| Yatağımın yanında kuma gömülü bir kola cevizi ile uyumak zorundaydım ve 7 cüzzamlı için 7 madeni para gibi şeyler... | TED | ولكن اضطررت الى النوم مع عروق الجوز بجانب سريري, مدفونا في الرمل, ومنح سبع قطع نقدية لسبعة مرضى بالجذام وهلم جرا. |
| Ancak bu sefer, kadınların yanında, onların başarılı olmasını isteyen erkekler vardı. | TED | وفي هذه الحالة، بجانب هؤلاء النسوة ساندهم رجال أرادوا أن يشهدوا نجاحهم. |
| Sürekli onu izleyemeyiz ki. Her an yanında olmak mümkün değil. | Open Subtitles | لا نستطيع مراقبتها باستمرار ومن المستحيل أن تبقى معها طوال الوقت |
| Şarlatan doktora mı yoksa çocuklarımızı doğururken yanında duran adama mı? | Open Subtitles | دكتور مُشعوذ , أم الشخص الذي وقف بجانبك بينما تُنجبين أطفالنا؟ |
| Çiftçilerin en iyi dostu. Koyunları ve uzun buğday tafrasının yanında. | Open Subtitles | أفضل صديق المزارعين، بالقرب من الأغنام و حقل القمح طويل القامة. |
| Ama bir gün uyandığında bunu yanında taşımaktan rahatsız olmadığını göreceksin. | Open Subtitles | ولكن يوماً ما، سوف تستيقظين، وستجدين أنّكِ لا تمانعين حمله معكِ. |
| Düşünsene, sadece bir dakika önce yanında durmuş, siyah düğmelerine bakıyordum. | Open Subtitles | تخيل فقط، منذ دقيقة مضت وقفت بجانبه ونظرت إلى أزراره السوداء. |
| Eğer nehrin yanında yeterince oturursan düşmanların cesedini yüzerken görebilirsin. | Open Subtitles | إذا جلست عند النهر مدة كافية سترى جثة عدوك تطفوا |
| Senin için Morgy. Ama içeri beraber girdiğin hergelelerin yanında değil. | Open Subtitles | مورغي بالنسبة لك, لكن ليس أمام أولئك المتسكعين الذين جئت معهم. |
| Yani evinizin ön kapısının yanında bir düğme olduğunu, siz evden ayrıldığınızda buzdolabı hariç her şeyi kapatabildiğinizi hayal edin. | TED | ولكن تخيلوا لو أن لكل منزل مفتاح كهربائي بجانب الباب الأمامي، وعندما تغادرون المنزل تستطيعون إطفاء كل شيء عدا الثلاجة، |
| Bu arada, yarış pistinin yanında küçük bir Uzakdoğu dövüş sanatları gösterisi yapacak. | Open Subtitles | أوه ، بالمناسبة ، راولي سيعرض بعضاً من الفنون القتالية بجانب مضمار السباق |
| Johnny Squares de listede. Adı yanında ne yazıyor gördün mü? | Open Subtitles | جوني سكويرز كان على القائمة أيضاً أرأيت ماذا كتب بجانب اسمة؟ |
| Yolu yarıladığında durup, büyük bir kayanın yanında yemeğini yemeye başlamış. | Open Subtitles | نزل نحو منحدر في الأسفل توقف ليتناول فطوره بجانب صخرة كبيرة |
| Bütün gün yanında taşıdığı bir mektubu postalamam için bana verdi. | Open Subtitles | فقد أعطنى خطابا لأرسله لها, كانت تحمله معها طول اليوم ونسيته |
| Ne kadar ağırdan aldıklarını bilirsiniz. yanında taşısa iyi olur. | Open Subtitles | أنت تعلم أنهم بطيئون , من الأفضل أن تبقيه معها |
| Bunun yanında, baksana ne kadar yol katettin ve ben de yanında olacağım. | Open Subtitles | إلى جانب ذلك .. فكري إلى أي حد قد وصلت وسأكون بجانبك هناك |
| Bunun yanında, baksana ne kadar yol katettin ve ben de yanında olacağım. | Open Subtitles | إلى جانب ذلك .. فكري إلى أي حد قد وصلت وسأكون بجانبك هناك |
| Ama öyle yakın olan biri yani yanında bile tanınmıyor. | Open Subtitles | لكن من هم بالقرب منا وبجانبنا نفشل فى أن نلاحظهم |
| Haftada iki gün buraya geleceksin. yanında Tucker Westmore'u da getireceksin. | Open Subtitles | حسنًا، بإمكانك المجيئ إلى هنا مرتين أسبوعيًا و تحضرين معكِ الطفل، |
| Belki yanında şu yağ sızdıran eski tır döküntüsü de yarışır,ha? | Open Subtitles | ربما يريد أن يسابق الشاحنات المتسربة شاحنة نقل الوقود القديمة بجانبه |
| Polis memuru, oluğun yanında bulunan deri parçasını sana gösterdi mi? | Open Subtitles | هل أخبرك الشرطي عن قطعة الجلد التي و جدها عند الميزاب؟ |
| Ölünün yanında duran eli silahlı bir adamı aramak gibi. | Open Subtitles | كما لو أننا رأينا أحداً يقف أمام جثة رجل بمسدس |
| Son günlerinden birinde, yanında oturuyordum, bana baktı ve açıkça dedi ki: | Open Subtitles | في أحد آخر أيامها، وعندما كنت جالسة بجانبها. نظرت لي وقالت بوضوح: |
| Judy, tek demek istediğim, evim hemen seninkinin yanında, tamam mı? | Open Subtitles | جودي، أردت فقط ان اقول لك اننى أسكن بجوارك ، صحيح؟ |
| Her ne kadar senin yanında gulyabani gibi gözüksem de. | Open Subtitles | على الرغم من أنني تبدو وكأنها عفريت ملعون إلى جانبك. |
| - Bak Nick, burada Juliette'in yanında kalmak istediğini biliyorum. | Open Subtitles | انظر, نيك اعلم بانك تريد البقاء هنا.. والمكوث برفقة جولييت |
| Dünyanın dört bir yanında yerli halklarla yaptığımız saha araştırmaları. | TED | العمل الميداني الذي نقوم به حول العالم مع السكان الأصليين، |
| O vahşi salakları, uyuduğumuz odanın yanında tutmamız gerektiği nerede yazıyor? | Open Subtitles | و يقول يجب أن نبقي أولئك الأموات بقرب مكان نومنا ؟ |
| yanında ufacık görünüyordun. Jessica Lange ve King Kong gibi. | Open Subtitles | تبدين ضئيلة جدا بجواره مثل جيسيكا لانج و كينج كونج |