"واحد من" - Traduction Arabe en Turc

• biri
• biriydi
• bir tane
• en
• biriyle
• birini
• tek bir
• sadece bir
• birisin
• biriyim
• bir tanesi
• biridir
• birine
• birinin
• birisi

Ve Radboud Üniversitesi'nde yaptığımız şeylerden biri bir dinleme yetkilisi atamak oldu.
واحد من الأشياء التي قمنا بها جامعة رادبود عينا موظف الاستماع رئيسي.

80 yaşından daha yaşlıların sadece onda biri kanserden ölecek.
فقط واحد من عشرة أشخاص فوق الثمانين سيموتون من السرطان.

Netra ile birlikte yaptığım 200 yıllık planımın en önemli kısımlarından biri kendimiz hakkında neleri unutmamız gerektiği ile ilgili.
واحد من أهم الأمور في خطة ال200 عام الخاصة بنا أننا كتبنا أنا ونيترا ماذا يجب أن ننسى في أنفسنا

Ne kadar garip. Bu sahip olduğu en değerli kitaplardan biriydi.
كم هذا غريب, لقد كان هذا الكتاب واحد من ممتلكاتة الثمينة

Her favelaya bir tane koyun, her gecekondu bölgesine, çünkü şunu bilin ki,
ضع واحد من هذا في كل منطقة فقيرة، وكل مستوطن فقير، لأن هذا

Bu, dünyanın gece görüntüsü ve gezegenimizi küresel bir boyutta nasıl etkilediğimizin en çarpıcı örneklerinden birisi de bu.
هذه هي أرضنا في المساء، وذلك واحد من أكثر الأمثلة إثارة عن كيف أثرنا على كوكبنا على نطاق عالمي.

Kız arkadaşının dostlarından biriyle çıkmasını izleyen kişi sen değilsin.
لم تكن واحدة مشاهدة صديقتك تخرج مع واحد من رفاقه.

Ama o sinek beynindeki bir sürü nöromodülatörden sadece biri.
ولكنه مجرد واحد من المعدلات العصبية الموجودة في دماغ الذبابة.

Bir sonraki yardımcım umarım Shenzhen'deki bu inovasyon yapanlardan biri olacak.
أرجو أن يكون زميلي القادم واحد من هؤلاء المخترعين من شنتشن

Şu anda insanları en çok dehşete düşüren şeylerden biri gerçeğin ne olduğu konusunda milli bir uzlaşma olmaması.
أعني، إنه واحد من أكثر الأشياء رعبا للناس الآن، أنه لا يوجد ثمة إتفاق قومي حول ما هو حقيقي،

Lübnan'da, her dört kişiden biri mültecidir, yani tüm nüfusun dörtte biri kadar.
في لبنان، واحد من أربعة أشخاص يعد لاجئًا، ما يمثل ربع تعداد السكان.

- O haramilerden biri, Leydim. Ne yapacaklarını söylemek zor.
هو واحد من اللصوص فمن الصعب قول ماذا سيفعلون به

Bütün bu tayfa içinde kızıma uygun biri varsa, bir zahmet gösteriver, peder.
حسنا اذا كان هناك واحد من هؤلاء مناسبا لها أشر عليه ، أبت

Alkol yasağı, devletin mafyalara yaptığı en iyi şeylerden biriydi.
الحظر كان واحد من أفضل الاشياء التي فعلتها الحكومة للعصابات

Bu yüzden bir tane senin bir tanede benim kullanılmasını istiyorum.
مما يجعلني أريد أن استخدم واحد من أجنتك وواحد من أجنتي

Onu şu yeşil alışveriş torbalarından biriyle dışarı çıkarken gördüm.
لقد رأيتها تخرج مع واحد من تلك اكياس التسوق الخضراء

Ama yanılgımız şu ki, her birini tek tek çözülecek sorunlar olarak görüyoruz.
لكننا نرى، بطريقة خاطئة، كل واحد من هذه المشاكل كمشاكل فردية ينبغي حلها.

Bu bağlamda, fiziğin kanunları karanlık enerji miktarını gösteren sayıyı açıklayamaz, çünkü aslında tek bir sayı yok, pek çok sayı var.
في هذا السياق قوانين الفيزياء لا تستطيع تفسير رقم واحد من الطاقة المظلمة لأنه لا يوجد رقم واحد هناك العديد من الارقام

Dışarıda sadece bir kişi bıraktılar. O adama karşı iki kişiyiz.
نحن اثنان و هم لم يتركوا سوى واحد من رجالهم بالخارج

Şu zaman şeyinde sıkıştın. Tahmin edeyim, orjinal mürettebattan birisin değil mi?
لقد علقت في الزمن دعني أخمِّن أنت واحد من الطاقم الأصلي, صحيح؟

Ülkedeki en iyi kardiyotorasik cerrahlarından biriyim ve siyahi bir adamım.
أنا واحد من أفضل جراحي القلب في البلاد وأنا رجل أسود

Muhammed'e dönecek olursak, zar zor bulabildiği işlerden bir tanesi de limon toplamaktı.
بالعودة لمحمد، واحد من الأعمال القليلة التي كان يستطيع إيجادها هي قطف الليمون.

Hagan bu gezegendeki insanlara karşı oluşan yapının mimarlarından biridir.
هيجن هو واحد من البشر الرئيسيين المهجنين على هذا الكوكب

Sen... sen şu piçlerden birine pinch yapabilirsin ve sadece...
يمكنكِ استخدام قرصتكِ المشهورة مع واحد من هؤلاء الأوغاد و..

Zamanımızın en iyi 30 kitabından birinin... tanıtımına geldiğiniz için teşekkür ederiz.
شكرا على حضوركم لغداء واحد من أفضل ثلاثين كتابا فى وقتنا الحالى