Ve anlayabileceğiniz üzere, burada ben bir yatırım fonu için analisttim. Sosyal değeri olan bir iş yapmak benim için çok garipti. | TED | لذا يمكنك أن تتخيل كنت هنا محلل مالي في صندوق هيدج كان غاية في الغرابة بالنسبة لي فعل شئ ذا قيمة إجتماعية |
Ve benim için size burada ilk defa gösterebiliyor olmak muhteşem bir onur. | TED | و انه لشرف عظيم بالنسبة لي ان استطيع ان اقدمه لكم هنا اولا |
ve ortaya birşeyler çıkartıyordum, bu benim için bir nevi rüyaydı. | TED | و قدمكنتنى هذه القدرة من صناعة أشياء كانت كالأحلام بالنسبة لى. |
- benim için geldiğine inanamıyorum. - Seni öldürmelerine izin vereceğimi mi sanıyorsun? | Open Subtitles | لا اصدق بإنهم سيأتون من اجلي هل كنت تعتقد انهم ستركونك تموت ؟ |
Sonrasında anladım ki; tüm yapılanların hiçbiri benim için değilmiş. | Open Subtitles | عندئذٍ عرفت أن لا شيئ من ذلك كان من أجلى |
Ama şunu söyleyebilirim ki benim için bu çok, çok doğru. | TED | لكن أستطيع أن أقول لكم أن الأمر صحيح للغاية بالنسبة إليّ. |
Bu bir zincir testere adam değildi. Hâlâ benim için bir sır. | Open Subtitles | هذا لم يكن رجل سلسلة المنشار هو لا يزال غامضاً بالنسبة إلي |
Senin için bir anlamı olmayabilir. Ama benim için var. | Open Subtitles | مما يعني انها لا تهمك و لكن بالنسبه لي تهمني |
benim için de sorun yoktu. Senin için de sorun olmadığını düşündüm. | Open Subtitles | هذا كان دائماً مُريح بالنسبة ليّ لقد تصورت أنه مُريح لك أيضاً |
Böylece size çekinmeden bir şeyi açıklayacağım, benim için güzel bir şey. | TED | لذا سوف اعرض لكم بكل خجل شيء اعده جميل جداً بالنسبة لي |
Bu benim için üst düzey tasarruf ve bence anneannem de böylesini isterdi. | TED | هذا بالنسبة لي هو قمة حسن التدبير، وأعتقد أن هذا ما ستحبه جدتي. |
Bu benim için doğal. Ben ve arkadaşlarım, onlara kolayca bağlanabilirim. | TED | هذا طبيعي بالنسبة لي. أنا وأصدقائي, أستطيع أن أتواصل معهم بسهولة. |
Ve seninle temas kurmaya çalışmak benim için çok da uygun olmaz. | Open Subtitles | وسيكون من غير الملائم مطلقا بالنسبة لى, ان احاول عمل اتصال معك |
Teşekkür etme fırsatı vermemiştin. O kitap benim için çok önemliydi. | Open Subtitles | أنت لم تعطنى الفرصه لكى أشكرك فهذا الكتاب هام بالنسبة لى |
Çünkü benim için önemli olan tek kan, Yahudi kanıdır. | Open Subtitles | المهم لدي ان من ضحى من اجلي هي دماء يهودية |
O numarayı beş dakika önce benim için aradığını biliyorum, şimdi söyle. | Open Subtitles | اعرف انك تعقبت ذلك الرقم من اجلي قبل 5 دقائق لذا افصحي |
benim için ya da çocuklar için bunu değiştirmeye çalışma. | Open Subtitles | لا تحاول تغيير ذلك من أجلى أو من أجل الأطفال |
Bak dün geceki şeyler sıradan değildi. Yani en azından benim için. | Open Subtitles | اسمعي، ما حدث الليلة الماضية ليس عاديّاً على الأقل ليس بالنسبة إليّ |
Hamile kaldığımdan bu yana benim için her şey değişiyor. | Open Subtitles | أشعر بأنني منذ أن حملت كل شيء يتغير بالنسبة إلي |
benim için sorun değil dostum, zaten buraya geldiğimden beri eğlenemiyorum. | Open Subtitles | هذا مضحك بالنسبه لي حتى انني لم اقضي وقتا ممتعا هنا |
Bilinmeyen bir yüzünü bildiğinize sevindim. benim için bir hırsız ve katildi. | Open Subtitles | سعيدة أنك عرفت جانب آخر منه بالنسبة ليّ فهو مجرد لص وقاتل |
Alo, Doktor. benim için yapmanı istediğim bir şey var. | Open Subtitles | الو يا دكتور, هناك شئ اريدك ان تفعله من اجلى |
benim için endişelenirler, biri öğrenecek diye ama beni değiştirmeye çalışmadılar. | Open Subtitles | قلقين بشأني بأن أحداً ما يكتشف حقيقتي ولكنهم لم يحاولوا تغيري |
Bu işleri benim için halleden, yasal olmıyan, bir adamım var. | Open Subtitles | عندي مستخدم يعمل بعض الأشياء لي بشكل غير رسمي من الكتب |
Bu durum, benim için her anlamda çok zor bir geçişti. | TED | لقد كان هذا تحولا قويا جدا بالنسبة لي في نواح كثيرة. |
- Yemek için teşekkürler Hal. - benim için zevkti Rosie. | Open Subtitles | ــ شكرا للغداء يا هال ــ من دواعي سروري يا روزي |
Bundan sonra direkt olarak benim için çalışmana karar verdim. | Open Subtitles | لذا فقررت .. من الآن فصاعداً أنك ستعمل لحسابي مباشرةً |
Annecik, benim için yaptıklarının az olduğunu kabul etmelisin bence. | Open Subtitles | ماما، أعتقد أنه مناسب لتعترفي أن حركتك كانت بسببي أنا |