Tam tersi bir yaklaşımla ele alalım, çevrenizdeki her şeyden daha hassas olmak. | TED | لذا فكروا في المقاربة العكسية، أن يصبحوا ألين من أي شيء آخر حولهم. |
Onlar en iyisi ve onları çok seviyorum onları her şeyden çok önemsiyorum. | TED | إنهم الأفضل وأنا أحبهم كثيرا. وأنا أهتم بهم أكثر من أي شيء آخر. |
Babam bana vazife ve onurun her şeyden önce geldiğini öğretti. | Open Subtitles | لقد علّمني أبي ذلك، أن الواجب والشرف أهم من كل شيء. |
Ve bu da, esasında Richard'ın söylediği derin şey: Bir şeyi anlamak için, küçük parçalarını anlamak lazım. Etrafındaki her şeyden azıcık anlamak lazım. | TED | ولذا، فأنه شئ عميق أن تحدث ريتشارد حول: لفهم أي شئ، يتوجب عليك فهم قليل من القطع. شئ قليل عن كل شئ يحيط به. |
Yani, sadece benden sıkılmadın aslında sen her şeyden sıkıldın. | Open Subtitles | إذاً، لم تتعبي منّي وحسب، بل تعبتِ من كلّ شيء |
Ama bu okula gelmek istiyorum. Hem de her şeyden çok. | Open Subtitles | لكنّني اودّ حقًا الذّهاب للمدرسة أكثر ممّا أردتُ أيّ شيء آخـر.. |
Seni her şeyden çok seviyorum. Daima bunu hatırla,tamam mı? | Open Subtitles | أنا أحبك أكثر من أي شئ أخر فقط تذكري ذلك |
Müzik hayatınızı değiştirebilir, hem de her şeyden daha fazla. | TED | الموسيقى يمكن أن تغير حياتك أكثر من أي شيء آخر |
her şeyden çok, onlar, onun fiziksel vücudunun yakınlarında olmak istemediler. | TED | أكثر من أي شيء آخر، لا حبذون البقاء حول جسدها الحقيقي. |
Buna rağmen uzun zamandır beklediğim her şeyden daha güçlü hissettim o an. | TED | مع ذلك، كان الشعور أقوى من أي شيء آخر توقعته منذ فترة طويلة. |
Seni dünyadaki her şeyden çok seviyorum, ne olursa olsun. | Open Subtitles | سأظل أحبك اكثر من أي شيء في العالم لايهم مايحدث |
Mahkumlar her şeyden fazla neden nefret ederler biliyor musun, Burke? | Open Subtitles | أتعرف ما الذي يكرهه السجناء أكثر من أي شيء آخر ؟ |
- İnsanların, her şeyden bu kadar uzakta eğlendiği, sık görülmez. | Open Subtitles | لا أرى عادةً النّاس يحتفلون . بهذا البعد من كل شيء |
Mutluydum. Seninle çok mutluyum ama diğer her şeyden sıkılmıştım. | Open Subtitles | كنت في غاية السعادة بك، وضجرة من كل شيء آخر. |
Charles ona geçmişini hatırlatan her şeyden uzağa taşınmamızı istediği için bunu yaptım. | Open Subtitles | تشارلز أرادنا أن نبتعد عن كل شئ يذكّره بالماضي ولماذا تركته يفعل ذلك |
İkişer tane kitap. İkişer tane maliye raporları. her şeyden ikişer tane. | Open Subtitles | مجموعتين من الدفاتر ، مجموعتين من تقارير التكلفة مجموعتين من كل شئ |
Ben olsam ona ilaçlardan, komşulardan erkek arkadaştan yani her şeyden girerdim. | Open Subtitles | ولو كنتُ مكانك لذهب لها ومعيّ مخدرات. الجار، الصديق ، كلّ شيء. |
Bu salgını durdurmayı her şeyden daha çok istediğini biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنّك تحفلين لوقف هذا الوباء أكثر من أيّ شيء |
Korkak yavru sincap gibi farklı olan her şeyden korkuyorsun. | Open Subtitles | مثل السنجاب الصغير الخائف أنت يخيفك أي شئ هذا مختلف |
Tanrım, her şeyden bu kadar uzakta kim yaşamak ister ki? | Open Subtitles | يا الهي,من يريد أن يعيش بعيد كل البعد عن كل شيئ |
Çünkü bu adam için iş her şeyden önce gelir. | Open Subtitles | بسبب ان هذا الرجل يضع عمله قبل اي شيء آخر |
Seni dünyadaki her şeyden çok seviyorum ve hep yanında olacağım, tamam mı? | Open Subtitles | احبك اكثر من اي شئ في هذا العالم وسأكون دائما بجوارك |
Kız adamın hayatındaki en önemli şeydi. Onun uğruna her şeyden vazgeçti. | Open Subtitles | لقد كانت شيء مهم بالنسبة له لقد ضحى بكل شيء من أجلها |
One Club'ın üyesiysen orada yaptığın her şeyden yakanı kurtarırsın. | Open Subtitles | إذا كنت عضوا في الملهى فستستطيع النجاة من أي شيئ |
Evet, o zaman da böyle düşünüyordun. Safının inandığı her şeyden nefret ederdin. | Open Subtitles | أجل، كان لك نفس الرأي عندئذٍ، إنّك كرهت كلّ ما آمن به فريقك. |
İlişkimizi tehlikeye attım ki benim için her şeyden önemliydi. | Open Subtitles | وعرضت علاقتنا للخطر والتى تعنى الى اكثر من أى شئ |
Siyah üzerine siyah mı? her şeyden öte, senin kör olmanı istemeyiz. | Open Subtitles | أسود فى أسود لا نريدك أن تصابى العمى فوق كل شىء آخر |