Sadece Hindistan'da, ben ve 150,000 dostum kapı kapı aynı resimle dolaştık. Bir milyardan fazla evi telefonla aradık. | TED | في الهند وحدها، أصدقائي المقربين وعددهم 150 ألف وأنا ذهبنا باب لباب مع نفس الصورة لكل بيت في الهند. |
Bir kaç arkadaşımla beraber Blair Cadısıyla ilgili bir belgesel hazırlıyorduk. | Open Subtitles | أنا و أصدقائي الإثنيْن نعمل على برنامج وثائقي عن الساحرة، بلير |
Bir arkadaşımın başından geçen bir olayı anlatacağım, çünkü bu Bosnalı arkadaşıma olanlar, bu anlattıklarımın tam olarak nasıl hissettirdiğini size göstereceğini düşünüyorum. | TED | سأقوم بسرد قصة حدثت لأحد أصدقائي ، صديقة بوسنية .. حول ما حدث لها. لأني أعتقد أنها ستصور لكم ذلك الشعور على حقيقته. |
Benim için bir baba, bir ağabey gibiydi, en iyi arkadaşımdı. | Open Subtitles | كان كوالدي و شقيقي الكبير أفضل أصدقائي مجتمعين في شخص واحد |
Oralardan yürüyebiliriz. Bu harika bir fikir. Sen benim yeni en iyi arkadaşımsın. | Open Subtitles | ـ فيمكننا الخروج من هنا ـ هذه فكرة جيّدة، أنّك افضل أصدقائي الجدد |
arkadaşlarım cidden aşık olduğumu anlamıyorsa o zaman arkadaşlıklarına ihtiyacım olmadığına karar verdim. | TED | قررتُ أنه إذا لم يتفهّم أصدقائي محنتي الشديدة، إذًا لست بحاجة إلى صداقتهم. |
ve beni kurtaran, ailemin, dostlarımın, profesyonellerin ve bazen yabancıların bile gösterdiği şefkat ve empatiydi. | TED | و قد كان مقدار الرحمة و التعاطف من أسرتي و أصدقائي و ذوي الإختصاص بل أحيانا حتى الغرباء هو الشيء الذي أنقذني |
dostlarımı içki içebilecekleri bir yer olmadan nasıl sokağa atabilirim? | Open Subtitles | كيف أمكنني التخلّي عن أصدقائي بدون أي مكان ليشربوا فيه |
Şey, çocukken en iyi dostum olduğunu düşündüğüm ödüllü bir domuzun vardı. | Open Subtitles | لقد كان لدي خنزير عندما كنت طفلاً والذي إعتقدت أنه أعز أصدقائي |
En iyi dostum, Mike,dışarda senin için kıçını tehlikeye atıyor, bende cevap istiyorum. | Open Subtitles | إن أفضل أصدقائي يعرض حياته الآن للخطر لأجلك, لهذا أريد بعض الإجابات. الآن.. |
dostum olduğunu düşündüğüm kişiler beni bu serserilere köle gibi sattılar. | Open Subtitles | الأشخاص الذين اعتقدتُ بأنهم أصدقائي .ولكنهم قايضوني, كما العبيد, هؤلاءِ المجرمين |
En iyi arkadaşımla akşam yemeğine çıkmak haddini aşmak mı olur? | Open Subtitles | هل تظن أني تخطيت حدودي إن اصطحبت أعز أصدقائي إلى العشاء؟ |
Birkaç adli tabip arkadaşımla üzerinde çalıştığımız dava hakkında mailleştim. | Open Subtitles | حسناً، لقد راسلت بعض الأطباء الشرعين من أصدقائي حول قضيتنا. |
Bir düşman beni en yakın arkadaşımın vahşi saldırısından kurtarmıştı. | Open Subtitles | عدوي أنقذ حياتي ولكن القاتل العنيف قتل أحد أعز أصدقائي |
İlk erkek arkadaşımı elimden aldın şimdi de arkadaşımın yemeğini mi elinden alıyorsun. | Open Subtitles | ، أولاً : صديقي وبعد ذلك أخذتِ طعام أصدقائي أتريدين بطاقة ائتماني ؟ |
En iyi arkadaşımdı. Birkaç gün önce Detroit'ta beni ziyaret etti. | Open Subtitles | لقد كان اعز أصدقائي ، لقد زارني في "ديترويت" قبل يومين |
Vaftiz oğlum. Bildiğin gibi babası da en yakın arkadaşımdı. | Open Subtitles | إنه إبني بالعماد و والده كان أقرب أصدقائي |
En iyi arkadaşımsın! İspat edeceğim. | Open Subtitles | أنا خائف جد وأحتاج لمساعدتك أنت أفضل أصدقائي و سأثبت لك ذلك |
Kütüphanemize gelen çocuklar benim arkadaşlarım çünkü ihtiyaçlarını ve geleceklerini önemsiyorum. | TED | إن الأطفال الذين يأتون لمكتبتنا هم أصدقائي لذلك أهتم باحتياجاتهم ومستقبلهم. |
Son birkaç yılda, iki arkadaşıma yaşamlarını istedikleri gibi son vermeleri için yardımcı oldum. | TED | في السنوات القليلة الماضية، ساعدت اثنين من أصدقائي ليحصلوا على نهاية الحياة التي أرادوها. |
Tüm eski dostlarımın bu kadar rahat olduğunu görmek yüreğimi ısıtıyor. | Open Subtitles | ينشرح صدري لتشاهد كل أصدقائي القدامى القيام بذلك أيضا. |
Cenazem için ne planladığınızı öğrenmek için dostlarımı ziyarete geldim. | Open Subtitles | لقد أتيتُ لزيارةِ أصدقائي ومعرفةُ ماذا حضرتَ لجنازتي, فلتخبرني رجاءً |
Lütfen özürlerimi kabul et. Bazı arkadaşlarımın biraz medenileşmesi lazım. | Open Subtitles | رجاءً دعني أعتذر بعض أصدقائي بإمكانهم تعلم قليلاً من الأدب |
Ben umursamıyor değilim ama futbol, arkadaşlar ve diğer şeylerle uğramıyorum. | Open Subtitles | ليس أنني لا أهتم ولكن لدي كرة القدم , و أصدقائي |
Vatandaşlık İşleri Merkezi'nde çalışan arkadaşlarıma göre, eğer ortada bir duyarsızlık varsa bu duyarsızlık seçmenden değil, sistemden kaynaklıdır. | TED | لكن كما يقول أصدقائي العبقريون في مركز التصميم المدني، إذا وجدت اللامبالاة، فإنها تأتي من النظام، وليس من الناخب. |
Bir gün en yakın arkadaşım Brian bir proje üzerinde çalışıyordu. | TED | أتذكر أن أعز أصدقائي برايان كان ذات يوم بصدد القيام بنشاط |
Polis dostlarım da benden bir 50.000 daha almaya çalıştı. | Open Subtitles | لذلك أصدقائي الشرطة حاولوا التخلص مني لأجل خمسين ألف إضافية. |
arkadaşlarımla çıktığım bir gece eve geç gelirsem üstüme atlardı, onu iterdim. | Open Subtitles | عندما أعود للمنزل متأخراً بسبب أصدقائي أضطر لمصارعتها لإبعادها عني أقر بذلك |