tecrübelerimle çok da iyi uyuşmuyor. TED نقاش مولاري حول الخروج من المنزل ، والشروع في هذه المغامرات العظيمة هو مبهج وممتع، عمومًا، هذا لا ينسجم مع تجربتي أنا.
    Fakat bu hayvan sürüsünü beslemek gezegenimize büyük zararlar veriyor. TED ولكن الحفاظ على هذا القطيع يأخذ ثمناً كبيراً من كوكبنا.
    Sistem bilgisayar ağı üzerinden çok çok büyük dokümanları işleyebilme yeteneğine sahip idi. TED وكان النظام قادرا على القيام بأنظمة توثيق كبيرة جدا جدا عبر شبكات الحواسيب.
    En büyük zorluk, çevre bilimi, hava kalitesi yönetimi ya da atmosfer kimyası hakkında pek fazla bir şey bilmememdi. TED وكان التحدي الرئيسي، هو أنني لم أكن أعرف الكثير حول علوم البيئة مثل إدارة في جودة الهواء أو كيمياء الطقس.
    Ve hayatımda ilk defa benden daha büyük bir şeyin parçası olduğumu hissettim. TED و شعرت لاول مرة في حياتي كنت جزءا من شيء اكبر من نفسي
    Yaşıtlarımın hepsinin büyük aileleri vardı, ben tek çocuk olarak büyüdüm. Open Subtitles الجميع يملك عائلات كبيره سيدتي ماعدا انا , فأنا طفل وحيد
    Çok büyük bir para gibi geliyor; çok büyük bir para. TED يبدو هذا المبلغ كبيرا جدا ، نعم هو ضخم في الواقع.
    Genelde bu tarz metal düğümler, büyük çadırların iskelelerini tutmak içindir. TED عادةً، تستخدم هذه الأنواع من العقد المعدنية لتدعيم هياكل الشد الكبيرة.
    Kelimelerin altında parmağını gezdiren o çocuklardandım ta ki bunu yapmamam söylenene kadar; büyük çocukların parmaklarını kullanmadığı söylenmişti bana. TED كنت تلك الطفلة التي تمرّر إصبعها تحت الكلمات، إلى أن مُنعت عن فعل ذلك، لأن الأطفال الكبار لا يستخدمون أصابعهم.
    Bugün büyük veri yaklaşımı ekonomimizin büyük sektörlerini dönüştürüyor ve aynı şeyi biyoloji ve tıp alanında da yapabilir. TED اليوم، أساليب البيانات الضخمة تحول حتى أكبر القطاعات في اقتصادنا، ويمكنها عمل نفس الشيء في علم الأحياء والطب كذلك.
    büyük daha büyük, küçük daha küçük ve acayip daha acayip oldu. TED وعندما أصبح الضخم أكثر ضخامة، الضئيل أصبح أكثر ضآلة والغريب أكثر غرابة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more