Genellikle görünmez olan bir topluluk, ışıklarını ortaya çıkarmak için sanatı kullanıyorlar ama görünmezlikten çıkış yolculuğu kolay değildir. | TED | هؤلاء الناس غير المرئيين معظم الوقت يستخدمون الفنون للخروج إلى النور، لكن رحلة الخروج من الظلّ تلك ليست سهلة. |
Evet, ama bunun kolay bir çıkış yolu olduğunu gördüm. | Open Subtitles | آجل ، ولكنني رأيت أنها طريقة رخيصة للخروج من المأزق |
Tek çıkış yolu, bu cinayeti benim işlemediğimi kanıtlamak. İyi de, nasıl? | Open Subtitles | السبيل الوحيد للخروج من هذا هو إثبات أنني لم أرتكب تلك الجريمة |
Vazgeç bu işten. Tek çıkış burası. Başka kaçış yolun yok dostum. | Open Subtitles | استسلم الان هذا هو المخرج الوحيد ليس هناك طريق للخروج يا صديقى |
Bir çıkış kapısı ya da geçit var mı? Onu kullanmış olabilir mi? | Open Subtitles | هناك باب أو خروج أو بعض النوع ممر بإنّه يمكن أن يأخذ مستعمل؟ |
Umarım talih seni sola götürür. Tek çıkış yolu o. | Open Subtitles | أأمل أن تقودك المصادفه إلى اليسار إنه الطريق الوحيد للخروج |
Bu gezegenden tek çıkış var, o da benden geçer. | Open Subtitles | هنالك طريقة واحدة للخروج من هذا الكوكب, وهي من خلالي. |
Seni sorumlu tutmam. Eğer bundan başka bir çıkış varsa sadece başını salla. | Open Subtitles | لن أضغط عليك اومئ برأسك إذا كان هناك سبيل آخر للخروج من هذا |
Ve bu gibi kasabalarda, suç tek çıkış yolu olarak görünür. | Open Subtitles | وغالباً في البلدات كهذه ترى الجريمة على انها الطريق الوحيد للخروج |
Doğru dosyayı yedekledim. Buradan çıkış yolunu bulur bulmaz ve bunu kanıtlayacağız. | Open Subtitles | كلا، حمّلت الملف الصحيح، وسنثبت ذلك حالما نجد طريقة للخروج من هنا |
Baba, bu konuşmayı yapmak zorunda değiliz. çıkış yolu bulabiliriz. | Open Subtitles | أبي، لا يجب أن نقوم بهذا، يمكننا إيجاد طريق للخروج. |
4. bölgenin alt kısımlarında bir çıkış kapısı kırılmış hâlde bulundu. | Open Subtitles | لقد وجِد باب المخرج محطماً و مفتوحاً في القسم السفلي الجنوبي |
Bir kere karına yalan söylediysen, tek çıkış yolu iki kat yapmaktır. | Open Subtitles | المرة التي تكذب فيها على زوجتك المخرج الوحيد منها هو انخفاضك أكثر |
Yeşil çıkış, mavi güç, pembe giriş, turuncu da kablo demek. | TED | الأخضر هو المخرج والأزرق هو الطاقة والوردي هو المدخل والبرتقالي هو السلك. |
Kan izlerine bakılırsa kurşunların ikisi de aynı çıkış yolunu izlemiş. | Open Subtitles | يبدو أنّ الرصاصتان سلكتا طريق خروج متطابق تقريباً، بناءً على اللطخة |
Takip yok, çıkış yöntemi yok, orası bir tedavi fabrikası. | Open Subtitles | لا متابعة ، و لا خطة خروج انها منظمة ريهاب |
Sancak tarafındaki acil çıkış kapılarından girip ana kabini ele geçireceksiniz. | Open Subtitles | أضرب مخارج الطوارىء على الجناح الأيمن هنا، وقم بأخلاء المقصورة الرئيسية |
Louis! Bu adadan bir çıkış yolu bulursam, benimle gelir misin? | Open Subtitles | إن وجدت مخرجاً من هذه الجزيرة، هل تود أن تأتي معي؟ |
Zor olur. Öğle vakti olacak. Çok çıkış kapısı var. | Open Subtitles | سأكون مُقيدة ، إنه وقت غداء هُناك الكثير من المخارج |
Herkes gibi koğuşumuzda kilitli olacağız ama sadece bizim koğuşun çıkış yolu var. | Open Subtitles | أننا سوف نُحجز في زنزانتنا مثل البقية الآخرون، فقط زنزانتنا ستكون وسيلة خروجنا. |
İçeri girip bir çıkış yolu aramaya çalışacağım. Dua biliyorsanız, dua edin. | Open Subtitles | سوف أدخل و أرى إذا ما كانت تقود للخارج فإذا كنتم تصلون فإستمروا |
- Sen benim çıkış biletimsin. | Open Subtitles | انا أسف يارجل انت هو تذكرة خروجي من هنا آسف |
Onu bulduğum zaman, buradan çıkış yolu bulmamaız gerekecek. Bütün çıkışları kapattılar. | Open Subtitles | عندما أجده سنكون بحاجة الى مخرج من هنا لقد أغلقوا جميع المداخل |
Herkes bir çıkış yolu aradı, fakat yolu yok. | Open Subtitles | الكل حاول البحث عن طريق للهرب لكن لم يستطع أحد. |
Başın belaya girdiğinde, bu senin hapishaneden çıkış kartın olacak. | Open Subtitles | لو وقعت في ورطة، فهذه بطاقة خروجك المجانيّة من السجن. |
Tek çıkış yolumuzu sen kapatırken mi? | Open Subtitles | و أنت تسد الطريق الوحيد للهروب ؟ لا تكن سخيفاً |
Ona nasıl kullanılacağını göster... ..ve bunun onun buradan çıkış bileti olduğunu söyle. | Open Subtitles | أره كيف يستخدمها، وأخبره أنّها بطاقة خروجه |