"endişe" - Translation from Turkish to Arabic

    • القلق
        
    • قلق
        
    • قلقة
        
    • للقلق
        
    • أقلق
        
    • قلقاً
        
    • بالقلق
        
    • نقلق
        
    • قلقين
        
    • أخشى
        
    • تقلقوا
        
    • تقلقى
        
    • تقلق بشأن
        
    • يقلق
        
    • قلقه
        
    Bu hastalardaki en yüksek iyileşme, stres seviyesinde, endişe bozukluğunda ve depresyonda azalmalardı. TED ومن أفضل التحسينات لهؤلاء المرضى والتي كانت تقلل من التوتر، واضطرابات القلق والاكتئاب.
    ve ben de bir ebeveynim, bu endişe duygusunu anlıyorum. TED وأنا أيضًا من أولياء الأمور، أفهمُ هذا الشعور من القلق.
    Şunları buldum: Çoğu insan yanlış şey için endişe ediyorlar. TED وهذا ما وجدته: ينتاب معظم الناس قلق بشأن الأمر الخاطئ.
    Günde 11 ila 15 saat, yetersiz istihkak cephedeki eşler ve oğullar için duyulan endişe kalıcı bir hastalık gibi bitkinlik. Open Subtitles عمل لساعات تتراوح بين 11 و 15 ساعه يومياً حصص طعام قليله جداً قلق على زوج أو أبن يقاتل على الجبهه
    O adamla büyüdüğünü hayal et, ...yatmadan diş perisinin gırtlağını keseceğinden endişe edersin. Open Subtitles تخيلي النشأة مع هذا الشخص، الذهاب للفراش قلقة أن جني الأسنان سينحر عنقِك
    Bakın, artık bir şey çalacağız diye endişe etmenize gerek yok. Open Subtitles نظرة، كنت لا داعي للقلق عنا سرقة أي شيء بعد الآن.
    Demek istediğim, sanki senin bu göreve getirilmenden endişe duyanlar var gibi. Open Subtitles أعني لديك نظرة الغزالة أمام الأضواء الذي أقلق بشأنه ..تتقدم للميدان هناك
    Ancak herhangi bir panik havası ya da endişe yoktu. Open Subtitles لكنهم لم يظهروا أى علامه للهلع أو القلق على الأطلاق
    endişe etmene hiç gerek yok Listedeki en yaşanabilir bölge de oturuyorsun. Open Subtitles لا يتوجب عليك القلق حيال الأنتقال هناك بالأعلى عند لائحة الأماكن الجيدة
    Oh, bu geceki kaderimizi biliyorken neden yarın için endişe edelim? Open Subtitles اوه لماذا القلق من الان دعك من هذا سنرى قدرنا اللية
    Bunların ciddi bir ilişkiye döneceği konusunda hiç endişe duymadan. Open Subtitles أبدا حتى القلق أنه لا تتحول إلى شيء أكثر خطورة.
    Hayatım için tiyatro patronun yaptığı gibi endişe mi edeyim? Open Subtitles واعيش كل عمري في قلق ؟ مثل صاحب المسرح ؟
    Sayın Başkan, oyların aleyhinize değişeceğinden hâlâ endişe ediyorum. Evet, öyle. Open Subtitles سيدتي الرئيسة , لازالت قلق ان نتيجة التصويت قد تميل ضدك
    Bryce, şu anda beynimde yer eden bütün derin devlet bilgilerini bana gönderdi ve sayesinde her an korku, tehlike ve endişe içindeyim. Open Subtitles برايس أرسل لي قاعدة بيانات مليـئة بالأسرار الحكوميــة و هي الآن في دماغي, و تجعلني في حالة خوف و خطر و قلق مستمرة
    Seni hastaneye görmeye geldiğimde durumun iyiye gitmeyeceğinden endişe etmiştim. Open Subtitles كنت قلقة أنها لن تعمل مجددًا عندما قمت بزيارتك بالمستشفى
    Bak... endişe ettiğini biliyorum, ama bunu gerektirecek bir şey yok. Open Subtitles .. أنظري ، أعلم أنكِ قلقة . ولكن لا يوجد داعِ
    Ve, endişe etmek zorunda kalmazsınız, çünkü ben çok gayım. Open Subtitles و ليس هناك شىء يدعوا للقلق بسبب أننى شاذ جداً
    Bunun çabucak biteceğini biliyorum ama sonra ayrılamayacaklar için endişe ediyorum. Open Subtitles أعلم أن الأمر سينتهي سريعاً لكنني أقلق على أولئك الذين سيموتون
    Etkilendiğim biriyle aynı ofisi paylaşmaktan endişe duyuyordum, ama asıl sorun rahatsız edici iş alışkanlıkları olan biriyle bir ofise tıkılmak. Open Subtitles لقد كنت قلقاً بخصوص مشاركة مكتب مع شخص منجذب إليه لكن المشكلة أن تكون متورط مع شخص في عادات العمل المزعجة
    Sende polislerin dikkatini çekeceğinden ve karlı akşamına nokta koymasından endişe ettin. Open Subtitles وبدأت بالقلق حتى لا يلفت الانتباه للشرطة، وأن يضع نهاية لمساءك المربح
    Bak, evliliği aceleye getirmek istemeyiz, şimdilik bunu endişe etmeyelim, olur mu? Open Subtitles انظر ، نحن لا نتسرع بالزواج ، دعنا لا نقلق حوله الآن
    Biliyorum çoğunuz bu yeniliğin mesleklere olabilecek etkisi hakkında endişe duyuyorsunuz. TED وأنا أعلم أن الكثيرين منكم قلقين حول أثر الابتكار على وظائفهم.
    Yapılması gerekeni yapacak kadar soğukkanlı olmadığı için endişe ediyorum. Open Subtitles أخشى ألا يملك رباطة الجأش لفعل ما يجب القيام بفعله
    Meşgul insanlar olduğumuzun da farkındayım; o yüzden endişe etmenize gerek yok, bunu öğle arasında da yapabilirsiniz. TED وانا موقنةٌ انكم مشغولون جداً لذا لا تقلقوا . يمكنكم القيام بذلك في استراحة الغداء
    endişe etme. Senin ve arkadaşların için geri döneceğim. Open Subtitles لا تقلقى سوف أعود من أجلك ومن اجل أصدقائك
    endişe etmemesini Veta'ya söylüyorum. Ben kendim hallederim. Open Subtitles أخبرتها الا تقلق بشأن ذلك سأهتم بهذا الأمر
    Neden o endişe duyması gereken sağduyulu yetişkin hep ben oluyorum? Open Subtitles لماذا يجب أن أكون انا البالغ الوحيد المسئول والذي يقلق ؟
    Kral, kayınpederinin bu yolculuktaki güvenliği için de endişe duyuyor. Open Subtitles الملك يُعبر عن قلقه حول سلامة والد زوجته أثناء رحلته

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more