| Bu bir gönüllü, ve bu da çalıştığı köyde yaptığı bir alet. | TED | هذا أحد المتطوعين, وهذا جهاز قام بصنعه في القرية التي عمل فيها. |
| Bu adamlar buraya gönüllü geldi kimsenin hayatta kalamayacağı koşullarda hem de. | Open Subtitles | لقد تطوع هؤلاء القوم للمجيء الى هنا في ظروف لن يتحملها اخرون |
| Erkeklerin çektiği korkunç acıya çare olmak için gönüllü oluyor. | Open Subtitles | إنّها تتطوع للتخفيف من معاناة رجال يعانون من ألم رهيب. |
| Burada hiçbir şey yapmadan öylece oturup... sonrada "gönüllü olmadan dönmüş" dedirtmem kendime. | Open Subtitles | لا مفر , لن أتركك تتطوع لهذا حتى أعود إلى وطنى مثل الرجل الذى لم يتطوع |
| Size söylemedim zira daha hiç birşey için gönüllü olmadım. | Open Subtitles | لم أقل شيئاً لأنني لم أتطوع لأي شيء حتى الآن |
| Ve göçmenler için kiralık bir okulda 3 aydır gönüllü öğretmenlik yapıyordum. | Open Subtitles | وسأكون مدرسة متطوعة في أحد المدارس الخيرية وهي للمهاجرين لمدة 3 شهور |
| En iyi ve büyük gönüllü çalışmalardan biriydi. dünyadaki herhangi bir hapishanelerde gerçekleşen. | TED | وكانت واحدة من أفضل وأكبر صور العمل التطوعي من أي سجن في العالم. |
| Askerlik şubelerinin önünde orduya gönüllü katılım için kalabalıklar birikmiyordu. | Open Subtitles | لم يكن هناك تدافع بطولى من المتطوعين على مكاتب التجنيد |
| İsminin bu hafta sonu düzenlenen okul festivalinin gönüllü listesinde olmadığını fark ettim. | Open Subtitles | لقد لاحظت أن اسمكِ ليس في قائمة المتطوعين لمعرض المدرسة بعطلة الأسبوع هذه |
| Neden tüm bu polisler, düzinelerce gönüllü ve özel bir FBI takımı Samantha'yı arıyor da etrafta benim küçük kızımı arayan hiç kimse yok? | Open Subtitles | لماذا كل هذه الشرطة و عشرات المتطوعين و فريق خاص من الاف بى اى يبحثون عن سمانتا لكن لا أحد يبحث عن ابنتى الصغيرة |
| Bu mürettebatın her biri zaten iki kez gönüllü oldu. | Open Subtitles | كل فرد من هذا الطاقم سبق و أن تطوع مرتين |
| Evan, Helping Eyes Initiative'in iki haftalık çalışması için gönüllü oldu. | Open Subtitles | تطوع ايفان ليكون جزءا من مبادرة عيون العون، دراسه لمده أسبوعان |
| CA: Son olarak, önerdiğin bu şeyin, din değil de başka bir şey, bir lidere ihtiyacı var mı, papa olmak için gönüllü musun. | TED | كريس: واخيرا هل هذا شيء جديد تقترحه والذي هو ليس دين ولكنه شيء اخر هل يحتاج قائد وهل تتطوع لتكون البابا؟ |
| Tanrım. Kimse Burma için gönüllü değil. Böyle söyledi. | Open Subtitles | ياعيسى.لاأحد يتطوع من أجل ركض بورما لقد قال هذا بنفسة |
| Bunun için gönüllü olmayı çok isterdim ama neden bahsettiğini gerçekten bilmiyoruz. | Open Subtitles | كم أود أن أتطوع لهذا، ولكننا حقًا لا نعرف ما تتحدث عنه |
| Bazı resimlerini bizim için açık artırmaya çıkardı. gönüllü olarak mı? | Open Subtitles | وقد باعت لنا بعض اللوحات فى المزاد متطوعة ؟ |
| Böylece, Avrupa'daki genç Müslümanlarla çalışan çeşitli örgütlerde gönüllü olarak çalışmaya başladım. | TED | بدأت العمل التطوعي لصالح منظمات مختلفة تعمل مع الشباب المسلمين داخل أوروبا. |
| Bundan böyle Teksas kolcu kuvvetinin A Bölüğünde gönüllü ersin... | Open Subtitles | أنت الآن جنود متطوعون في الفرقة الاولى من خيالة تكساس |
| Devlet Kurumları, özel kurumlar ve güvenlik firmaları bilgileri hızla paylaşmaya gönüllü olmalı. | TED | يجب علينا جعل الحكومات والمؤسسات الخاصة والشركات الأمنية على استعداد لمشاركة المعلومات بسرعة. |
| Öyleyse sivil rehber veya tercüman olarak gönüllü yazılırım. Ne olursa. | Open Subtitles | إذآ يمكننى التطوع ككشاف مدنى . او مترجم او اى شيئ |
| Enkaz çalışmasında fazladan yardım istedi, ben de ikinizi gönüllü yaptım. | Open Subtitles | هي تحتاج مساعدة إضافية لجمع الركام، لذا رشحتكما أنتما الإثنان للتطوع. |
| Ardından gidecek bir gönüllü lazım. | Open Subtitles | اريد متطوّع. أحدكم يَدْخلُ هناك فى اثره. |
| gönüllü çalışıyorlar, Frank. | Open Subtitles | أعتقد انهن يقمن بالكثير من الأعمال التطوعية يا فرانك |
| gönüllü olduktan sonra hatırladım, ben bugüne dek hiç parti vermedim. | Open Subtitles | لكن بعد ما تطوّعت أدركت بأنّني لم أقم حفلةً من قبل مطلقاً |
| (gönüllü olup gelen herkes affedilecek) (Teslim olmak için sığınaklara gelin) | Open Subtitles | اللذين يأتون الآن طوعاً لن يقتلوا .. تعالوا إلى الملاجيء للإستسلام |