| Tietjens denen adamı görmem gerek. Bir şiir hakkında acil bir mesele var. | Open Subtitles | أنا يجب أن أرى ذلك الزميل , تيجنز أنها مسألة مستعجلة حول سوناتة |
| Her ikimiz de istediğimizi alacağız, o halde mesele ne? | Open Subtitles | سيحصل كلاً منا على ما يريد فما المشكلة إذاً ؟ |
| Ama masasında oturan piliçle ilgili bir mesele olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لكنني لا أعتقد أنه يتعلق بالفتاة التي كانت يجلس معها |
| mesele şu: Birinci sınıf öğrencilerinin araba kullanmasına izin yok. | Open Subtitles | هناك أمر ما الطلاب الجدد لا يُسمح لهم باصطحاب سياراتهم |
| - Bilmiyorum, hiç farketmez. mesele o değil. Bunu uzun zamandır düşlüyorum... | Open Subtitles | لا أعرف الى أين الى أي مكان لا يهم ليس هذا المغزى |
| Ama bu baş parmak asla yanılmaz. Bütün mesele nasıl yaptığın. | Open Subtitles | لكن الابهام لا يفشل أبدا كل الموضوع هو كيف تقومين بذلك |
| mesele şu ki bu sıçanlar artık Gece Nöbetçileri'ne ait. | Open Subtitles | المسألة أن قطيع الفئران هذا ينتمي لـ الحِراسة الليلة الآن |
| mesele şu, 18 yaşındasın ve kendi seçimlerini yapmaya başlamak için yeterince büyüksün. | Open Subtitles | يبقى المهم وهو انك في الثامنة عشرة وانت في عمر تستطيع معه اختيار |
| Esas mesele kırmızıyla işaretli olanların fazlalığına dikkat etmenizi sağlamak. | Open Subtitles | وهذه النقطة هي أريدك أن تلاحظ كمية من الرموز الحمراء. |
| Bu da terörist saldırıyı askeri bir mesele haline getiriyor. | Open Subtitles | مما يجعل هذا الهجوم الارهابي هى مسألة خاصة بالقوات العسكرية |
| Belki bu sayıyı açıklamak sadece teknik bir mesele, uzmanlardan başka hiç kimseyi ilgilendirmeyen teknik bir detay. | TED | ربما شرح هذا الرقم مجرد مسألة تقنية تفاصيل تقنية تهم الخبراء ولكن غير متعلق بأي احد آخر |
| mesele, ona ettiğin laf değil, binadan ayrılmasına izin vermen. | Open Subtitles | ليست المشكلة ما قلته لها، المشكلة أنك تركتها تغادر المبنى. |
| Biliyorsun, mesele, hayatım boyunca bu fikrimi yaşadım ben kimim? | Open Subtitles | المشكلة هي أنني طوال حياتي كانت لدي فكرة عمن أكون |
| Baba, mesele, ülkeyle ilgiliyse sözünden dönmenin ne zararı olabilir ki? | Open Subtitles | أبي عندما يتعلق الأمر بمسألة البلاد لا يمكنك التراجع بكلمتك ؟ |
| Anlayacağın Dan,.. ...ben aklımdan geçeni söylemeye inanırım. Hele mesele aşk ise. | Open Subtitles | أترى يا دان أظن وبالحديث عن عقلي خاصة عندما يتعلق الأمر بالحب |
| - Henüz karar vermemişti. Biraz zor bir mesele sonuçta. | Open Subtitles | لم يكتشف أيّ خطط بعد إنّه أمر جلل، كما تعرفين؟ |
| Tüm mesele de bu, bunu küçük miktarlarda yap ki kimse şüphelenmesin. | Open Subtitles | هذا هو المغزى غير كميات قليلة حتى لا يشك أحد |
| Bay Poirot'nun buna hakkı yok, bu özel bir mesele. | Open Subtitles | بوارو ليس له الحق.. هذا خارج الموضوع هذا شأن خاص |
| mesele sadece böyle bir şeyi yapmaya karar vermekte. | TED | المسألة الأساسية هي اتخاذ القرار لعمل ذلك. |
| mesele şu, biz üstlerine gittiğimizde mutlaka biri malı alıp kaçmaya başlayacak. | Open Subtitles | الشيئ المهم الآن ، عندما نهاجم أولئك الملاعين سيكون هناك هارب محدّد |
| Asıl mesele elimizdeki bu teknolojilerin aslında yanlış şeyi ölçüyor olması. | TED | لذا فإن النقطة هي أن هذه التقنيات التي نمتلكها تقيس بالفعل الشيء الخاطئ. |
| mesele şu ki, birini bile öldürürsek dünya daha ıssız bir yer olur. | Open Subtitles | المقصد هو لو قتلنا واحدا منهم حتى واحد فسوف نجعل العالم مكانا وحيدا |
| Karar vermek üzere olduğunuz mesele, çağımızın vahim bir sorunudur: | Open Subtitles | هذة القضية التى تقرروا بشأنها هى القضية الحاسمة فى عصرنا |
| Kelimenin tam anlamıyla meraklandırıcı. Büyük mesele bu. İçine çekilirsiniz. | TED | انها حرفيا كذلك. إنه السؤال الكبير. لذلك فأنت تنجذب تجاهه. |
| Propaganda sadece gazeteden ibaret değil. mesele, siviller arasındaki direnişi yüreklendirmek. | Open Subtitles | الإعلانات أكثر من مجرد جريدة إنها بخصوص شجاعة المقاومة عبر المواطنين |
| Burada mesele akıllı olmak dikkatleri üzerine çekmemek, göze batmamak. | Open Subtitles | انهُ متعلق بالذكاء لا تجلبي اي انتباه لنفسكِ ، اندمجي |
| Herkes için en iyisinin olmasını istersin ama bir mesele var. | Open Subtitles | إنك تنشد ما يصبُّ في مصلحة الجميع، لكن إليك بيت القصيد |