İşin temelleriyle birlikte ortaya çıkan başka bir şey daha var. | TED | وهناك شيء آخر من الاعتراضات يأتي مع قصة الاساسيات تلك .. |
Tanrı, sadece kainat için başka bir isim mi? hiç bir bireyselliği olmayan? | TED | هل الرب مسمى آخر للكون فحسب, بلا أي وجود مستقل له على الإطلاق؟ |
Ve bu çekişmeli gençleri başka bir botla yarışsın diye bir bota koyduğunuzda, ortak çalışmak dışında bir şansları kalmıyor çünkü artık aynı bottalar. | TED | وعندما تضع هؤلاء في منافسةٍ مع قاربٍ آخر ، فليس لديهم أي خيارٍ آخر غير التعاون في ما بينهم لأنهم جميعاً في قاربٍ واحد. |
başka bir enteresan bulgu da kamu politikasının başarısız girişimciler üzerindeki derin etkisi. | TED | اكتشاف اخر مثير للاهتمام هو التأثير العميق للسياسة العامة على رواد الأعمال الفاشلين. |
Ve sonra birkaç saniye başka bir şey düşünmek için uzaklaşıyor ve düşünüyor, 'Belki, farklı bir açıdan yaklaşırsam.' | TED | وها هو يبتعد قليلاً ومن ثم يقترب مرة اخرة ويقول في نفسه ربما علي ان اقترب من زاوية اخرى |
Ve bunun hakkında düşündüğüm, sağlık hizmetinin herhangi başka bir sistem gibi olduğu. | TED | والطريقة التي أفكر بها بذلك هو أن الرعاية الصحية مثل أي نظام آخر. |
başka bir şey daha jenerik ilaç üreticilerini gerçekten korkutabilir. | TED | هنالك شئ آخر يمكنه حقا إخافة مصنعي الأدوية غير المسجلة. |
Bebek bakıcılığı sıkıntısı olan ülkenin başka bir yerine taşınmak zorunda kalırlar mıydı? | TED | هل عليهم الانتقال إلى جزء آخر من البلد حيث يوجد حصاص في الحاضنات؟ |
Ve sonuçlar başka bir biçimde kendini gösteriyor. Emeklilik yaşındaki insanların sayısı hızla artmakta. yani 46-64 kuşağının emeklilik dönemlerinden bahsediyoruz. | TED | و تتحول لمسار آخر حيث ترتفع عند الأشخاص الذين هم في سن التقاعد بشكل سريع جداً وعندما يصل المواليد سن التقاعد |
Bir açıdan, işbirliği de karmaşık sisteme başka bir örnektir. | TED | بطريقة ما، إن التعاون هو مثال آخر على الأجهزة المركبة. |
Arthur Benjamin: 22. başka bir iki basamaklı sayı, bayım? | TED | آرثر بينجامين: 22 ، و رقم آخر من خانتين، سيدي؟ |
Sonuçlar alındıktan sonra başka bir uzman görüntüleri inceler ve teşhisi hastaya bildirir. | TED | وبمجرد جمع هذه الصور يقوم طبيب آخر بتشخيص تلك الصور والتحدث إلى المريض. |
Aslında onu hacklemek zorunda kaldım ve bunu başka bir konuşmamda tartışabiliriz. | TED | في الحقيقة اضطررت لأختراقه، وهو مجال آخر للحديث عنه في حديث آخر. |
Görünen o ki baba başka bir yerde yemeğe davetli. | TED | ويبدو الأب قد تلقى دعوة لتناول العشاء في مكان آخر. |
Mesafeniz ikinci bir uydudan da ölçülür ve örtüşen başka bir küredesinizdir. | TED | قم بقياس بعدك عن قمر صناعي آخر وستحصل على مجال متداخل آخر |
Kalori hesabı yapmadan önce bilmeniz gereken başka bir şey daha var. | TED | هذا شيء آخر يجب أن تعرفوه قبل أن تبدأوا بعد السعرات الحرارية. |
Kalp cerrahları, vücudun başka bir yerinden bir damar ya da arter alarak, tıkanıklık etrafındaki kan akışını yeniden dengeleyebilir. | TED | باستخدام قطعة من وريد أو شريان من جزء آخر من الجسم، يمكن للجرّاحين أن يعيدوا توصيل تدفق الدم حول الانسداد. |
Senden başka bir dünyada yaşayan birini seversen ne yaparsın? | Open Subtitles | اذا كان شخص من عالم اخر يحبك كيف سيكون شعورك |
başka bir sorun daha var: Büyük veri mesleklerimizi elimizden alacak. | TED | توجد هناك مشكلة اخرى. سوف تقوم هذه البيانات الضخمة بسرقة وظائفنا |
Yaşamak ve para kazanmak için başka bir yol bilmedi. | TED | لم يعرف أية طريقة أخرى لكسب العيش و صنع المال. |
Buraya ne zaman gelirsek anlatacak başka bir hikayesi vardır. | Open Subtitles | فى كل مرة نأتى إلى هنا يُحضر مع قصة آخرى |
Onlar hakkında tüm duyduğum ne kadar fakir olduklarıydı, bu yüzden onları fakirlik dışında, başka bir şekilde görmem imkansız hale gelmişti. | TED | كل ما سمعته عنهم هو كم كانوا فقراء، بحيث أصبح من المستحيل بالنسبة لي أن أراهم في أي وضع سوى أنهم فقراء. |
Ve eğer hayat sırasında bu inanışlar çökerse, gerçek olmadıkları kanıtlanırsa, takip edeceğimiz ve inanacağımız başka bir din buluruz. | Open Subtitles | و إذا ما تعطّلَت تلكَ المُعتقدات خلال الحياة إذا ثبتَ أنها ليسَت حقيقية نبحثُ عن دينٍ جديد نتبعُه و نعتنقُه |
başka bir iş bulana kadar, bu hisseler beni idare eder. | Open Subtitles | أنا أريد أن أحتفظ بها إلى أن أحصل على وظيفة جديدة |
Bu işe devam etmenin başka bir yolu olmalı. | Open Subtitles | لابد ان يَكُونُ هناك طريقاً آخراً لحلهذا. |
Geçen sefer, yanında başka bir kız vardı. Onu yedi, galiba. | Open Subtitles | المرّة الماضية , كان مع فتاة مختلفة , أظن أنه أكلها |
Herkesin doğal bir şekilde uyanıp başka bir yerde olduğunu biraz yaşlandığını ya da başka bir giysi giydiğini düşünürdüm. | Open Subtitles | أنه من الطبيعى أن يستيقِظ الناس ليجدوا أنفسهم فى مكانٍ آخَر, أو أكبَر سِنّاً, او يرتدون ملابِس أُخرى. |
İşte başka bir zaman makinesi daha, birşeyi roketlerden daha fazla hızlandırıyor. | Open Subtitles | هذه آلة زمنيّة أُخرى و تُسرّع الأشياء أكثر حتى من السُفن الفضائيّة |
Fakat annelik yeteneği ya da başka bir şey o şeyi durdurulamaz yapıyor. | Open Subtitles | لكن يبدو أن غريزة الأمومة أو ما شابه يجعل هذه البقرة مستحيلة الإيقاف |
Tek savaş astsubayı sendin. Ben de başka bir gruptanım. | Open Subtitles | كنتما قادة العمليات المحاربون فقط و انا من فرقه اخري |
- Ortalıkta dolaşan başka bir teori var. - Nedir? | Open Subtitles | ـ سيد هورمان، ثمة نظرية أخري منتشرة ـ وما هي؟ |