Oğlunun elimizde olduğunu kanıtlayıncaya kadar daha fazla oyunda kalmayacak. | Open Subtitles | انه لن يستمر معنا الا اذا اثبتنا اننا نملك ابنه. |
Anahtarımız yoksa elimizde olmayan açtığı şeyi açmamız mümkün olmaz. | Open Subtitles | لو ليس بحوزتنا المفتاح لا يمكننا فتح أياً ما يفتحه |
Korkarım ki bu, elimizde 6 adet nükleer felaket bulunması demek oluyor. | Open Subtitles | يؤسفني أن أقول أن هذا قد يعني ست كوارث نووية بين أيدينا |
elimizde çok fazla bilgi var; bunu nasıl düzenleyeceğimizi bilmiyoruz. | TED | لدينا الكثير من المعلومات, نحن لا نعرف كيف نبدأ بترتيبها. |
İşte elimizde harikulade bir resim, başa geri geleceğim, ve işte burada evrenin oluşumunu başlatan gizemli bir süreç var. | TED | لذا عندنا هذه الصورة، وهي صورة رائعة وسأحدثكم عن البداية لاحقا، عندما تمت عمليات مبهمة عنا والتي بها نشأ الكون. |
elimizde hiçbir şey kalmadı. Yolcuları almak pek yardımcı olmayacak bize. | Open Subtitles | لم نحصل على أى شىء المسافرون لن يساعدو بما فيه الكفايه |
elimizde olmayan o çok değerli kitabı açan bir yüzüğün var. | Open Subtitles | لديك خاتم يفتح كتاب غالي جداً والذي لا نملكه في الاصل |
Çünkü elimizde, DNA eşleşmesi yapacak bir şey olduğunu bilmiyordu. | Open Subtitles | لأنها لا تعلم أننا نملك ما نطابق به حمضها النووي |
Bu kez kesin itiraf ettireceğiz çünkü elimizde delil var. | Open Subtitles | نحن بالتأكيد نستطيع أن نجعلها تعترف كما أننا نملك الدليل |
elimizde olanın hepsi bu zaten, başka ne yaparız bilemiyorum. | Open Subtitles | انه كل ما نملك لا ادري ماذا يمكن ان نفعل |
Onu elimizde tutmamız için gerekenden fazlası bile kalacaktır. | Open Subtitles | و سيتبقى معنا قوات اكثر مما نحتاج للمحافظة عليه |
Onu pataklamak istiyorsanız, çekinmeyin, dövün. elimizde. | Open Subtitles | لو تسمح يا سيدى سوف نؤدبه سنأخذه معنا إلى أسفل |
Bu sürüngeni bırakın. elimizde onunla ilgili bir şey yok. | Open Subtitles | حسناً , دعوا هذا المزعج يذهب فليس بحوزتنا دليل ضده |
200 yıl çok fazla bir zaman değil, doğanın, 3 milyar yılı vardı, bazı harika maddeleri mükemmelleştirmesi için. elimizde de olmasını isteyeceğimiz maddeler. | TED | مائتي سنة لا تكفي في حين أن الطبيعة امتلكت 3 مليارات سنة لإتقان أكثر المواد إذهالاً والتي نودّ لو كانت بحوزتنا |
Geçmişimizden dolayı pişmanlık, duymak yerine şu an elimizde olanın değerini bilmek. | Open Subtitles | ألا نندم على ماضينا و لكن أن نقدر ما بين أيدينا الآن |
elimizde bazı öğrencilerin AMBE'ne gelmeden önce evlerinde çekilen görüntüleri var. | TED | لدينا بعض الطلاب الذي تصوروا في بلدانهم قبل قدومهم إلى آيمز |
elimizde çok bir şey yok ama bir adres var. | Open Subtitles | أنا لم أجد أيّ شئ كثير لإستمرار، لكنّنا عندنا عنوان. |
Tamam mı? Çünkü bunu yapmazsak, elimizde hiçbir şey olmayacak. | Open Subtitles | لاننا ان لم نفعل هذا، لن نحصل على شيء ابداً |
elimizde pek bir şey olmadığını biliyorum ama ne varsa sizindir efendim. | Open Subtitles | أعلم أننا لا نملك الكثير ولكن كل ما نملكه ملكك يا سيدي |
Doğrusu, elimizde hiç olumlu bir sonuç yok. | Open Subtitles | في الحقيقة، نحن لم يكن عِنْدَنا نَتائِجَ إيجابيةَ مطلقاً |
Eğer bizim elimizde güç olsaydı biz onlardan da beter olurduk. | Open Subtitles | لكن لو كنا نمتلك تلك القوة بأيدينا نحن سنكون أسواء منهم. |
Peki ya elimizde onun arabası ve başka bir suç mahalli daha olsa nasıl olur? | Open Subtitles | ولذلك , ماذا لو أننا قد أمسكنا بسيارته فى موقع جريمة أخر |
Diğerlerini araştırarak yanında kimlerin olabileceğini bulmaya çalışıyoruz ama elimizde bu var. | Open Subtitles | نقوم بتعقب آخرين من المحتمل أنهم كانوا معه، لكننا حصلنا على هذا. |
Onları fena vuracağız. elimizde ne varsa onunla saldıracağız. | Open Subtitles | سوف نضربهم , ونضربهم بقوة سنأتيهم بكل مالدينا |
Şu açık saçık mektuplar elimizde, bunlarla birilerine şantaj yapacağız. Tamam. | Open Subtitles | لقد حصلنا على بعض "الرسائل" القذرة التي سنبتزّ" بها احد الأشخاص" |
Antikythera mekanizması elimizde ve şu an Gilboy hava üssüne doğru ilerlemekteyiz. | Open Subtitles | و في حوزتنا آلية الأنتيكيثيرا و في طريقنا إلى قاعدة جيلبوي الجوية |